Diye * Şeref Bilsel

Acımı sevinçli zamanlara vuran güneşten aldım
Kadim amcalara değen hastalıklardan
Dinledim kahrını yastıkların; dinledim boynumu

Kalmanın zulm olduğu şehirlerde
Kuzey doğu Anadolu?da mesela
Asfaltla öpüşen ağrılarla
Kendi gözyaşımın içinde kaldım.

Bir bahtsızlık kasabasına tayin olmuş gözlerin
Birazdan öleceksin diye korkutuyor bizi kırlar
Birazdan öleceksin diye az önceki halim yok
Birazdan öleceksin ve babamın çatısı savrulacak
İçimizde kesik kollu dülgerler
Birazdan öleceksin diye ev ortada kalacak

Kendi kahrımdan bir harf sıçrar diye yalpalayan
Kütük kör, beyaz ben, ölmeseydin de yazardım bunları
Diyen bun! Cebine beş bin lira sıkıştırılmış Mardin?e giderken
Benim o, unutmanın paslı namlusuna yaslanamayan

Halkın saatine bakmaktan yorulmuş bu güneş
Vurunca tanrılaşır tesadüfler, pervazlara çarpar insan
Söz ki kederlenir, nice tenha limanda boy atmaktan
Soyunmuş ve ıslak gemiler üzgündür üzgün
Kendi sularında boğulmadım diye ağlamaktan
Biri bizi azarlıyor?azarlasın, azarlasın
Kalbimizi büyüten söz
Dikenlerle çevrili bir hastalık gibi
Gençliğimizi kovan evlerde kalsın

Bu bölüm şiire dahil değildir:
?amcam, yaz mevsimi alıngan kar?
Benden sökülmüş, yoksa ben mi ondan
D blok süreyapaşa, Okmeydanı
Kendi içinde titreyen zar!
Şofördü doğuştan köylü Mustafa
Rize?den istanbul?a bir kez gitmişliğim var onunla
Kereste yüklüydü kamyon ya da gülerken
Bıçaklanmış bir kadın?
Kanın okuldan kaçtığı yere dökülmüş?

Mezardan dönüyoruz, sıcak!
Elmaya bakıyoruz: bütün bir halkın baktığı
Kıpkırmızı?
Dişlenmiş ve saygı görmüş
Elmanın günahını aldık diye
Kopmuyor sevinçli taraflarımıza inen sızı.