Acabalar * Bedriye Aksakal

25.09.2012 / 00:00
Yazı yazmak isteğim kırıldı. Eski yazılarımı okuduğumda nice coşkulu yazılar yazmışım, onları tekrar okuyunca ?vay be!? diyorum. Yüreğimde coşkuda kalmadı. Acabalar bir yumruk büyüğündeki yüreğimde çoğaldı. Acabaları yazamıyorum. Acabalar çoğaldıkça işte o zaman kırılma noktasına geliyorum.
Bazen düşünüyorum da ne için kime yazıyoruz, diye. İnsanlar bir gazete alıp okumuyor. Gazete alsalar da hemen arka sayfalardaki spor sayfalarına özellikle futbola bakıyorlar.
Bir duyarsızlık aldı gitti. Etrafıma bakıyorum. İnsanlar mumyalaşmış gibi. Suratlar asık, dudaklar suskun. Dünyada ve ülkemde olan olaylar sanki onları ilgilendirmiyor gibi. Neden bu hale düştük? İnsanlar acabalardan biri olan çaresizliği mi yaşıyor?
Yine insanlar acabalardan biri olan korkuyu mu yaşıyor? Korkunun nedeni ne? Yoksa atalarımızdan duyduğumuz bir sözdeki gibi: ?Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın?? felsefesiyle mi yaşıyor insanlar? İşte böyle bir düşünce topluma hakim olursa korkarım Yunus Emre?nin dizelerinde ki gibi oluruz.Yunus ne diyor:
Uyur idik uyardılar
Diriye saydılar bizi.
Koyun olduk ses anladık
Sürüye saydılar bizi.
Bu gün yazma isteğimi kıran acabaların çoğalması. Büyük ozanın dediği gibi:
Görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar.
Yağmurdan çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan
Sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar.
Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhat gibi sevmekten
(?) tohumdan ve topraktan korkuyorlar
Akan sudan ve hatırlanmaktan korkuyorlar
Ne iskonto, ne komüsyon, ne de isteyen bir dost eli
Sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki
Avuçlarının içine.
Ümitten korkuyorlar Robenson, ümitten korkuyorlar.
Ümitten.
Korkuyorlar, kartal kanatlı kanaryam
Türkülerimizden korkuyorlar.
Acabaların içinde korku da yer alınca, ümitler ne olur acaba?