Vielendank Fraulein!..

Yunanistan’ın yaşadığı ağır borç krizi ardından “komşunun” dilinde bu söz var!.. Kendi dilinde teşekkür ediyorlar bayan Angela Merkel’e…
Almanya üç yıl içinde Yunanistan’a 22,4 milyar Euro tutarında yardım yapacak. Böylelikle komşu krizin etkilerini atlatırken, piyasanın gereksinim duyduğu güvene Almanya sayesinde kavuşmuş olacak… Bayan Merkel, yardım paketini gündeme getirdiğinde, muhalifler tarafından eleştirileceğinin farkındaydı. Ancak, muhaliflerin Alman Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açacak kadar ileri gideceklerini tahmin etmiyordu… Neyse ki, mahkeme yapılan itirazları reddetti de hem Yunanistan hem de bayan Merkel derin bir nefes aldılar… Bizim milli maçlardan önce yaşadığımız stres ve heyecanı komşu bu karar öncesinde yaşadı… Şimdilerde derin bir “oh” çekerek Uzo içmeye ve lakerdasını yemeğe devam ediyor günbatımında…
Peki bayan Merkel neden bu kadar siyasi risk üstlendi ve paketin kabulü için ısrarcı oldu?.. Bunun yanıtını, Yunanistan krizinin tüm Euro bölgesinde yaratacağı depremin korkutucu etkisine bağlamak gerekir… Yunanistan’ın ardından Portekiz ve İspanya’dan ciddi kriz sinyalleri alınması üzerine, Avrupa Birliği’nin en önemli ortak unsuru olan Euro kullanımı tehlikeye girdi… Avrupalılar başta Fransa olmak üzere Euro kullanımından vazgeçmeyi bile ciddi biçimde düşünmeye başladılar… Bu durum, Fransa başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinin kendi başlarına hareket etmelerine olanak sağlayacağı gibi, Almanya’nın öncülüğünde ve ısrarında birliğe dahil olan eski Doğu Blok’u ülkelerini de ciddi biçimde sıkıntıya sokacaktı… Bu durumda Almanya AB’nin patronu olma iddiasına veda edecek aşamaya gelecekti…
Şu aşamada korkulan olmadı ve Almanya’nın yardım paketini açıklamasının ardından birlik, 750 milyar Euro tutarında bir “acil yardım fonu” oluşturulmasına ve borç tehdidini ensesinde hisseden ülkelere gerektiğinde yardım yapılması yönünde karar verdi… Fonla birlikte, Almanya hem tek başına maddi yükümlülük altına girmeyecek, hem Euro kullanımından “şimdilik” de olsa vazgeçilmeyecek, hem de Almanya’nın birlikteki “patronajı” zayıflayarak da olsa devam edecek…
Yunanistan’da yaşanan krizin etkileri tüm dünya piyasalarını olduğu gibi bizi de derinden etkiledi… Hem bütün dünya piyasalarında Dolar Euro karşısında tarihi zirveleri gördü, hem de borsalar tarihi dipleri yaşadı… Bizim İMKB’de bundan nasibini alarak 60.000 endekse giden yolculuğuna mola vererek, 53.000 endekslere gevşedi…
Şimdi önümüzde iki aşamalı bir yol var. Birinci aşama, eski destek, yeni direnç olan 56.600’ün geçilmesi… İkinci aşama olarak da 58.500’de yeni maliyetlerin oluşarak buralardan destek alınması… Şayet buralarda yeni maliyetler oluşmazsa, Pazartesi yaşanan hızlı yükseliş sadece bir düzeltme hareketi olarak kalabilir…
Yine de tüm Yunanistan halkı gibi bizim de bayan Merkel’e “Danke” dememiz gerekiyor…
Not:
Son günlerde yaşanan siyasi gelişmeler ışığında izninizle iki kelam etmek istiyorum…
Sayın Baykal’ın yönetim anlayışını hiç onaylamadığım gibi, partinin %20’lere hapsolmasındaki temel aktör olarak görürdüm… Partinin başından ayrılmasını, gençlerin önünü açmasını ve bu şekilde partinin kitlelerle kucaklaşması gerektiğini savunurdum..
Ancak;
Yaşanan gelişmeler ışığında ve böyle bir sebepten dolayı parti başkanlığından istifa etmemesi gerektiğini söyleyenlerdendim… Çünkü, bu tür siyasi komploların siyaseten “kurumlaşmaması” gerektiğini düşünüyordum…
Pazartesi günü istifasını verdi…
Ardından CHP’liler imza toplayarak geri getirme çalışmalarına başladılar…
Bence ilki ne kadar yanlış bir hareketse, ikincisi de o kadar yanlış bir harekettir…
İki yanlış bir doğru etmez!..
Bundan sonra parti “Baykalsız bir döneme” hazırlanmalıdır…
Çok sıcak gündemler yaklaşıyor…
Bir darbe, bir komplo ile yıkılacak bir partiye kitleler neden oy versin?..
CHP delegeleri gözyaşlarını silip, imza kampanyalarına son verip yeni yönetim kademesi için düşünmeye başlasalar daha iyi olur kanısındayım…
CHP’nin yeni ve yine bir muhalefetine sabrımız kalmadı artık!..