Doğanın Gücü (2)

Kuş burnunun da marifetleri pek çoktur. Dr. Eren Akçiçek'in deyişine göre:
Orta çağda kan tükürmelerine,diş eti kanamalarına karşı böbrek, mesane ve safra taşlarına, tenyaya, yılancığa, şekere, ishale karşı kullanılmıştır. Kuş burnu kabız yapıcı ve kuvvet verici etkilere sahiptir…C vitamini açısından dünyada bilinen en zengin meyve olan kuş burnunda portakaldan 8-20 kat daha fazla C vitamini bulunmaktadır…?
Hastalıklarda ise; idrar söktürücü olarak kullanılır. Bitkinin kılcal kökleri kuru yahut taze halde kaynatılıp çay şeklinde içilirse gırtlak kanserine iyi geldiği belirtiliyor.
Akçiçek'in incelemesine göre kuşburnu türkülere mani ve bilmecelere de girmiştir.
Türkülerde:
Kuşburnu kurutmadım
Yar seni unutmadım
Saydım gül hatırını
Üstünde yar tutmadım.

Yine Sivas dolaylarından:

Kuşburnular bayırlarda gül gibi
Hevenk olmuş çiçekleri kor gibi
Türlü otlar sofradaki nar gibi
Nane bizim reyhan bizim har bizim
Karpuz nane sofradaki bal bizim.

Yozdağ Akdağmaden'inden derlenmiş 'Kuşburnuyu Budarlar' adlı güzel bir türkümüz vardır:

Kuşburnuyu budarlar
Işık vermesin diye
Bizi burdan kovarlar
Güzel sevmesin diye.

MANİ VE BİLMECELERDE KUŞBURNU

Mani:

Kuşburnunun kurusu
Geçti güzel sürüsü
Sürüsünden fayda yok
Yaktı beni birisi.

Bilmece:

-Vurdum indirdim harka,
İçi kavurga.
-Aldır abası
Yeşildir küpesi
Bunu bilmeyen
Eşek sıpası.
Ya elmaya ne demeli?
Yer yüzünde bin çeşidi olduğu söyleniyor. İnsanoğlu buğdayı öğrenmeden elmayı öğrenmiş. Hemen hemen her mevsimde bulunur. Hazmı kolaylaştırır. Hele kabuklarını kurutup çay gibi içilirse pek şifalıdır.
Elma çayı ise; Beden ve zihin yorgunluğunu giderir. Sinirleri ve adeleleri kuvvetlendirir. Böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesini sağlar. Kanı temizler. Kolesterolü düşürür. Kabızlığa, şeker hastalığına iyi gelir.
Elmanın sirkesine ne demeli? Salatalarımızın vaz geçilmez sirkesinin elmadan yapıldığını bilmeyen yoktur. Elma sirkesi, aynı zamanda vücudumuzu genç ve zinde yapar. Birde başka marifetleri de var sirkenin.
Ciltteki lekeleri gidermek için 250 ml suya üç çorba kaşığı sirke koyduktan sonra, ateşe koyunuz. Karışım kaynar kaynamaz, kısınız. Başınıza örtü koyup, yüzünüzü buhara tutunuz. Daha sonra yarım çay bardağı suya yarım çay bardağı sirke ilave ediniz. Bu karışımla yüzünüzü siliniz. Bu eylemi haftada iki kez yapınız…
Yazın bahçelerimizde, balkonlarımızda saksılara koyup, mis gibi kokusunu içimize çektiğimiz fesleğenin küçük ve sık yapraklarına dokununca güzel bir koku verir. Arı, akrep sokmasında, taze yapraklarını ezip yaraya bastırmalı. Öksürük için de, kaynatıp suyunu sıcak içmek gerekir.
Sofralarımızın ve yemeklerimizin vazgeçilmez yeşilliği olan maydonozu kaynatıp içildiğinde ağız kokusunu yok eder.
Arı soktuğunda da taze maydonuzu ezip yaraya koymak gerekir. Şişlere de iyi gelir.
Kışın pazarlarda gördüğümüz ince uzun pırasanın da çok şifalı olduğunu, idrar söktürücü özelliğinin yanında, damar sertliğine, romatizmaya iyi geldiğidir. Ayrıca pırasanın beyaz kısımlarını ince ince doğrayıp kaynatmalı. Sonra ince bir tülbentten süzerek elde edilen sütlü sıvıyı, geceleri yatarken yüze sürmeli. Bir süre sonra cildin beyaz parlak olduğu görülür.
Şalgam turpgillerdendir. Vatanı kesin olarak bilinmemektedir. Vatanı bilinmiyor ama A-B ve C vitaminleri ile kalsiyum, demir bakımından hayli zengindir. Şifalı bitkilerden olduğu için senede bir kez de olsa yemeğinin yenmesi tavsiye edilir. Şalgam; mide ağrılarına, siyatik hastalığına iyi gelir yaprakları kaynatılıp içilirse zindelik verir.

endeleyip süt içinde emiştirildikten sonra balla karıştırıp yenilirse öksürük ile akciğer rahatsızlığına iyi geldiği söyleniyor.
Haşlanmış şalgam romatizma ve gut hastalığında eklem yerlerindeki ağrıları giderir.
Erzurum'da bir deyiş vardır. Bu deyişle şalgamın önemi vurgulanır:
?Altı aydır kışı, şalgamdır yemişi, kargadır kuşu.?
Hanımlar güzel olabilmek için bitkilerden maskeler hazırlarlar.Kavun, yoğurt, cildi temizler.
Yulaf unu, şeftali , greyfurt suyu cildi temizler ve besler.
Muz ve bal lekeli ciltlere iyi gelir.
Bizlere bu değin yararlı olan ve Tanrı'nın verdiği nimetlerin kıymetini bir bilebilsek, doğamızı tarumar etmeyiz herhalde.