Şeref Köyü Muhtarı Necati Özler * Kemal Kocabaş

Çocukluğum dedemin, büyük amcalarımın, yakınlarımın “yaban” öyküleriyle geçmişti. O dönemlerde Kavaklıdere dışında her yer yabandı. Yabana atlarla gidip oralarda Kavaklıdere'de yapılan bakır mutfak malzemelerini satmak,

kalaycılık ve bazen 3-4 ay köyden ayrı kalmanın adıydı yaban. Bizim aile büyüklerimizin en çok gittikleri yerler Pisi ve Bayır çevresi, Şeref, Mağara, Alaşar ve Yatağan'ın diğer köyleriydi. Oralarda kalınan 3-4 aylık sürelerde oluşan yeni dostluklar ve öyküler “bakırcı diliyle” çocukluğumuzun en ilginç dış dünya anlatılarıydı.

Şeref Köyü, Yatağan'a yaklaşık 9 kilometre ötede, 800-900 nüfuslu ve halkının büyük çoğunluğunun tarımla, zirai üretimle yaşamını sürdürdüğü şirin bir orman köyü. Arkadaşım Prof. Dr. Oğuz Makal ile birlikte yaklaşık 8 yıl önce “Eğitmenler Belgeseli” çekiminde dedelerimin, amcalarımın anlattığı Şeref köyüne gitmiştim.

Şeref köyünün ilk “eğitmen öğretmeni” Süleyman Uyar, Şeref köyünde eğitim tarihinde iz bırakmış bir eğitimci. Ondan sonra onun aydınlanma bayrağını Şeref köyü muhtarı Necati Özler taşır. Şeref köyü, onlarla “Enstitü” felsefesiyle tanışmıştı. Adabelenli dostlarım Eğitmen Süleyman Uyar'ın oğlu Bahattin Uyar ve Muhtar Necati Özler'in kardeşi Muammer Özler de Şeref köyündeki bu eğitim ve aydınlanma imecesinin en önemli özneleri, tanıkları ve omuzdaşları.

Şeref köyünün yaşamına anlam ve değer katan baba dostu bu dört güzel insanı günümüze taşımak boynumuzun borcu. Temmuz'un ikinci haftası Kavaklıdere'deyim. Şeref köyü Muhtarı Necati Özler'in kızı Sevgili Neriman kardeşim babasının öyküsünü editörlüğünü yaptığım “Yeniden İmece” dergisi için bana iletti. Bu yaşam öyküsü çarpıcıydı. Bu öyküyü gazeteye aktarmak onların anıları, çalışkanlıkları ve yurtseverliğine saygı adına bir görev haline geldi.
Necati Özler, 1934 yılında Yatağan'ın Şeref köyünde doğar. İlkokulu üçüncü sınıfa kadar eğitmen Süleyman Uyar'da okur, iki yıl sonra Şeref köyünde 5 yıllık ilkokul açılır ve ilkokul diplomasını alır. Üç kız babası olan Özler, öğretmenlik düşleri görmektedir. Olanaksızlıklar ve kaçırdığı “Ortaklar” sınavı nedeniyle ilkokul sonrası okuyamaz. Öğretmenlik rüyasını da yaşama geçiremez. 1949 yılında, ailesi Yeşilyurt kasabasına terzi çırağı olarak gönderir, terzilik öğrenir.

Okuma alışkanlığı edinmiştir, bunu geliştirir. Gençlik yıllarında, köyün gençlerine okuma alışkanlığı kazandırır, köyüne iki gün sonra ulaşan gazeteleri köylülere okur. Kardeşi Muammer Özler'in okuması için büyük destekte bulunur, sonunda öğretmen kardeşiyle, köyünün kültür ve sanat etkinlikleriyle tanışmasında muhtar-öğretmen işbirliği ve dayanışma içinde bulunurlar.

Necati Özler-Muammer Özler kardeş ilişkisi tıpkı Köyceğizli öğretmen Avukat Aziz Mersin ve Ortaklar'a gidemeyen kardeşi “Gökovalı Sosyalist Hafız İbrahim Mersin'in” yaşam öykülerine çok benziyor. Birbirlerinin yaşamlarına anlam ve değer katan kardeş dayanışması…
Necati Özler, 1960'lı yıllarda, köy muhtarlığına seçilir. Şeref köyünün ekonomik, kültürel ve sanatsal gelişimine yaşamı boyunca yoğun emek katar.

Yatağan ortaokulunda oynanan ilk müsamerede, “Vatan yahut Silistre” de “Abdullah Çavuş” rolüyle izleyicinin karşısına çıkmış ve 1963 yılında İlk köy tiyatrosunu kurarak Cahit Atay'ın yazdığı “Pusu” da oyununu sahneye koymuştur. Bu oyunda oyuncuların tamamı köy gençlerinden oluşur, oyunda rol alan Yusuf Şahin, gündüz tarlada kara sabanla çift sürerken, sabanın sapına taktığı senaryodan, roldeki ezberini yapar, akşam provalarına katılır. Daha sonraki yıllarda “Para Delisi”, “Ormanda”, “Karaların Mehmetleri” adındaki oyunlar da sergilenmesini olanak sağlar.

30 Eylül 1963'te Yatağan Güneş sinemasında oyun Yatağanlılara “Dikkat! Dikkat! Yarın güneş doğmayacak, çünkü Güneş Sinemasında başka bir güneş doğuyor, Şeref Köyü Tiyatrosu Güneş Sinemasında” anonsuyla duyurulur. Köyün bazı zorunlu giderleri tiyatrodan sağlanan gelirlerden karşılanır.

Çok yönlü gelişim süreci üreten Necati Özler müzik yeteneği ile bazı yakınlarının köy düğününde çalgı bulunamayınca ud ve kaval çalarak düğün imecesine katılır. Aynı yıllarda köylülerin katılımıyla “Şeref Köy Halk Müziği Koro”'sunu kurar ve yönetmenliğini yapar. 1973 yılında ise 50. Yıl kutlamalarına köy gençlerinden oluşan “Halk Oyunları Ekibi” kurarak kutlamalara katılır. Şeref Köyü, Necati muhtar Özler sayesinde Köy meydanına “Atatürk Büstü” diken ilk köyler arasına girer.

Muğla Valisi Vali Hasan Basa bu çok önemli çalışmalar için muhtar Necati Özler'i “Takdirname” ile ödüllendirir.
1968-1970 yıllarında, Muğla-DEVRİM gazetesinde, “Köyden Sesler” köşesinde bozuk düzene karşı köşe yazıları yazar. Aynı yıllarda, köyde kooperatifçilik hamlesini de başlatan Necati Özler, halen aktif olarak çalışan “Orman Köylülerini Kalkındırma Kooperatifi'ni” de kurarak kooperatifçilik tarihine imzasını atar.

Muhtarlığı dönemlerinde, köyde zeytin fidanı ve aşısını köylülerle tanıştırır. Bugün neredeyse tüm halkın geçim kaynağı haline gelen zeytinciliği başlatır ve yaygınlaştırır. Köylülere modern ve bilinçli tarımcılığı benimsetmiş, bunlar dışında duygularını şiirlerle de anlatarak birçok ödül almıştır.

“Tütün” adlı şiirinde “Tütün Fidanı ektim bin bir emekle/Tarlaya diktim demir deynekle/Çapasını vurdum yarım çörekle/Hep ümidimi sana bağladım tütün/Satışınla yürek dağladın tütün/Kalburla eledim elekle süzdüm/Yağmurlu günlerde canımdan bezdim/Geceleri kırdım gündüzleri dizdim/Hep ümidimi sana bağladım tütün/Fiyatınla yürek dağladın tütün/Kendi yatağıma sana yatırdım/Göçmen oldum kendim kırda oturdum/İçinde ne kanyaşı ne ayrık biriktirdim/Hep ümidimi sana bağladım tütün/Tesliminle yürek dağladın tütün/Baş fiyat dediler sembolik oldu/Ekicilerin boynu bükük kaldı/Stopaj vergisi ceplere daldı/Hep ümidimi sana bağladım tütün/Gülecek zamanda ağladım tütün/Yapmadılar mı gübreye büyük zamlar/Gelsin dediler ülkeye Malboralar/Stok dururken içecek onu kodamanlar/Hep ümidimi sana bağladım tütün/Gülecek zamanımda ağladım tütün” köylülerin tütün öykülerini, emeklerini dizelere taşır.

Necati Özler 1977 seçimlerinde CHP den il genel meclisi üyesi seçilir. Necati Özler, yılmadan, bıkmadan, kendi çıkarlarına bakmadan halk ve köylüsünün çıkarlarını korumaya yaşam biçimi haline dönüştürür. Geçimini eşi ve kızlarıyla beraber tütüncülük ve köy katipliği yaparak sağlar. Bu yoğun koşturmalar sonucunda 7 Aralık 1994 tarihinde aramızdan ayrılır.
Kızı Neriman ” Her zaman dürüst olmayı, haram yememeyi, haksızlığa da boyun eğmemeyi bizleri öğretti. Güçlüden, zenginden yana değil, güçsüzden ve yoksuldan yana olmayı öğretti. Çocukluğum, gençliğim ve hayatım hep onunla mutlu ve gururla geçti. Köyde benden önce hiç kız çocuğu okutulmamıştı. Üç kızını okuttu.” diyerek babasını anlatır. Bir köyün yaşamını bu denli değiştiren muhtar Necati Özler'e ve onun arkasındaki enstitü dinamiğinin ışığını yakan Eğitmen Süleyman Uyar'ın anılarına saygıyla…Necati Özler'in yaşamının günümüzde yerel yönetimlerde görev almaya hazırlanan aday adaylarına örnek olması dileğiyle…