10 EKİM ATATÜRK'ÜN MANİSA'YA İKİNCİ GELİŞİ * Bedriye Aksakal

10.10.2013 / 00:00
Atatürk yapacağı yenilikleri yasallaştırmadan önce halkın arasına girerek, yapacağı yenilikleri anlatırdı.
23 Ağustos 1925'te başındaki şapkasıyla Kastamonu'ya bir gezi yaptı.Halka kılık kıyafetten söz açarak: “Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona bigane olanları yakar ve mahveder!” demiştir.
Bu gezisinden bir buçuk ay sonra Gazi, yeni kıyafet ve şapkasıyla Ege gezisine çıkmıştır.
Gezi 21 Eylül 1925'te Ankara'dan başladı. Eskişehir, izmit, Mudanya, Bursa, balıkesir'e gidildi.
10 Ekim 1925 günü Gazi'nin treni, Balıkesir'den Manisa'ya doğru yola çıktı. Günlerden Cumartesi, takvimler 10 Ekim 1925'i gösteriyor. O gün Anadolu Ajansı radyodan şu haberi veriyor:
“Manisa, Gazi Paşa Hazretleri'nin teşriflerine intizaren vilayet hududundan itibaren güzergahta halk, köyleri süslemektedir. Manisa cuşu huruş içindedir. Belediye fevkalade hazırlıklarına devam ediyor. Paşa Hazretleri, öğle yemeğini Akhisar'da yiyeceklerdir. Akşam Manisa'da şereflerine verilecek ziyafette bulunacaklar ve ertesi gün İzmir'e teşrif buyuracaklardır.”
Atatürk'ü, il, belediye, Fırka Kumanda Heyeti, Türk Ocağı, Halk Fırkası temsilcileri karşıladılar.
Bu arada bir hanım Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın önüne atılarak:
“Ey Ulu Gazi! Bu yanık yurdun hanımları namına “Hoş geldiniz” der, yüksek saygılarımızı sunarım. ” sözleriyle duygularını dile getirmiştir.
Belediye binasında beş dakika dinlenen Gazi, balkona çıkarak halkı selamlamıştır. Şehir adına Belediye Başkanı Bahri Sarıtepe konuşma yapmış, konuşmanın sonunu şu tümcelerle bağlamıştır:
“… senin çizeceğin yol, hayat ve necat yoludur. İstiklale kavuşan halkımız, yine senin emrinle hayat ve medeniyet yolunda yürüyecektir. Bizi bu yoldan hiçbir zaman, hiçbir vakit, hiçbir endişe çeviremeyecektir. Buna emin ol Ulu gazi, büyük dahi, ebedi minnet ve şükranlarımızı lütfen kabul et büyük münci.”
Atatürk bu konuşmaya karşılık vererek, söylevinin sonunu şu tümcelerle bitirmiştir:
“…Aziz Manisalılar, ben Manisa'yı yangınlar içinde, harap ve türap bir halde görmüştüm. Muhterem Manisalılar, ben sizi zulmetten, ateşten, esaretten henüz kurtulduğunuz bir zamanda görmüştüm. Fakat, o günkü halleri itiraf ederim, hakiki teessürle telakki etmedim. Gerçi siz zulüm ve taarruzun şiddetli darbelerinden henüz kurtulmuştunuz. Fakat ben emindim ki, bu kadar şiddetli darbeler, insanların imanlarını takviye eder. İstikdadı, cevheri olan bir millet öyle darbelerden mütenebbih olur. Maziye nispeten atisini daha çok parlak yapabilir. Muhterem arkadaşlar, felaketler insanları, akılları başında olan milletleri daima azimkar hamlelere sevk eder ve işte siz de bu hamleleri yapmaktasınız. Bugün memuriyet itibarı ile gördüklerim bu hamlelerin çok bariz tezahürleridir. Arkadaşlar bu günkü teyakkuzlarınızın azminizin çok az zamanda çok feyizli neticeler vereceğine emin olarak, sizi tekrar hürmetle selamlarım.”
10 Ekim 1925 gecesi, Gazi'nin şerefine bir yemek verilir, ardından çok güzel bir fener alayı düzenlenir. Geceyi Vali Konağı'nda geçiren Gazi, ertesi gün trenle Manisa'dan ayrılmıştır.