Varoluşsal Düşünme

[Alm. existenzielles Denken]: Düşünen özneye ve onun varoluşuna kayıtsız kalan her türlü düşünmenin karşıtı olarak, kendi varoluşuyle ilgi içinde olan, ona içten bağlı olan düşünme.

Tanrıbilim

[İng. theology, Fr. théology, Alm. tbeologie; Yun. theologia, es.t. ilâhiyat]En genel anlamda, Tanrı?nın doğasını ve özünü araştıran; tanrısal olanın kapsamını ve içeriğini soruşturan; Tanrı?nın varlığını, Tanrı?nın evrenle, evrendeki varlıklarla ilişkisini aydınlatmaya çalışan; Tanrı olgusunu bütün yönleriyle dizgeli bir biçimde ele alan bilim ya da Tanrı…

Özdek

(Yalın anlamıyla) İnsanın çalışmasıyla bir erek uğruna biçim verdiği ya da yararlandığı doğal cisimler, nesneler. (Felsefede) 1- Temel özelliği yer kaplama olan varlık (Descartes).2- (Tin, ruh ve düşünün karşıtı olarak) Duyularla algılanan cisimleri kuran töz; cisimsel olanın parçalanmaz bozulmaz tözü.3- (Aristoteles felsefesinin özel kavramı olarak)…

Özdeşlik

[İng. identity, Fr.identité, Alm. İdentität, Lat. identitat, es.t. ayniyyet]Bir şeyin başka bir şey değil de zorunlu olarak kendisi olması; bir şeyin kendisiyle bir ve aynı olması, kendisinden başka bir şey olamaması; bir şeyin durumlar, koşullar değişse de kendi kendisiyle bir ve aynı kalması. Özdeşlik ilişkisi,…

Öznelcilik

1- (Genel anlamda) Özneyi her şeyin ölçüsü yapma egilimi; bütün değer ve gerçeklik yargılarını bireysel bilinç edimlerine indirge- me eğilimi.2- (Bilgi kuramı açısından) Bütün bilgilerin öznel olduğunu ileri süren görüşler: Burada özne a. genel bir özne, genellikle bilinç, b. bireysel özne, tek kişinin ben'i olarak…

Olgusallık

Düzanlamı bir olgu olmanın ayırdedici niteliği ya da koşulu olan terim, varoluşçu felsefede, özellikle de Heidegger ile Sartre?da, insan yaşamının olumsal koşullarının, varoluşun insanın özgür seçimine olumsal yönünü dile getirmek için kullanılır.Olgusallık Heidegger ile Sartre?ın insan varoluşunun kendisini içinde bulduğu koşullar ya da karşı karşıya…

Kavranılamazlık

[Yun. akatalepsia]: Doğrunun ölçüsü olmadığını ilerı süren kuşkucu görüşün sonucu olan durum. Bir sorunun çözümünü araştırmanın ilkece gerekli görülmemesi durumu.

Görelilik

[ İng. relativism, Fr. Relativisme, Alm. Relativismus, es.t. izâfiyye ]Felsefede, en eski anlamlarından birini Protagoras?ın ?Her şeyin ölçüsü insandır? sav sözünde bulan, en genel anlamda, bütün bilgi ve değerlerin göreli olduğunu ileri süren öğreti. Birçok farklı görecilik türü bulunsa da bunların tümü de konu edindikleri…

Eklektizm

Birbirinden farklı, çok kerede birbirine taban tabana karşıt görüşlerin, felsefi anlayışların, teorik öncüllerin siyasi önerilerin vs. nin sistemsiz konfüzyonu. Materyalizm ve idealizmi marksizm ve ampiriokritisizmi diyalektik materyalizm ve Kant?çılıkı vs. uzlaştırma girişimleri Eklektizm in örnekleridir.Eklektizm in metodojik temel hatası bir objenin ya da bir fenomenin…

Doğma

dogma (inak)[ İng. dogma, Fr. dogme; Alm, dogma, Yun. Dogma, es. t. nass]Bir felsefe dizgesince ya da bir felsefe okulunca sorgulanmaksızın benimsenip ?apaçık doğru? diye öne sürülen öğreti; her türden eleştiri ya da tartışmaya kapalı, doğruluğu sınanmaksızın olduğu gibi benimsenen, ?büyük? bir düşünürün yetkesine ya…

Duyguculuk

Duyguculuk, duygucu etik kuramıAhlak felsefesinde mantıkça olguculukla birlikte anılan, tüm değer yargılarının, özellikle de ahlâki yargıların olguları sunmaktan çok duygu ya da duygulanımları ifade ettiğini savunan öğreti; etik ve estetik yargıların bilişsel, olgusal ve de sınanabilir olmadığını, özünde yalnızca duyguları, tutumları ya da yeğlemeleri dile…

Bağdaşmazcılık

[İng. incompatibilism, Fr. incompetilisme, Alm. İnkompatibiltrmus]Belirlenimci bir dünyada özgür eylemin söz konusu olamayacağı, nedensellik yasalarının özgürlüğü engelleyeceği yollu ahlak felsefesi görüşü. Bağdaşmazcı felsefeciler her şeyin belirlenmiş olup olmadığı konusunda kendi aralarında ikiye ayrılırlar:Katı belirlenimciliği savunan d?Holbach gibi XVIII. yüzyıl felsefecileri ile kimi çağdaş davranışçılar, yapıp…

Bilinemezcilik

Eski Yunanca?da ?bilinemez olan? anlamına gelen agnostos?ran türetilmiş terim. Felsefede, en geniş anlamıyla, insan zihninin, insanın bilişsel gücünün saltık olanın bilgisine ulaşamayacağını ileri süren öğreti; insan düşüncesinin ve onun sınırlı bilgisinin ?gerçek varlığı? kavrayamayacağı düşüncesini kendine temel alan felsefelere verilen ortak ad.Felsefedeki en bilinen anlamıyla,…

Ahlak Öğretisi

Ahlâk'ın kaynağını, doğasını ve özünü; ahlaklı bir yaşamın koşullarını, ilkelerini ve kuramlarını; ahlak eylemlerinin biçimlerini, önkoşullarını, amaçları ile sonuçlarını açıklığa kavuşturmak amacıyla ortaya atılmış ahlak felsefesi açıklaması. Bu bağlamda tarih boyunca geliştirilmiş ahlak öğretilerinde, doğru ve mutlu bir yaşam yolunda uyulması gereken ahlak ilkeleri ile…