Denizin Dibindeki İnci Tanesi * Haydar Aksakal

23.07.2012 / 00:00
Uzak Doğuya iki kez gittim. Tayland?ın Başkenti Bangkok, ülkenin en büyük kentidir. Nüfusu 8.538.610 (1990 nüfus sayımı). Bangkok, Chao Phraya Nehri?nin doğu yakasında, Tayland Körfezi?nin yanındadır. Zenginlik, ihtişam ve fakirliği bir arada?
Bangkok, 1782 yılında Kral I. Rama tarafından kuruldu. Ekonomik açıdan hızla gelişen, Asya?nın kozmopolit kentlerinden birisidir. Dünyanın en sıcak kentleri arasındadır. Bangkok aynı zamanda dünyanın en popüler turizm merkezidir.
Kentin Tayca?daki ismi çok uzundur. Uluslararası alanda isminin kısa formu olan Krung Thep (Melekler Şehri) kullanılır.
Tayland?da gittiğimiz dönemde, Türkiye Büyük Elçisi, Manisa grubunu konutunda akşam yemeğine almıştı?
Kenti, geziyi organize eden turla dolaşıyor, görülmesi gereken yerlere gidiyorduk. Gecemiz gündüze karışmıştı?
Bizleri, inci satılan büyük imalatçılara götürdüler. Altın yüzükler, elmaslar, pırlantalar, kolyeler, broşlar, küpeler, bilezikler tezgâhlarda parlıyordu. Mağazayı İngilizler yönetiyor, Taylandlılar işçi olarak çalışıyordu. Kendime bir safir yüzük aldım. Kardeşlerim içinde inci kolyeler bakıyordum…
İnci, doğal ve kültür incisi olarak satılıyor? İnciler, genellikle 15-45 metre derinlikte doğal ortamda yaşayan İstiridye gibi deniz kabuklu deniz hayvanların içinden çıkarılıyor. Sıcak ve ılıman denizlerde yaşayan yumuşakçalarda rastlanır.
İnci, Sedef renginde, sert, yuvarlak ve değerli taneciklerdir. Her çeşit süs eşyasında kullanılır, Gerdanlık olarak daha çok talep görüyor. Pembe ve beyaz inci olduğu gibi, nadir de olsa daha değerli olan siyah inciye de rastlanıyor.
İstiridye, yaşam süresi içinde kabuklarından içeriye bir kum tanesi veya benzeri bir madde girince, doğal olarak savunmaya geçer ve içindeki yabancı maddeyi izole etmek için, ?inci anası? denilen sedefimsi bir salgıyla sarmaya başlar. Üst üste binen şeffaf tabakalar kum tanesini örterek katılaşır. Doğal inci ya da en değerli oryantal inci türünü meydana getirir… İnci, sedef yapısında olup, % 92 kalsiyum karbonat içerir. İstiridyenin içine giren yabancı madde, ete girmeyip kabukta kalırsa oluşan inci, yarı küresel veya düzensiz bir şekil alır.
İstiridyenin bünyesinde sedefi oluşturan iki ana madde bulunur. Katmandaki inciyi meydana getiren ?aragonite? isimli, kalsiyum karbonat içerikli bir mineral, diğeri ise incideki aragonite maddesini bir arada tutacak yapışkan ?conchiolin? maddesidir.
İstiridyenin korunma amaçlı ürettiği inci tanesi, birçok ülkede zenginliğin ve gücün simgesi olarak kullanılır.
Günümüzde kültür incisi önem kazanmış, inci üretim çiftlikleri kurulmuştur. 3-7 yılda elde edilen bu inciler, gerçek inciye benzediği kabul edilmektedir.
Cam küreler üzerine, doğu esansı denen yapışkan madde sürülerek sahte inciler de yapılmaktadır.
Tarih boyunca taşların, değişik kültürlerde sağlık sorunlarına iyi geldiği söylenmektedir. Özellikle Uzakdoğu?da, negatif enerjiyi emdiğine inanılır.
İnsanlar, asırlardır incilerin sihirli kuvvetlerine inanmışlardır. Uğur getirmesi, kötülüklerden koruması ve hastalıkları tedavi etmesi, inanç sistemi içinde yerini almıştır. İnci size güç ve huzur verir. Duygusal dengeyi sağlar. Saflığın, alçakgönüllülüğün ve başarının sembolüdür. İnci sahibine asil bir görüntü verir. Kişiye güven duygusu kazandırır. Bilgeliğin simgesi olarak da görülmüştür.
İstiridye ve inci konularında çeşitli hikâyeler anlatılır. Divan şiirimize de girmiştir. En çok anlatılan internet sayfalarında dolaşan küçük bir istiridyenin hikâyesidir:
?Bir zamanlar kendi halinde yaşayan küçük bir istiridyecik vardı. Zamanını mercan ormanlarının altında huzurla süzülen balıkları seyrederek geçirirdi.
Bu sessiz sakin istiridyenin yaşamı bir gün bir anda karabasana dönüştü…
Kapağını açtığı günlerden birinde küçücük bir kum taneciği giriverdi içine. İstiridye önce önemsemedi bunu; ancak o kum taneciği giderek daha çok acı vermeye başladı.
Bu acı bir süre sonra o denli arttı ki…
İstiridyenin acısına gözyaşları karıştı.
Şu doğanın dengesine lanet mi okumalıydı şimdi?
Doğanın dengesinde kendisinin bir etkisi olamadığı için yeni bir düzen arayışına mı kalkışmalıydı? Yoksa şu uçsuz bucaksız denizin kendisini yeterince korumaması karşısında yakınıp durmalı mıydı?
Bunların hiçbirini yapmadı sancılı istiridye…
Sancısının biraz hafiflediği, kendisinin biraz sakinleştiği bir anda, kesin kararını verdi:
?Onu yok edemediğime göre onla birlikte yaşamaya çalışacağım? dedi.
Yıllar, her zaman olduğu gibi, yine birbirlerinin ardı sıra geldiler, geçtiler ama… İstiridyecik için bu kez biraz acı geçtiler…
Fakat sonunda doğa, her zaman ki yasasını uyguladı ve… İstiridyenin bu kederini de kurtuluşla bitirdi. Ve yaşamının acılarla geçmesine neden olan küçücük kum taneciği, onun engin dayanma gücü sonunda görkemli bir inciye dönüştü.
İstiridyenin bulunduğu yerden geçen sualtı sakinleri onu ziyaret etmeye başladılar. Hemen tüm sualtı sakini, yapısıyla olduğu denli görüntüsüyle de bir doğa harikası olan inciyi görüp, onu hayran hayran seyretmeleri yanı sıra, istiridyenin yıllar süren dayanma gücü nedeniyle ona duydukları hayranlıkları belirttiler.
İstiridyenin böylesine dayanma kararı ve içindeki rahatsızlık nedenini bir doğa harikasına dönüştürme gücü gerçekte tüm insanların örnek almaları ve uygulamaları gereken bir olgudur.?