Ergenin Aklı

Ergenlik dönemi, çocuklar ve aileleri için genellikle biraz sıkıntılı bir dönemdir. Çocuk, ergenlik dönemine girmesiyle birlikte, kendi isteklerine göre hareket etmek, arkadaş gruplarıyla daha fazla vakit geçirmek, kısacası olabildiğince özgür olmak isterken, anne baba çocuğun bu değişen hal ve tavırlarına nasıl tepki vereceğini çoğu zaman bilemez ve genellikle bu anlaşmazlıklar tartışmayla son bulur.
Araştırmacılar, ergenlik dönemindeki gençlerin hal ve tavırlarında ortaya çıkan bu değişikliklerin biyolojik sebepleri üzerinde durmuşlar ve özellikle bu yaşlarda vücutta meydana gelen hızlı hormonal değişimlerin önemli rol oynayabileceğini öne sürmüşlerdir. Son yıllarda ise, özellikle beyin görüntüleme tekniklerinin (MRI) gelişmesiyle birlikte, ergenlik dönemindeki gençleri, yetişkinlerden farklı kılan özelliklerinde beyin gelişiminin herhangi bir etkisinin olup olmadığı araştırılmaya başlanmıştır.
National Institute of Mental Health Çocuk Psikiyatrisi bölüm başkanı Dr. Jay Giedd, özellikle çağımızın hastalıklarından biri olan dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu ve otizmin gelişimsel nedenlerini araştırmakla işe başlamış. Ama kısa zamanda beynin gelişimi için, son 13 yıl içinde 1,800 çocuk ve ergenin beyinlerini MRI kullanarak incelemiştir. Sonuçlar oldukça ilginç. Çünkü bu tür araştırmalar yapılmadan önce bilim adamları, çocukların 12 yaşına geldiklerinde beyinlerinin gelişiminin tamamlandığını ve son haline geldiğine inanıyorlardı. Ancak bu yapılan araştırmalarla birlikte, ergenlerin beyin yapılarında meydana gelen değişikliklerin devam ettiği görülmüştür. Dolayısıyla ergenlerde sıkça gözlemlenen duygusal patlamalar, kurallara karşı gelme, cinselliğe, içki veya çeşitli maddelere duyulan merak aslında beyinde meydana gelen bu yapısal değişikliklerin bir sonucu olabilir. Peki bu yapısal değişimler neler? Giedd?in araştırmalarına göre, çocukluk döneminin sonlarına doğru, gerekli olmayan beyin hücreleri budanıyor ve önemli zihinsel işlevler ancak ergenlik döneminin sonlarına doğru gelişmeye başlıyor.
Nobel ödüllü nörolog Gerald Edelman ise zamanımızı nasıl geçirdiğimizin, beynin gelişimini etkilediğini öne sürmüştür. Örneğin piyano çalan kişiler incelendiğinde, beynin parmakları kontrol eden kısmındaki nöronların, çok daha hızlı bir şekilde kalınlaşmaya başladığı bulunmuştur. Benzer şekilde, Londra?daki taksi şöforleri incelendiğinde ise, hafızayla ilgili olan hipokampüs kısmının çok daha büyük olduğu göze çarpmış ve taksi şoförlerinin çok fazla sokak ve caddeyi hafızalarında tutmalarının bu duruma neden olduğu öne sürülmüştür. Bu araştırma sonuçlarına bakıldığında, ergenlerin vakitlerini nasıl geçirdikleri de ayrı bir önem kazanıyor.
Diğer taraftan, beynin gelişimi aşama aşama gerçekleşiyor ve bu gelişme arka beyinden ön beyine doğru gerçekleşiyor. Yapılan araştırmalara göre, beynin en son şekillenen kısmı prefrontal korteks. Prefrontal cortex sayesinde, düşüncelerimizi organize edip, plan yapabiliyoruz, dürtülerimizi bastırabiliyor ve davranışlarımızın sonuçlarını tahmin edebiliyoruz. Dolayısıyla ergenlerden ?Ödevimi bitirince odamı toplayacağım, sonra da arkadaşlarımla sinemaya gideceğim? benzeri cümleleri çok sık duymuyor olmamızın bir nedeni, onların henüz tam olarak olgunlaşmamış prefrontal kortekslerinden kaynaklanıyor olabilir.
Ergenlerde karşılaşılan bir diğer ortak özellik ise duygusal ifadeleri yanlış yorumlamaları ve ortada birşey yokken kızgınlık ve düşmanlık duygularına kapılmalarıdır. Harvard Universitesi nörologlarından Deborah Yurgelun-Todd?un yaptığı araştırmalara göre, bu durum ergenlerin, beynin duygulardan sorumlu kısmı amygdalayı, yetişkinlere oranla çok daha sık kullanmalarından kaynaklanıyor. Ve özellikle arkadaş grupları içinde olduklarında normalden daha fazla risk alabiliyorlar.
Diğer taraftan ergenlik döneminde içkiye veya bağımlılık yaratan çeşitli maddelere duyulan ilgi de yine bu dönemdeki beyin kimyasının bir ürünü. Yapılan araştırmalar, beyinde bulunan dopaminin, ergenlik döneminde çok daha fazla miktarda olması sonucu, ergenlerin uyarıcı niteliği olan ve bağımlılık yaratan maddelere daha meyilli olduklarını göstermektedir.
Tüm bu araştırmalar göz önüne alındığında Geidd beynin ancak 25 yaşında tam anlamıyla gelişmiş olacağını söylüyor. O yüzden anne ve babaların bu bilimsel gerçeğin farkında olmaları ve çocuklarının bu dönemdeki davranışlarından kısmen de olsa biyolojik faktörlerin sorumlu olduğunu kabul etmeleri gerekiyor.
Psikolog Laurence Steinberg ergen çocuğu olan anne babalara şunları önermektedir:
– Ergenlerin okulda başarılı olmaları ve sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edebilmeleri için anne baba olarak yapacağınız her şey onlar için çok önemli
– Çocuklarınızı yaptıkları iyi şeyler için takdir edin ve onları arkadaşlarının yanında utandırmayacak şekilde sevginizi belli edin
– Çocuğunuzla aynı şekilde ilgilenmeye devam edin; onlarla birlikte vakit geçirin, arkadaşlarını tanıyın
? Çocuğunuzun olgunlaşmaya başladığını fark ettikçe kurallarınızı yavaş yavaş gevşetin. Ancak yanlış yaptığını gördüğünüğüzde de ipleri kendi elinize alın ve bir kaç ay sonra tekrar deneyin.
? Çocuğunuzun otonomi kazanabilmesi için ona fırsat tanıyın.
? Çocuğunuza beklentilerinizi ve koyduğunuz kuralları gerekçeleriyle birlikte anlatın.
KAYNAK:
– Time, Haziran 7, 2004.

Ergenin Aklı

Ergenlik dönemi, çocuklar ve aileleri için genellikle biraz sıkıntılı bir dönemdir. Çocuk, ergenlik dönemine girmesiyle birlikte, kendi isteklerine göre hareket etmek, arkadaş gruplarıyla daha fazla vakit geçirmek, kısacası olabildiğince özgür olmak isterken, anne baba çocuğun bu değişen hal ve tavırlarına nasıl tepki vereceğini çoğu zaman bilemez ve genellikle bu anlaşmazlıklar tartışmayla son bulur.
Araştırmacılar, ergenlik dönemindeki gençlerin hal ve tavırlarında ortaya çıkan bu değişikliklerin biyolojik sebepleri üzerinde durmuşlar ve özellikle bu yaşlarda vücutta meydana gelen hızlı hormonal değişimlerin önemli rol oynayabileceğini öne sürmüşlerdir. Son yıllarda ise, özellikle beyin görüntüleme tekniklerinin (MRI) gelişmesiyle birlikte, ergenlik dönemindeki gençleri, yetişkinlerden farklı kılan özelliklerinde beyin gelişiminin herhangi bir etkisinin olup olmadığı araştırılmaya başlanmıştır.
National Institute of Mental Health Çocuk Psikiyatrisi bölüm başkanı Dr. Jay Giedd, özellikle çağımızın hastalıklarından biri olan dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu ve otizmin gelişimsel nedenlerini araştırmakla işe başlamış. Ama kısa zamanda beynin gelişimi için, son 13 yıl içinde 1,800 çocuk ve ergenin beyinlerini MRI kullanarak incelemiştir.
Sonuçlar oldukça ilginç. Çünkü bu tür araştırmalar yapılmadan önce bilim adamları, çocukların 12 yaşına geldiklerinde beyinlerinin gelişiminin tamamlandığını ve son haline geldiğine inanıyorlardı. Ancak bu yapılan araştırmalarla birlikte, ergenlerin beyin yapılarında meydana gelen değişikliklerin devam ettiği görülmüştür. Dolayısıyla ergenlerde sıkça gözlemlenen duygusal patlamalar, kurallara karşı gelme, cinselliğe, içki veya çeşitli maddelere duyulan merak aslında beyinde meydana gelen bu yapısal değişikliklerin bir sonucu olabilir.
Peki bu yapısal değişimler neler? Giedd?in araştırmalarına göre, çocukluk döneminin sonlarına doğru, gerekli olmayan beyin hücreleri budanıyor ve önemli zihinsel işlevler ancak ergenlik döneminin sonlarına doğru gelişmeye başlıyor.
Nobel ödüllü nörolog Gerald Edelman ise zamanımızı nasıl geçirdiğimizin, beynin gelişimini etkilediğini öne sürmüştür. Örneğin piyano çalan kişiler incelendiğinde, beynin parmakları kontrol eden kısmındaki nöronların, çok daha hızlı bir şekilde kalınlaşmaya başladığı bulunmuştur. Benzer şekilde, Londra?daki taksi şöforleri incelendiğinde ise, hafızayla ilgili olan hipokampüs kısmının çok daha büyük olduğu göze çarpmış ve taksi şoförlerinin çok fazla sokak ve caddeyi hafızalarında tutmalarının bu duruma neden olduğu öne sürülmüştür. Bu araştırma sonuçlarına bakıldığında, ergenlerin vakitlerini nasıl geçirdikleri de ayrı bir önem kazanıyor.
Diğer taraftan, beynin gelişimi aşama aşama gerçekleşiyor ve bu gelişme arka beyinden ön beyine doğru gerçekleşiyor. Yapılan araştırmalara göre, beynin en son şekillenen kısmı prefrontal korteks. Prefrontal cortex sayesinde, düşüncelerimizi organize edip, plan yapabiliyoruz, dürtülerimizi bastırabiliyor ve davranışlarımızın sonuçlarını tahmin edebiliyoruz. Dolayısıyla ergenlerden ?Ödevimi bitirince odamı toplayacağım, sonra da arkadaşlarımla sinemaya gideceğim? benzeri cümleleri çok sık duymuyor olmamızın bir nedeni, onların henüz tam olarak olgunlaşmamış prefrontal kortekslerinden kaynaklanıyor olabilir.
Ergenlerde karşılaşılan bir diğer ortak özellik ise duygusal ifadeleri yanlış yorumlamaları ve ortada birşey yokken kızgınlık ve düşmanlık duygularına kapılmalarıdır. Harvard Universitesi nörologlarından Deborah Yurgelun-Todd?un yaptığı araştırmalara göre, bu durum ergenlerin, beynin duygulardan sorumlu kısmı amygdalayı, yetişkinlere oranla çok daha sık kullanmalarından kaynaklanıyor. Ve özellikle arkadaş grupları içinde olduklarında normalden daha fazla risk alabiliyorlar.
Diğer taraftan ergenlik döneminde içkiye veya bağımlılık yaratan çeşitli maddelere duyulan ilgi de yine bu dönemdeki beyin kimyasının bir ürünü. Yapılan araştırmalar, beyinde bulunan dopaminin, ergenlik döneminde çok daha fazla miktarda olması sonucu, ergenlerin uyarıcı niteliği olan ve bağımlılık yaratan maddelere daha meyilli olduklarını göstermektedir.
Tüm bu araştırmalar göz önüne alındığında Geidd beynin ancak 25 yaşında tam anlamıyla gelişmiş olacağını söylüyor. O yüzden anne ve babaların bu bilimsel gerçeğin farkında olmaları ve çocuklarının bu dönemdeki davranışlarından kısmen de olsa biyolojik faktörlerin sorumlu olduğunu kabul etmeleri gerekiyor.

Psikolog Laurence Steinberg ergen çocuğu olan anne babalara şunları önermektedir:
– Ergenlerin okulda başarılı olmaları ve sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edebilmeleri için anne baba olarak yapacağınız her şey onlar için çok önemli
– Çocuklarınızı yaptıkları iyi şeyler için takdir edin ve onları arkadaşlarının yanında utandırmayacak şekilde sevginizi belli edin
– Çocuğunuzla aynı şekilde ilgilenmeye devam edin; onlarla birlikte vakit geçirin, arkadaşlarını tanıyın
? Çocuğunuzun olgunlaşmaya başladığını fark ettikçe kurallarınızı yavaş yavaş gevşetin. Ancak yanlış yaptığını gördüğünüğüzde de ipleri kendi elinize alın ve bir kaç ay sonra tekrar deneyin.
? Çocuğunuzun otonomi kazanabilmesi için ona fırsat tanıyın.
? Çocuğunuza beklentilerinizi ve koyduğunuz kuralları gerekçeleriyle birlikte anlatın.

KAYNAK:
– Time, Haziran 7, 2004.