Eğitim Reformu için Aydınlık Bir Referans: Köy Enstitüleri * Prof.dr.kemal Kocabaş

Türkiye, son bir aydır TBMM eğitim komisyonlarının gündemine giren ?4+4+4? ile ifade edilen kesintili eğitim yasa tasarısını konuşuyor, tartışıyor. Siyasal iktidar, 8 yıllık kesintisiz eğitimi kaldırmak, İmam Hatiplerin Orta kısımlarını açmak ve tüm eğitim kurumlarında seçmeli din derslerini yaygınlaştırmak için kararlı tutumunu sürdürüyor. Kısa adı ?Önder? olan İmam Hatip Mezunları Derneği başkanı TV?lerde yasa tasarısını gibi iktidar adına savunuyor. Anayasasında laik, demokratik sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanan ve TBMM?nde buna göre yemin eden vekiller şimdi din eğitimini yaygınlaştıran yasa tasarısı ile ?laik, demokratik? devlete, Cumhuriyet Eğitim Devrimine veda imzasını atarak tarihteki yerlerine almaya çabalıyorlar?
2012 Türkiye?sinin en önemli problemlerin başında terör ve işsizlik sonrası ?Eğitim Sorunları? yatmaktadır. Siyaset dünyası bunu yeni yeni fark etmeye ve dillendirmeye başladı. Yarışmalar, raporlar ve araştırmalar; ?eğitim fakültelerinin nitelikli öğretmen yetiştirmediğini, eğitimin tüm basamaklarında niteliğini kaybettiğini, çocukları dönüştüremediğini, eğitimin kentlerden gecekondulara ve kırsal kesimlere doğru sınıfsal, coğrafi ve cinsiyete dayalı eşitsizlikler ürettiğini? ifade etmektedir.
17 Nisan 2012 tarihlerinde Cumhuriyet Eğitim Devriminin en önemli kazanımı olan ?Köy Enstitülerinin? 72. Kuruluş yıldönümünü kutlayacağız. Köy Enstitüleri eğitim tarihimizde ?nitelikli ve üretici? eğitimin adıdır. Köy Enstitüleri eğitim tarihimizde ?özgün öğretmen yetiştirme? kazanımının adıdır. Köy Enstitüleri, ?eşitlikçi? eğitim kurumlarıdır. Köy Enstitüleri eğitim tarihimizde ?parasız, yatılı, bilimsel, karma? eğitimin adıdır. Yoksul ?halk çocukları ve kız öğrenciler için pozitif ayrımcı? eğitim kurumların adıdır. Köy Enstitüleri ?bilgiyi iş ortamında üreten, ahlak ve etik değerlerini? üretim ve iş üzerinden kazandıran hümanist eğitim kurumlarıydı. Köy Enstitüleri, öğrencileri yönetime katan ?demokratik eğitim? kurumlarıdır. Köy Enstitüleri ?özgün sanat eğitimi? ile öğrencilerin yeteneklerini öne çıkaran, zorunlu çalgı öğretiminin hayata geçtiği eğitim kurumlarıydılar. Köy Enstitüleri öğrencilerin yeteneklerini öne çıkaran, onlara ?marangozluk, demircilik, yapıcılık? gibi ek beceriler kazandıran ve onları ?Canlandırılacak Köy??ün önderi olarak yetiştiren özgün imece-eğitim kurumlarıydı. Köy Enstitüleri bu kazanımlarıyla 1940-1946 yılları arasında ?kültür okulu, iş okulu, spor okulu, müzik okulu, toplum merkezli okul? işlevlerini onurla yerine getirdiler.
Yayınlarda, araştırmalarda 1950 yılından beri eğitim tarihimizde yeri olan İmam Hatip Liselerinin çocuklarımıza ?din eğitimi vermek dışında? onları özgürleştirdiğine, kendilerini keşfetme zenginliği verdiğine, neden, nasıl, niçin? sorularını sorma, itiraz etme kültürü, demokratik değerler, sanatsal zenginlikler kazandırdığına ilişkin çalışmalar bulunmamaktadır. Bu okulların doğası gereği ?inanca dayalı, din adamı yetiştirmeye? yönelik eğitim veren kurumlar olduğu açıktır. Bu anlamda çağın evrensel değerleriyle, ?özgür insan?, ?yaratıcı insan? yetiştirme ideallerinin gerisinde kalan eğitim kurumlarıdır. 1950 yılından beri de ?arka bahçe? üretme adına araçsallaştırılan eğitim kurumları olma nitelikleri günümüzde de değişmemiştir.
Türkiye, şimdi karar vermek durumundadır. Sayın Başbakan?ın talebi olan ?Dindar Öğrenci Yetiştirme? gibi rasyonel, akılcı ve doğru olmayan, biat eden insanlar yetiştirmeyi hedefleyen anti-laik, anti-bilimsel bir eğitim modeli mi seçecek?, yoksa akıl ve bilimi referans alarak ahlak değerini ürettikleri üzerinden kazanacak ?Köy Enstitüleri felsefesinin? güncel karşılığını mı arayacak? Köy Enstitüleri felsefesinin arkasında ?insan, sanat, demokrasi ve üretim ? var. İmam Hatip Okullarının arkasında ?inanç? var. Sorgulama yoktur. Çok açıktır ki din bir toplumsal kurumdur. Özeldir ve gerekliliği tartışılamaz. Toplumu ayrıştıran değil, birleştiren ve kişiye özgülük taşıyan bir değerdir. O nedenle bu alana araçsallaştırmak adına devlet, iktidar müdahalesi etik ve ahlaki değildir.
Köy Enstitülüler ve onların düşünsel akrabaları 1968 olaylarında anti-Amerikancı, anti-emperyalist çizgileriyle ulusal bağımsızlıkçıydılar. Nato gemileri limanlarımıza geldiğinde onların karşısına ABD askerleri öncesi din eğitimi alan çocuklarımız, yurttaşlarımız çıkartılmıştı. 1967 yılında Köy Enstitülü öğretmenlerin kurduğu Türkiye Öğretmenler Sendikasının(TÖS) Genel Kurulunun yapıldığı Kayseri-Alemdar Sinemasını provokasyonlarla yakanlar din eğitimini araçsallaştıran fanatiklerdi. İmam Hatip Çıkışlı yurttaşlarımızı hiçbir doğa ve çevre duyarlılığında görmek olanaklı değildir. HES?lere itiraz etmezler, nükleer santrallere itiraz etmezler. Kadın ve töre cinayetlerinde, insan hakları ihlallerinde de çok fazla seslerini duymayız. Onları başörtü eylemleri dışında hayata dokunan hiçbir alanda görmek olası değil. Böyle bir eğitim felsefesi mi? Yoksa gittiği köyde önder olan, çocukları, özellikle kız çocukları okutmak için çırpınan, köyün hayatını değiştiren, modern tarım ve teknolojiyi, kitabı, sanatı, folklorü, halk kültürünü, halk sağlığını köye taşıyan, yanlışa itiraz eden, hayır diyen bir eğitim felsefesi mi? Çağdaş ve evrensel olan Köy Enstitüleri eğitim felsefesi değil mi?
Köy Enstitüleri, ?ülkemizin geçmişindeki yarındır.? Kurucu Milli Eğitim Bakanı yazar, felsefeci, öğretmen, bestekar Hasan-Ali Yücel?in ifadesiyle ?kendi kendine açıp solan çiçek? bırakmama savaşımıdır. Kuramcısı, uygulayıcısı İsmail Hakkı Tonguç?un ifadesiyle halk çocuklarının eğitim yoluyla ?Korkuyu yenme savaşımlarının? destanıdır. Gönen Köy Enstitüsü çıkışlı, TÖS Başkanı yazar Fakir Baykurt için Gönen Köy Enstitüsü ?Bir eğitim cennetiydi.? tanımlamasını yapar. 12 Eylül öncesi karanlığında kaybettiğimiz Ümit Kaftancıoğlu öğrencilik yaptığı enstitü için: “Cılavuz Köy Enstitüsü gerçekten bir cennetti, sıcak bir yuvaydı, yaşamdı. İnsan olduğumuzu orada anladık.” diyerek yaşamını anlamlaştıran enstitüyü anlatıyordu.
Eğitim, bir özgürleşme, korkulardan kurtulma, bireyin kendisi olma eylemidir. Köy Enstitüleri bu kazanımları üreten, ülkenin aşılamayan, evrensel eğitbilim zenginliğine armağan ettiğimiz bir değerli zenginliktir. TBMM?inde ?4+4+4? eğitim yasa tasarısını konuşan, tartışan tüm milletvekillerinin enstitüleri bir kere bile olsa incelemelerini yürekten diliyorum. İmza atacakları, oy verecekleri yasa tasarısının çocuklarımız için ?bir eğitim cenneti? üretmesi en önemli dileğimdir. Köy Enstitüleri, bu ülkenin çok zengin, değerli bir kazanımı olarak geleceğe taşınmayı beklemektedir. Köy Enstitülerinin 72. Doğum Yılı Kutlu olsun?