Suyun Eskittiği Saatler * Asım Öztürk

Dün bir ay sürgünü geceydi
Kirlenmiş bulutlar serdim yıldızlarıma
Dargın
Yorgun bir mavide eylenirken
Evren;

Sürdüm sarışın atlarımı
Pembe düşlerimle asılsız ovalarıma;
O yaşanmamış çocukluklardan sonra
Mavi kuşumla dağıtıp yokettiğim aynalar
Kapında ıslak bir mendil gibi kuruyorum,
İmbatına ser beni körfezinin
Demir parmaklıklar kuşatırken
Pencerelerimi-
Çırpındıkça sana değecek gibiyim
O uzun gecelerden sonra
Saatlerin vardiyasında
Alışılmadık bir vidanın metal sesiyim.

O toprak testilerden bu güne
Ne değişti

Ne değişti
Ölümden ve savaştan yana
Hep yaralı çocuklarla kaldım
O daracık odalarda
Korkumun yıldırımlarıyla yakıp geçtim
Kör saatlerin gecelerini,
Şimdi toprak ve su
Derin uykuların yıldızıdır tarihin selinde

Dün;
Yelkovanı kırık bir saattir
Eskitir kendi dilindeki türküleri
Bir kıpırdasa
Bir dönse o değirmi taş
Sevdanın ve düşüncenin alevi
Yeniden yeniden yaşar mıydım
Suyun ve öfkenin eskittiği saatleri.