Avukat * Tuğçe İnç Zavlak

Geçtiğimiz hafta yazımızı ?insan onuruna yakışır? bir hafta dileyerek sonlandırsak da maalesef İstanbul Barosuna mensup meslektaşlarımız açısından ne ?insan onuru? ne de ?meslek onuru?na yakışır bir hafta olamadı.

Avukatların hukukta yol gösterici olmaları kadar olağan bir durum düşünülemez. Esasen mesleğimizin amacı budur. Bu nedenle mağdur da sanık da, davacı da davalı da, alacaklı da borçlu da avukata koşar. Çünkü herkesin kanunlar çerçevesinde belirli hakları vardır ve bu yolda ışık tutacak olan kişiler avukatlardır.

Gezi Parkı olayları ile başlayan fakat kolluk kuvvetimizin kanuna da hukuka da aykırı ve fahiş müdahalesi sonucu tüm ülkemize yayılan olayların ikinci haftasında İstanbul Barosuna mensup meslektaşlarımız 11/06/2013 günü bir basın açıklaması yapmak istediler.

Ancak henüz açıklamalarını dahi yapamadan kolluk kuvveti tarafından tartaklanmaya, cübbelerinden tutulup yerlerde sürüklenmeye başladıklarını, kıyafetlerinin dahi paramparça edildiğini hep birlikte şaşkınlıkla izledik.

Nitekim İstanbul Barosu Başkanımız ile Türkiye Barolar Birliği Başkanımızın da müdahaleleri sonucu gözaltına alınan meslektaşlarımız gece saatlerinde serbest bırakıldılar.

Çağlayan Adliyesine adeta baskın yapan, adliyede kamera ile görüntü alınmasının yasak olduğuna ilişkin hükümleri bilen ve bu hükümler çerçevesinde basını içeri sokmayan yetkililerimiz maalesef ki Avukatlık Kanununu iyi öğrenememiş gibi görünüyor. Zira Avukatlık Kanunumuzun 58. Maddesi der ki;

?Avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturma, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. Avukat yazıhaneleri ve konutları ancak mahkeme kararı ile ve kararda belirtilen olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile aranabilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Ceza Muhakemesi Kanununun duruşmanın inzibatına ilişkin hükümleri saklıdır. Şu kadar ki, bu hükümlere göre avukatlar tutuklanamayacağı gibi, haklarında disiplin hapsi veya para cezası da verilemez.?

Avukatlık Kanununun 58. Maddesine aykırı hareket eden tüm görevliler hakkında Barolarımızın ve Türkiye Barolar Birliğinin suç duyurusunda bulunacağını ve bu işin takipçisi olacağını biliyoruz. Maalesef ki bu dosyalar önümüzdeki senelerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gidecek ve Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma ilkesini ihlal etmesi sebebiyle ağır tazminatlar ödemek zorunda kalacak, kısacası bu yanlış eylemlerde kaybeden yine ülkemiz olacaktır.

Biz avukatlar tek tip cübbe giyeriz, bunun sebebi yasalar önünde hepimizin eşit olmasıdır. Cübbelerimizin kırmızı kısmı ceza davalarını temsil ederken yeşil kısmı ise hukuk davalarını temsil eder. Cübbemizin siyah rengi ise siyahın adaletin rengi olduğundandır. Zira siyahın içerisinde tüm renkler adaletin karşısındaymış gibi erir. Yakamızın altındaki altın sarı renk ise özgür ve tarafsız idarenin sembolüdür. Cübbemizin cebinin olmaması kamu hizmeti ifa etmemizdendir. Cübbelerimizin düğmesinin olmaması yani görevimizi yaparken kimsenin önünde düğme iliklemememizin sebebi ise bağımsız olduğumuzdandır.

Bu hafta sonunda yapılacak olan üniversiteye giriş sınavına girecek olan tüm arkadaşlarımıza başarılar, hepinize iyi haftalar dilerim.