Acı Hatıralar * Bedriye Aksakal

AKSAKAL'CA
17.01.2013 / 00:00
Acı hatıralar insanları birbirine daha çok bağlıyor. Annemin gözü hep yaşla dolu olurdu. Bizler küçükken dedem, anneannem öldüğünde,cenazelerine annem gidememiş.Memlekete o yıllarda iki günde gidilirmiş. Bugünkü gibi ulaşım olmadığından, bir de yollar karlarla kaplı oluşu, bizleri de bırakacak yeri de olmadığından, anneciğim anasının, babasının cenazesine gidememiş. Annem: ?aklı olan kızını gurbete vermesin.? diyerek hep anneannemi anar, sonra da eline Kuran?ını alıp, dedemle, anneannemin ruhuna okurdu. Bugün kara- yollarımızın bir ağ gibi olması, uçaklarla da uzaklar yakın oldu.
Büyüklerimiz zamanında epey sıkıntı çekmiş. Tabi onlar bir yerde, savaş, seferberlik görmüş bir kuşak. Yoktan var olan bir ülkenin çocukları. Onlar sıkıntı çektiler; ama büyük bir heyecanla, coşkuyla çalışarak, Cumhuriyeti kurdular, yapılan yeniliklerin içinde yer aldılar.
Babam memleketten geldiklerinde çektikleri acıları ,özellikle İkinci Dünya Savaşı?nda yaşadıkları sıkıntıları anlatırken, İnönü?ye de teşekkür ederdi. Ülkemizi, İkinci Dünya Savaşı?na sokmadığı için.
Yaşlılardan dinlediğimiz savaş yılları acı hatıralarla dolu. Mahallemizde Pomak komşularımız vardı. Ölünceye dek onlar yaşadıkları toprakları nasıl bıraktıklarını, nasıl sıkıntı çektiklerini, yollarda bebelerinin ölümlerini anlatırken, bakışlarında hep hüzün vardı.
Özellikle Zümrüt teyzemiz, Bulgar çetecilerden kaçarken, açlık susuzluktan bebesinin kucağında öldüğünü, hemen gömdüğünü anlatırken, bizlerde onunla birlikte ağladığımızı hiç ama hiç unutamam. Unutamadığım o kadar çok şey var ki. Medinoğlu Bedriye Teyze?nin anlattığı savaş acıları hala belleğimde.Ne demişti Bedriye Teyze.Manisa yanarken dağa kaçmışlar, kör bir kurşun, annesinin koluna saplanmış.Dağda bir kuyuda saklanmışlar. Kuyudan çıktıktan sonra yaylaya gitmişler. Daha sonra şehre indiklerinde tüm Manisa?nın yanmış yıkılmış olduğunu görüyorlar. İşgal acılarını anlatırken her zaman Bedriye Teyze de ağlardı.
İşgal acılarını unutmayanlardan birisi de şair İlhan Berk?dir.
İlhan Berk , Uzun Bir Adam anlatı kitabında o acılı günleri şöyle dile getirir:
?…Ben çocuk olduğum dünyayı alevler içinde buldum. Dört,beş yaşındaydım ve Manisa yanıyordu. Bütün kent arkasında bir gömlekle dağa çıkmıştı. Askerlerimiz aşağıda düşmanla çarpışıyordu. Silah sesini ilk o zaman duydum. İlk topu, ilk uçağı o zaman gördüm. Düşman sözcüğünü de ilk o gün öğrendim. Bir daha da unutmadım. Düşman yangın, top, tüfek demekti; daha çok da ölüm. Yanan kenti bir zaman dağdan seyrettik. Bir akşam kente indiğimizde evimizin yerinde yeller esiyordu. Dağa çıkışımızı, sonra da inişimizi hiç unutmayacağım…?
Tarihi çınarlarımızı dinlerken hatıralarında savaş ve yıkım var. Acaba diyorum, insanları, acı hatıralar mı birbirine bağlıyor?
Bir de şu gerçeği göz ardı etmiyorum. İster acı, ister tatlı olsun, hatıralar insana ıstırap veriyor.

GÜNÜN SÖZÜ
Şimdiki zamanın keyfini çıkar, geçmişe dikkat et ve en son yaşadıklarından ne kork ne de aynısını yeniden yaşamak iste.
Benjamin Franklin