Yeni İlköğretim Programları Anlayışına Bilimsel Bir Yaklaşım

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI VE YENİDEN YAPILANMA
Mehmet YAPICI

Yapılandırmacılık (Constructivism), öğrencinin geçmiş öğrenmelerinden de yararlanarak, öğretmen rehberliğinde, karşılaştığı yeni bilgiyi anlamlandırması ve yorumlaması sürecidir. Constructivism kavramının karşılığı olarak farklı bilim insanları tarafından, farklı Türkçe karşılıklar kullanılmaktadır. Bazıları, constructivism karşılığı olarak oluşturmacılık kavramını kullanırken, bazıları da, yapılandırmacılık, yapısalcılık, yapıcılık, inşacılık kavramlarını kullanabilmektedir.

Doğal olarak bu durum bir kargaşa yaratmaktadır. Bu nedenle, şimdilik şu ya da bu kavramın kullanılması gerektiğini söylemek yerine, kullanılan kavramın yanına parantez içinde İngilizce karşılığını eklemek, tek bir kavramda uzlaşma sağlanıncaya kadar daha mantıklı görünmektedir. Ben burada constructivism karşılığı olarak yapılandırmacılık kavramını kullanmayı tercih ediyorum.

Yapılandırmacılık (constructivism), öğrencinin geçmiş öğrenmelerinden de yararlanarak, öğretmen rehberliğinde, karşılaştığı yeni bilgiyi anlamlandırması ve yorumlaması sürecidir. Bu sürecin temel özellikleri şunlardır:

TEMEL ÖZELLİKLER
Öğrenci merkezlidir,
Öğretmen rehberlik yapandır, bilgi sunan değildir,
Öğrenmenin merkezinde bilgi değil, bilginin işlenmesi anlayışı egemendir,
Düşünmeyi öğrenme ve yaratıcılık temel esastır,
Ana felsefe öğrenme değil öğrenmeyi öğrenmedir,
Öğrenme sürecinin nasıl kurgulanacağı, öğrencinin bilişsel, duyuşsal ve fiziksel kapasitesi ile bağlantılıdır ve doğaçlama olarak biçimlenir,
Ne kadar öğrenildiği değil nasıl ve niçin öğrenildiği önemlidir,
Öğrenme-öğretme süreci, öğrencinin yapabileceği ve geliştirebileceği etkinliklerle yürütülür.

MEB tarafından ilköğretim programlarının yapılandırmacılık anlayışı ile kurgulanması ve 2005-2006 öğretim yılında uygulanmaya konulması kuşkusuz önemli bir gelişmedir. Ve takdire değerdir. Bu bağlamda, yapılandırmacılık, ülkemiz ve eğitim sistemimiz için yeni bir kan ve yeni bir devinim olarak algılanabilir.

Bu madalyonunun bir yüzüdür ve yeterli değildir. Madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekir. Yukarıda genel olarak betimlenen yapılandırmacılık ve niteliklerinin başarıya ulaşabilmesi, aşağıda yer alan koşulların gerçekleşmesi ile çok sıkı bir şekilde bağlantılıdır.

MADALYONUN DİĞER YÜZÜ
1. Öğretim programları, yapılandırmacılık felsefesi ile yeniden kurgulanmalıdır. Bu yapılmıştır. Her ne kadar, uygulamaya konulan öğretim programlarının etkiliğine ilişkin nitel ve nicel araştırmalar henüz istenilen düzeyde yapılmamış olsa da, bu koşulun yerine getirildiğini söyleyebiliriz.

2. Yeni öğretim programlarının gerçekleştirilmesini sağlayacak unsurlardan biri olan ders kitapları yeniden kurgulanmalıdır. Bu da yapılmıştır. Nitel ve nicel araştırmalarla, ders kitaplarının zamanla daha da olgunlaşacağı düşünülmektedir. Ama bir diğer açıdan bakıldığında, yapılandırmacılık öncesi ders kitabı anlayışı ile yapılandırmacılığın ders kitabı anlayışı arasında ortak bir benzerlik görülmektedir. Ve bu istenen bir özellik olmamalıdır. Ders kitabı eskiden nasıl, öğrenme-öğretme sürecinin merkezinde ise bugün de öyledir. Ulusal basına yansıyan en önemli kaygılardan biri ders kitaplarının zamanında okullara ulaşıp ulaşmayacağı idi. Kuşkusuz bunda öğretmenlerin geçmiş alışkanlıkları, yapılandırmacılığın ne olup olmadığına ilişkin bilgilerinin yetersizliği de olmuş olabilir. Ama nasıl bakılırsa bakılsın, bugün hâlâ, ders kitabı bir amaç olmaya devam etmektedir. Oysa, bunun bir araca dönüştürülmesi, yapılandırmacılığın geleceği ve başarısı için yaşamsal bir zorunluluktur.

3. Öğretmen yetiştirme kurgusu, yapılandırmacılık anlayışına uygun olarak yeniden ele alınmalıdır. Yapılandırmacılık anlayışının öğretmeni olacak öğretmen adayları, eğitim fakültesi programlarından yapılandırmacılığa ilişkin her hangi bir algıya sahip olmadan mezun olmaktadırlar. Bu önümüzdeki en büyük problemlerden birisi gibi görünmektedir. Eğitim fakültelerinin yapılandırmacılık felsefesi doğrultusunda yeniden yapılandırılması önemli bir zorunluluktur. Yapılandırmacılık anlayışında "öğrenmeyi öğrenme" sistemini kuracak olan öğretmen, bırakın bu rolü üstlenmeyi, bunun ne olduğundan bile habersizidir.

4. Sınıf mevcutları yapılandırmacılık anlayışını uygulamaya yetecek düzeye hala ulaşamamıştır. Öğrenci merkezli ve etkinliklere dayalı bir kurguda, 60-70 kişilik sınıfların yeri yoktur. Sınıf mevcutları en azından 25-30 seviyesine çekilmediği sürece, bazı öğrenciler etkinlik yapacak, bazıları etkinlik izleyicisi olacaktır. Bu durumda yapılandırmacılığın sadece görüntüde kalacağı aşikardır.

5. Yapılandırmacılığın alt yapısı kurulamamıştır. Araştıran, sorgulayan, etkinlikleri gerçekleştiren yapılandırmacı öğrencinin en azından elektronik sınıfa (bilgisayarlı, internet bağlantılı, etkileşimli araç-gereçler vb.) ve işlevsel bir kütüphaneye ihtiyacı vardır. Ve bu kütüphanenin de neredeyse 24 saat açık olması gerekir. İkili, üçlü, öğretim yapılan okullarımızda ise bu mümkün görünmemektedir. Bir okulun bir bilgisayar işliğine kavuşturulması ile yapılandırmacılığın alt yapısı kurulmuş olamaz.

Bir diğer nokta, birleştirilmiş sınıflarda öğretim ve taşımalı eğitim gerçeğidir. Bunlar, çağdaş bir eğitim sisteminin olmaması gereken yönleridir. Ve yapılandırmacı anlayışta yeri yoktur.

6. Yapılandırmacılık anlayışında, bütün derslere o kademeye has olarak yetiştirilen öğretmenlerin ders vermesi gerekir. Bunun anlamı, okuma-yazma öğretmenin ayrı olarak yetiştirilmesi ve sadece 1-2 sınıfta derse girmesi demektir. 3. sınıftan itibaren de branş öğretmenlerinin derse girmesi gerekir. Bunun gerçekleştirilmesine yönelik, ne istihdam açısından, ne de öğretmen yetiştirme programlarında en ufak bir kıpırtı görünmemektedir. Sözleşmeli, vekil öğretmenlerle bu projeyi yürütmeye kalkmak, sadece günü geçiştirmekten öteye gitmeyebilir.

7. Ekonomik gelişmişlik düzeyimiz, bütçeden eğitime ayırdığımız pay, ne yazık ki, yapılandırmacılık gibi para ve alt yapıya dayalı bir anlayışı şimdilik gerçekçi temellere dayandırmamaktadır.

8. Eğitim uzun soluklu bir yatırımdır. Eğitim ekonomistleri tarafından bir eğitim yatırımından sonuç almanın yaklaşık 15-20 yıl sürüdüğü ifade edilmektedir. Bu kadar uzun soluklu bir kurguya
hazırlanmak da kuşkusuz 2-3 yıl gibi kısa bir zamanda gerçekleştirilemez. Kısaca betimlemek gerekirse; bir eğitim yatırımının gerçekleştirilebilmesi için, en azından 4-5 yıllık teorik bir hazırlık, 4-5 yıllık pilot uygulama hazırlığı gerekir. Bu gerçekleşmeden asıl uygulamaya geçmek; emek, zaman ve para kaybından başka bir şey ifade etmeyebilir.

SINIF MEVCUDU İNMELİ
Sonuç olarak, yapılandırmacılık gibi değerli ve önemli bir eğitim anlayışından istediğimiz sonuçları elde etmemiz mümkün görünmemektedir. Eğer bunun başarıya ulaşması isteniyorsa; derhal eğitim fakülteleri öğretmen yetiştirme programları yapılandırmacılığa uygun hale getirilmelidir. Sınıf mevcutları 25-30'lar seviyesine indirilmelidir. Alt yapı yönünde eksiklikler ortadan kaldırılmalıdır. Öğretmenlerin (her ilden birkaç öğretmenin değil hemen hemen hepsinin) hizmet içi eğitim yoluyla, yapılandırmacılık felsefesini anlayan ve uygulayan öğretmenlere dönüştürülmesi gerekir.

Yapılandırmacılığa geçişte acele edilmiştir. Sürecin daha yavaş ve planlı olması, alt yapıdan üst yapıya doğru bir sıralamayla yatırımların yapılması, ilgili kurumların işbirliği içinde (MEB, YÖK, Maliye, DPT vb.) çalışması gerekirdi.

Umarım yapılandırmacılığın sonu, kredili sistemin sonu gibi olmaz. Çünkü bu, bütün bir ulusun kaybı olacaktır.
________________________________________
KAYNAK: Cumhuriyet Bilim Teknik (22.10.2005)