Anlam Veremedik !

Çocukluk mahallemde bahçesiz ev yoktu. Kapılar önce bir bahçeye açılır, eve bahçeden geçilerek girilirdi. Sokağımızın yaşlısı Ummuhan Teyze?nin kapısında tavukların girip çıkması için bir delik vardı. Eve getirme limitim dolduğunda sokakta bulduğum yavru kedi, köpeği Ummuhan Teyzenin kapısındaki o delikten içeriye gizlice sokuverirdim. Ertesi gün Ummuhan Teyze ?yine bir yavru gelmiş? derdi. Ben de yer bulmanın rahatlığı ile ? olsun beraber bakarız ? der, yemek taşırdım. Ne rahattık. Ne hoşt diyen ne pist diyen vardı. Kedi tırmaladı diye yeri göğü birbirine katmazdık. Senenin belirli zamanlarında ağzından köpüklerle acı içinde kıvranan köpekleri annelerimiz sarımsaklı yoğurtla kurtarmaya çalışırdı. Anlam veremezdik neden öyle acı içinde hastalandıklarına. Biz hasta olduğumuzda inleyerek yeri acıdan kazmıyorduk ki. Sonradan belediyelerin zehir kullanarak sokakta yaşayan kedi köpekleri öldürdüğünü öğrendik. Onca yer varken, hoşgörü içinde yaşıyorken neden yok edildiklerine anlam veremedik.
Yıllar geçtikçe ? gelişme? adı altında mekanlar değişeme uğradı. Bahçeli evlerin yerini apartmanlar aldı. Köyden şehre yoğun göç yöneticilere bazı kararlar aldırttı . İneğini, koyununu, keçisini, horozunu, tavuğunu şehre taşımasınlar diye şehirde hayvan beslemek yasak dendi. Kedi köpek de hayvandı. Gelişmeyi apartman sayanlar ?evcil hayvan? statüsüne girenleri de yani kedi ve köpekleri de yasağın içine sokuverdi. Yönetmelikler çıktı, yasalar çıktı kulak veren olmadı. Köyden gelenler, çocukluğu mahallesindeki çomarlarla, sarmanlarla geçmiş büyükler bile ? şehirde köpek olur mu ?? dediler . Yere tüküreni, gıdaya hile karıştırıp çoluğu çocuğu zehirleyeni, yere çöp atanı, gecenin geç saatlerine kadar bangır bangır müzik yayını yapanı, kavgalarıyla ortalığı ayağa kaldıranı şikayet etmediler. Ama sokağın bir köşesinde yaşamaya çalışan köpeği en büyük tehlike ilan edip yok edilmesini sağlayıncaya kadar şikayete devam ettiler. Buna anlam veremedik .
Paylaşmayı, artmış yiyecekleri hayvanlara verdiren büyüklerimizden öğrendik. Islatılmış ekmekler kuşlara, sulandırılarak çoğaltılan artık yemeğin içine doğranmış ekmekler de kedi ve köpeklerin yemesi için bir köşeye konuldu. Çöpe gitmedi. Muhtaç bir canlının kursağına gitti. Vicdanın sesini duymayı biz böyle öğrendik. Şimdi çocuklar ?kedi makarna yer mi ?diye
soruyor . ?Gelişiyorken ? hayatın içinde bir başka canlıya karşı çok basit bir davranışın öğretilmediği ortamlara anlam veremedik .
Uluorta kesilen, kesilirken en ince detayına kadar kesimi izleyen çocuğun yüzündeki ifadeleri fark etmeyen, asılmış etler arasında mangalının ateşini körükleyen büyüklere anlam veremedik .On yaşındaki çocuğun arkadaşını bıçaklamasına biz nedense şaşırmadık !
Su kıtlığında ilçesine ? aqua park? kuran, sokakta kendilerine emanet edilmiş , yaşam mücadelesi veren hayvanlar için , insan sağlığı için bakım evi kurmayan, bütçemiz yetersiz diyen belediyelere anlam vermedik.
Hayvan koruma yasasını çıkartıp hayvana işkence edene, tecavüz edene, dövüştürenlere kabahat işlediler deyip verilen 3-5 lira cezayla teşvik edilmelerine anlam veremedik.
Hayvanı kullanmadan gerçekleşmesi mümkün olan bir çağda yaşarken ; kozmetik, eğlence, giyim, damak tadı için , laboratuarlarda , çiftliklerde, sirklerde,hayvanat bahçelerinde hayvanlara yapılan eziyetlere, çektirilen acılara anlam veremedik.
Türcülük yapıp kendini üstün ? sayan? insanın kendi türüyle bitmek tükenmek bilmeyen savaşlarına, insanları önce yoksullaştırıp sonra ?yardım etmelerine ? anlam veremedik.
Anlam veremediklerimiz uzar gider. Bu anlamsızlıklar içinde insanoğlunun şu hayvanlarla ne alıp veremediği var anlayamadık.
Yaşamın: dünyayı paylaştığımız canlılarla hoşgörü içinde yaşandığı sürece anlamlı olduğu, insan dışında tek bir canlı kalmadığında anlaşılacak.
Henüz farkında olanlar bir kap suyu, pir parça yemeği sokağınızın köşesine koymaktan vazgeçmeyin. Yaşam onlarla güzel ve anlamlı.
Sevgi ve saygılarımızla,