Tuzlu Su Taşıyan Kadınlar * Şeref Bilsel

Bir şair toplu tüfekli eserleriyle
geçerken içimden, kâğıda düştü nenemin elleri;
aşağıdakiler oldu birden!

Oy karadeniz gel otur karşıma
al elimden boşalan şeyleri
kemençe ve tulum sesi
çiğnendikçe sesi büyüyen yaylalar
silahlar ki dedemle gömdüğüm
portakal ağacının dibine
tahlil raporları,
paslanmış cesaret, gel otur karşıma

Yüzyıl önce
sepetinde bakır güğümlerle
şıngır… mıngır
denize inerdi nenem, tuzlu su almak için
ahırda bekleyen kelimelere
ben onu eşikte otururken hatırlarım
iğne iplik elinde
bir gülü iliştirirken hazan mevsimine
“kitaplar aklını alacak” derdi
bir gözü kör,
diğeri kendine oynak bir tren gibi
küçülmeye giderdi… çocuklanır
babasını hayâl içinde hatırlar
Doğu cephesinde kar toplayan çeri
durmadan bir şeyler yağardı o konuşurken
yağmur muydu murg mu bilemem
koşarak giren camdan içeri

Bizim evin üç kapısı vardı
çarşıdan gelenler için biri, lâcivert,
ayrılanlar içindi diğeri, Batı'ya bakan
üçüncüsü sarhoşlar girsin diye bilinir
kapıları içimde çarpan o evin
şimdi yalağuz bir sandal gibi
rüzgârla dertleştiği söylenir.