Diyojen ve Sinop * Haydar Aksakal

25.02.2013 / 00:00
Büyük İskender?e, ?Güneşime gölge etme başka ihsan istemem? diyen Diyojen, Sinop?un simgesi haline gelmiştir. Samsun Büyük Şehir Belediyesi Heykel ve Seramik Atölyesi?nde yaptırılan 5,5 metre yüksekliğindeki mermerden Diyojen Heykeli, kent girişindeki terminal alanına 2006 yılında törenle dikilmiş, kentte tartışma yaratmıştı.
Samsun Ondokuzmayıs Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi ve Heykeltıraş Eşref Baş?ın katkılarıyla hazırlanan anıt, 25 kişilik bir ekip tarafından tamamlanmıştır. Ünlü Filozof Diyojen, elinde asası, feneri ve içinde yaşadığı fıçı ve köpeği ile simgelenmiştir.
Diyojen (Diogenes) MÖ 412 ve MÖ 323 yılları arasında yaşamış ünlü bir filozof. Sinop?ta doğmuş, Korint?te ölmüştür. Sinoplu Diyojen olarak anılmaktadır.
1071?de Malazgirt Savaşı?nda Alpaslan?a yenilen İmparator IV. Romonos Diogenes ile isim benzerliği yüzünden karıştırılmaktadır.
Diyojen?in çocukluk yılları, Sivas?ta kuyumcu ve sarraf olan babası Hicesias?in yanında geçti. Sinop kent darphanesinden sorumlu olan babası ve Diyojen kalpazanlık suçlamasıyla Atina?ya sürgün edildi. Arkeolojik kazılarda 4. Yüzyıla ait, üzerinde Hicesias yazılı dövülmüş demirden yapılmış madeni paralar bulunmuş.
Atina?da dönemin medeniyetine karşı çıkan Diyojen, dinde, davranışta, giyimde, barınmada ve yiyecekte bütün gelenekleri reddetti. Bir köpek gibi yaşamaya karar verdi. Ona ?Kynikos? (köpeksi) adını taktılar.
Atina?da tanıştığı, Sokrates?ten ders alan Sinizm öğretisinin ve Kinik Okulu?nun kurucusu Antisthenes, kendi felsefe ve öğretisini Diyojen?e öğretmiş, doğaya uygun yaşam çağrısı yapmıştır, ona göre önemli olan Erdemdir.
Hayatında her şeyi terk eden ve kendi varlığında Tanrı?yı arayan Diyojen, yaşamını çok fakir olarak, yoksulluk içinde geçirdiği, yiyeceğini dilenerek topladığı halde, halka açık yerlerde yatıp kalktığı ve içinde yaşadığı fıçıda kadınları alaycı davranışlarıyla karşılaşmıştır.
Diyojen, yaşamın doğal ve sade olduğuna inanmış, herkesin kendisi gibi yaşaması gerektiğini savunmamıştır. İnsanların kısıtlı yaşam koşulları altında dahi mutlu ve bağımsız olabileceğini amaçlamıştır. Kendi açısından sade ve doğal, toplumsal değerler acısından da sefil bir hayat sürdüğü söylenir.
Söylencelere göre; çeşme başında avucuyla su içen bir çocuğu gördükten sonra ?Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti? diyerek elindeki çanağı da atmıştır.
Söylenceler devam eder; Diyojen Aegina?ya giderken korsanlar tarafında kaçırılır ve Xeniades isminde bir adama satılarak Korint?e götürülür. Onun iki oğluna öğretmenlik yapar. Hayatının son kalan bölümünü bu kentte geçirerek erdemli bir bilgeye dönüşür.
Filozoflara değer veren Büyük İskender, Korint?e gelerek Diyojen?i ziyaret etmiş, bir isteği olup olmadığını sormuş. O ise ?Gölge etme başka ihsan istemem? yanıtını vermiştir. Daha sonra da İskender, ?Büyük İskender olmasaydım ?Diyojen? olmak isterdim? demiştir.
Çok güzel konuşan, zekâsı ile herkesi etkileyen ünlü filozof, garip davranışlarına rağmen büyük saygı ve itibar görmüş, ölümünden sonra Korinliler onun anısına bir köpeğin yaslandığı mermer bir sütun dikmişler.
Diyojen?in Sinop Kenti?nde dikilen heykeline, bir mermer yapıt deyip geçmeyin. Güpegündüz elinde feneri ile ne yaptığını soranlara verdiği cevap; ?Adam Arıyorum, adam?. Oradan geçerken durun ve düşünün. Diyojen aradığı adamı buldu mu? O?na göre erdem, insanın kendi yaşantısındadır.
Sinop, Karadeniz Bölgesi?nin orta kesiminde yer alan bir kenttir. Kalesi, tarihi ve turizm açısından önemli bir yerleşim yeridir. Kentin merkez nüfusu 38.000. Antik Çağdan beri, yoğun bir ticaret ve kültür merkezi olarak yaşantısını günümüze kadar devam ettirmiştir. Kale ve tersanesi ile bölgenin en önemli askeri üslerinden birisi olmuştur.
Antik Çağ?da Paflagonya bölgesi içinde kalan kentin bilinen en eski adı Sinope?dir. Adını Karadeniz bölgesinde yaşayan ve kurucusu olan Amozan?dan almıştır. Başka bir söylenceye göre; Irmak Tanrısı Asopos?un kızı Sinope, kenti kumuş. Söylenceler, MÖ 5-Ö ve 3 yüzyıllara tarihlenmektedir. Kent sikkelerinin üzerinde Sinope?nin başı görülmektedir.
Sinop ilinde ilk yerleşim, İlk Tunç Çağı ile başlamış. MÖ 756?da Miletuslular tarafından bir Miken kolonisi kurulmuş. MÖ 630?da Milet?ten ikinci bir göçmen gurubu da Sinop?a gelmiş.
MÖ 7 yüz başlarında Kafkaslar?dan gelen Kimmerlerin, MÖ 6. Yüzyıl ortalarında Perslerin istilasına uğramış.
Antik Çağ?ın ünlü Coğrafyacısı Amasyalı Strabon, kentin kurucusu olarak Argonotlar?dan Teselyalı Otolikos?u göstermektedir. Tüm bu söylencelere ve tarihsel olaylara kaşı Sinop ilk çağlarda yerli halk tarafından kurulmuştur.
MÖ 70 yılında Romalıların, MS 395?de Bizanslıların, 3 Ekim 1214 tarihinde Selçukluların, 1461?de Osmanlıların egemenliğine girmiştir. 30 Kasım 1853?de Rusların Karadeniz Donanması, kenti top ateşine tuttu, Sinop?ta Osmanlı Donanmasına ağır bir darbe indirdi.
Sinop, 1972 yılında kalkınmada ikinci derece öncelikli iller kapsamına alınarak sanayi hamlesi başlatılmıştır. Büyük ölçekli sanayi kuruluşu Ayancık Kereste Fabrikasıdır.
Kurulan fabrikaların çoğu da kapatılmıştır. Sinop el sanatlarıyla ünlüdür. Ayancık keteni, Boyabat çember dokumacılığı, ahşap kotra yapımı ve tahta el işçiliği en köklü el sanatları olarak günümüzde revaçtadır.
Sinop?ta ilk kütüphane 1924 yılında Dr. Riza Nur?un öncülüğünde kurulmuştur. Atatürk, 15 Eylül 1928 tarihinde harf devrimi ile ilgili ilk işareti ve dersi Sinop?ta vermiştir.
Sinop ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarında çevrede çok sayıda tarih öncesi yerleşim yerleri bulunmuştur. Kabalı Çayı Vadisi?nde MÖ 4.500 (Erken Kalkolitik Çağ) yıllarına tarihlenen yerleşim yerleri görülmüştür.
Sinop Kalesi daha çok cezaevi olarak ün kazanmıştır. 19 yüzyıl sonlarında Kafkasya?dan gelen göçmenlerin bir kısmı bu şirin kente yerleşmiştir.