Taşrada Hüznün Gölgesi Uzar * Şeref Bilsel

Süslenip bir yangına gideriz seninlerüyanın gümüş kapısına…Akşamın kadehi kırılır dizlerimizdeevler, ağzında bir parça tabutla gelirve başlar sıkıntı mermerde.Süslenip bir yangına gideriz seninledağlardan çalı çırpı toplayan sesimizbayırların ve kanaviçelerin üstüneyemin eder.Duvarda eski tüfekler,yanlış uzatılmış bir cumartesi gibiparklarda salkım saçak aşklarve kadınlar ses altında,yüklü gözlerle bakar dallarakar…

Tuzlu Su Taşıyan Kadınlar * Şeref Bilsel

Bir şair toplu tüfekli eserleriyle geçerken içimden, kâğıda düştü nenemin elleri; aşağıdakiler oldu birden! Oy karadeniz gel otur karşımaal elimden boşalan şeylerikemençe ve tulum sesiçiğnendikçe sesi büyüyen yaylalarsilahlar ki dedemle gömdüğümportakal ağacının dibinetahlil raporları,paslanmış cesaret, gel otur karşıma Yüzyıl öncesepetinde bakır güğümlerleşıngır… mıngırdenize inerdi nenem,…

Morduman * Şeref Bilsel

Bir gülün gölgesi düşmüş yüzüneKötü gülün, zalim gülün, dar gülünGel otur biraz yaşlanınca kalkarsınYüzün biraz, sesin biraz, kal birazAnnenin elleriyle aynaları silersin Bir ahın gölgesi düşmüş yüzüneDerin ahın, yetim ahın, silahınBeni yalnız bir göl gibi düşünme Bir taşın gölgesi düşmüş sesineKara taşın, boğuk taşın, gizli…

ZemistÂn * Şeref Bilsel

Kış başlar…beyaz bir işmarla gezersusmanın görkemli ablasıtitrer dal uçları, yaslı patikalarkömÜr sobası dibinde gözlerini kısan kızyarısı yanl1Uş bir muşambaya damlarşık… şık… şıkçalılar içinden harlı haykınş Kışsıner…hatıralar açık unutulursasu olup basar bodrum katlarınıbunu bilir,patlamış mısır yiyecek ağza gelenlerdört gündür kurusun diyeyanık tÜrküler okuduğum kilimler Kış… susar.su…

Söz Geçmişim Ses Bulmuşum… * Şeref Bilsel

söz geçmişim ses bulmuşum annemin türkülerin ülkemin karnında betül'e O çok konuşkan bayırlardan indimkendimden başka yüzüm olmayan sabahlarauzun yazlardan sonraaklına su gelmiş çeşmeler gibi hatıralar…yekün gözleri taşmış çarşaflardan bir kadınüç parmağı kalmış yanlış dokunmaktanve ağzının kıyısındagüneşlerin emzirdiği kurutulmuş bir çiçekeyvah ki yaz gelmeden saçları gelmeyecek…

Sırtını Yıkayamayanlar için Banyo Müziği * Şeref Bilsel

Nasıl yoksuldun, nasıl annesizyanağına baksın diyeayna tuttuk sana biz nasıl sessizdin, nasıl nefessizruhun acıkır diyeşarkı çaldık sana biz öyle susuzdun, öyle yeşilsizayağını öpsün diyeırmak olduk sana biz öyle yersizdin, öyle ötesizkalbin soğumuş diyeağıt yaktık sana biz (Budala, Eylül-Ekim 2002)

Ney ve Yen * Şeref Bilsel

Neyin sesini bekliyorsunmermere çarpan kelebektendedi kadın İnceden yağmurun giydirdiğigözlerini aç, nefes alsın dışarısıkırılmak iyidir beklemektendedi adam Neyin sesini bekliyorsunyağmurun açtığı defterlerdensarıl kendine, büyülenağır izleri var gövdendeaşklanmış zamanların geri dönmek için mi yaratıldım bendedi kadın Ney'in sesini bekliyorumyıldızların dişlediği boynundankan akmaz Fuzulî gözden Irakbeni kara düşmüş…

Kuzeyden * Şeref Bilsel

Biz yoksulluğu doğuya gelin verdik Kederli dağ yollarına vurmuş kendini bir adamvarsayalım bütün harfleri dökülmüş sallanmaktansusup bize benzeyen birine bakıyorduksu başlarını eğri atların tuttuğu mevsimlerdayanır kapıma acılı kız kardeşlerinbelini kırmızı kurdeleyle bağlayan ölümkonuşan eski bir zamandır artıkpervazlara yaslanmış, üzerine oturmuşneneden kalma ceviz sandığın… Biz yoksulluğu…

Kandahar * Şeref Bilsel

Çünkü bensancısı bakır kaplarda çoğalanahşabın avazından kesilmiş zamana devrildimyüklü kaldım şehirden, uzakların baktığıürkütülmüş bir aynaya verildim Sırların emzirdiği sur diplerindeyaban incirleri, sürgündeki rüzgârkederin su içtiği karaçalılar Bir kuğu bir harfle yer değiştirdidoğrulurken boynunu kırdı içimdesırların emzirdiği sur diplerindesır tutan başka bir şey tutamazhar kokar, esrar…

Hüner Evi * Şeref Bilsel

Sonra bir dağın içine kapandığını gördümkalmak hüner istiyordu ve ağuve kumlara gönül indirmiş güneşkanırtıp farkında olmanın ellerini güpgüzel günler için…kalmak, sana yazgılı bir kederi parlatmak akşamdan sabahaöyleyse bu parmaklar bize çokçok günbatımları gösterecek gözlerin kadar cesur değil kuşluk vakitlerikırılmanın okulunda eğlendin uzun zamanısırgan otları ve…

Dar Gül * Şeref Bilsel

Şuramda bir şey? atıyor,,,kimden düşmüş, hangi yardangüneşler ki ezilmiş, anılar ki perçemlidereağızları, koştukça eksilen atlarsökülüp gelir arzulu bir diyardan Kalbimi gezdirdim zarflarlakalbimi? ölmüş köpeğimden kalmatasmaylahavlayan tezgâhlardan geçipteneke kutularda yananodunun huyunu gördümağzım uykusuz, ikindilerlebeyaz dikenlerle işleyip durdutuzdan bir yol oldudar güllere doğru Savaş haberleri parmaklarımın arasında,parlıyor…

* Şeref Bilsel Yaşam Öyküsü

25 Şubat 1972'de Rize?de doğdu. Rize Lisesi?nden mezun olduktan sonra bir süre, botanik ve toprak bilgisi öğrenimi gördü. Dumlupınar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü?nden mezun oldu. Özel bir televizyon kanalında program yapımcılığının yanında kültür sanat danışmanlığı da yaptı. Şiir, deneme ve eleştirileriyle pek çok…

Topal ve Terazi * Şeref Bilsel

Ben bu sesten alındımbir şey düştü üstümdeneğilip alınacak gibi değiltüy gibi döndüm kesildiğim kapıyasussam uzayıp gider papatyalar vebanyoda çatlayan fayans sesi…bütün camlar birer yanaşmadıracısını gözlerinden ayırmayanlaragömleğin sökülür diyeeğilmedim sokağataşarsam alt kattaki delirebilir …bu aralıkta çok alındım-kar gibi indim sevdiğim kapılarahalk otobüsünde topal bir adamdımyürüyüp geçtim…

Uykulu Sandal * Şeref Bilsel

Ateşin gözünü gördüm…Yüzümde çiviler vardı, soğuktukalın ciltli bir kitap gibi karadağlara baktımağır kanatlı bir şeyler kalktıyüzümden… kırlara sürtünüp gelmiştaşları ağlatır bozlak, akşamdırkimin kadehli kimin ağzında bellisizsesleri ve yüzleri emerek büyür masalar Her şey kana muhtaçgüneş devrilirken sulara, uykusuz sandalkan yüzlü… Beklemek kadar güzel şey yokgüneş…

Üzümün Aklından Geçenler * Şeref Bilsel

Kişnedikçe beyazlayan bir atduvarın arkasındauzun uykularla giyinmiş yılgınlığın yatağında dört ayakakıyor üzümden Kara kamu kıygın, karınca sürüsükuşlar sönerken dallarda cadde-i kebir ve zilzurna gecelerakıyor üzümden Seni seviyorum diyen bir ağzı, adamın Neşter, kan ve dildalgın bir ege türküsüakıyor üzümden Herkese öpülen fakatyalnız kendini öpen kadınlartaban…

Yalınayak * Şeref Bilsel

Denize uyup gidince erkekler her kadın bir dağ buldu kendine dağlara açıldı kadınlar. Kim konuşabilir kendi yüreğiyle çıplak ayaklarla yere basmadan susmayı ve beklemeyi öğrenmeden bir öğrenmek buldu kendine kadınlar. Suyun su ile acının acıyla kapanışı dağlanmış bir denizi görmeye indiler küfürle tuzla salınan Karadeniz…

Üşümek * Şeref Bilsel

Kendi boşluğundan kaçanlarboğulmaya gider bir başkasınakanatır bazı kuşluk vakitleriniyolları ve gülleri yanlış tutanlarinerler sulara yaslanmak içininerler… ama boğulmakkolsuz bir adamın evinde ne arar Kendi derinliğinden kaçanlarboğmaya gider bir başkasınıyan yana ağlaşan ırmaklar gibiusulca seslenir hartıralarasiyahtan düştükçe süslenen kırlar Kendi sesinin ayazından kaçanlartutsun kendini birazdan kar…

Leke * Şeref Bilsel

Kuyuya bilerek attığım sengelsin kırk aşık çıkarsın benden Batan güneşe karşıateşin kalbi midir? yüzük diye evimize dolanan Çocukların kapandığı saatleralıp götürmek seniistasyon parklarına,ağlayışın adasına…Eğilip yerden bir meyvebıçağını kaldırır gibibelki ağlamak toplayabilir bizi Ben çok zamankuşlarla yaprakları aynı şey bildimöpmekle öldürmeyiyan yana buldum. Dünya,bealtımıza serilmiş bir…

Diye * Şeref Bilsel

Acımı sevinçli zamanlara vuran güneşten aldımKadim amcalara değen hastalıklardanDinledim kahrını yastıkların; dinledim boynumu Kalmanın zulm olduğu şehirlerdeKuzey doğu Anadolu?da meselaAsfaltla öpüşen ağrılarlaKendi gözyaşımın içinde kaldım. Bir bahtsızlık kasabasına tayin olmuş gözlerinBirazdan öleceksin diye korkutuyor bizi kırlarBirazdan öleceksin diye az önceki halim yokBirazdan öleceksin ve babamın…

Kedi ve Barut * Şeref Bilsel

Uzağa giderler, azalmaya…içli sularla taşınır gölgeleridibe çökmüş beyazlık, mum…kendinden öteye gidemeyen askerbunu bilir ve giderleriki şair karşılaşır gözleri çaldıran uzağa giderler, kırılmaya…anneleri ölür, anlamazlarher çocuk bir şeyle oynaranne ölünce,yoksullardır canıyla oynayanve tarih onlarla doludur upuzunkedilerden bahseden olmazkim geçebilir iki ordu arasındanbir harf bile düşürmeyipkalbine basmadan…büyür…