Yargı Bağımsız mı?

Geçtiğimiz hafta İzmir Barosunca düzenlenen “Yargı Bağımsızlığı” konulu panelde Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun “Yargı bağımsızlığını içselleştirmiş bir toplum değiliz” saptaması ve “Yargı bağımsızlığını sağlayabilmek için, halkımız yargısına sahip çıkmalıdır. Halk güçlüdür ve iktidarlar, halkın isteğini yerine getirmek zorundadır.” sözleri çok önemliydi. Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nın doğrudan başbakan tarafından belirlenmesine ilişkin yasa hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptaline rağmen, atanan kişinin görevine devam etmesini eleştiren Kanadoğlu, Türkiye’de yargı bağımsızlığının bulunmadığını söyledi.
YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, soruşturma geçirmesine yol açan “Türkiye’de ilan edilmemiş, yazılı olmayan, ancak yaşanan bir sıkıyönetim hali vardır” sözlerinin arkasında olduğunu söyledi.
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü ise “Yıllardır bunları söylüyoruz, herhalde bir de İngilizce yazmak lazım” esprisinin ardından “Türkiye’de kendi telefonunun dinlenmesine karar veren hakim varsa, hangi yargı bağımsızlığından söz ediyoruz?” diye sordu. Kendini bir “milletvekili” değil, bir “avukat” olarak gördüğünü söyleyen Mengü “Doktor hata yaparsa beş kişi ölür, ama hukuk hata yaparsa toplum ölür” uyarısında bulundu.
En güzel konuşmalardan birini yapan İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Fatih Ülkü “Yargı bağımlı olmalıdır; Atatürk milliyetçiliğine bağımlı olmalıdır. ‘Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü’ gibi; ‘demokratik, laik, sosyal hukuk devleti’ gibi Anayasa’nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez ilkelerine bağımlı olmalıdır” sözleriyle başladığı konuşmasında “Yargı Reformu Stratejisi Taslağı”nın Türkiye’de ilgili tarafların görüşleri alınmaksızın Avrupa Birliği’ne sunulmasını; “masumiyet karinesi” ve “soruşturmanın gizliliği” kavramlarının yerle bir olmasını eleştirdi.
Paneli düzenleyen İzmir Barosu yetkililerini kutlarım.

(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)