SALİHLİ'DEN İZTUZU'NA HAFTA SONU * Kemal Kocabaş

10 Ocak Cumartesi günü sabahı Yeni Kuşak Köy Enstitüler Derneği (YKKED) yöneticisi on beş arkadaş minibüsle Salihli yolundaydık. Kızılçullu Köy Enstitüsü 1944 çıkışlı İlyas Kalay Öğretmen'imin 90. yaş günü kutlaması vardı. Bu törende olmak boynumuzun borcuydu.

İlyas Kalay Öğretmen'im, YKKED çalışmalarına çok değerli katkılar veren, bizleri her zaman yüreklendiren bir enstitülü büyüğümüz. Eylül ayında İzmir'de düzenlediğimiz “Eğitim Reformu Sempozyumu”nda bizimleydi. Sempozyum sonrası bize yazdığı kitabın CD sini vererek Ocak 2015'e yetişmesini rica etti. Kitabın adı da “Eğitimin Gücü” idi. Kitap, İlyas Kalay Öğretmen'imin öz yaşam öyküsünü aktarıyordu. Çok yoğun bir çalışma ve imeceyle, kitap YKKED yayını olarak yayımlandı. İlyas Kalay, bir halk çocuğu idi, enstitü onu kanatlandırmış ve hayatı değişmişti, dönüşmüştü. Kitap, İlyas Öğretmen'in 90 yıllık yaşamını; öğretmen kimliğini, Ege Bölgesi Köy Öğretmen Derneği, TÖS, TÖB-DER üyesi olarak demokratik öğretmen hareketine katkılarını, emekli olduktan sonra üyesi olduğu CHP'ye katkıları ve örnek bir aile büyüğü olarak demokrat baba-dede niteliklerini irdeliyor, yorumluyor.

Salonda İlyas Öğretmen'imin öğrencileri, Köy Enstitülü dostları, CHP'li arkadaşları, milletvekilleri, ailesi ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği İzmir, Karşıyaka, Manisa Şubesi üyeleri vardı. Etkinlik YKKED-Mandolin Topluluğu'nun mini konseriyle başladı ve daha YKKED-Genel Başkanı olarak İlyas Kalay Öğretmen'in öz yaşam öyküsünü görsel bir sunumla aktardım. 1968 yılında Kayseri-Alemdar Sinemasında yapılan TÖS Kongresi'ndeki öğretmenlerin gerici güçler tarafından yakılma girişimini dinleyicilerle özellikle paylaşmak istedim. İlyas Öğretmen'in anıları geçmişin üstü örtülmüş, unutulmuş acılarını bizlere yeniden hatırlatıyordu. İlyas Öğretmen'in sınıf arkadaşı Haşim Kanar'ın “Yadırgadılar Bizi” şiiri etkinliğin sunuculuğunu yapan Işıl Soğukpınar Öğretmen tarafından seslendirildi. Daha sonra önce İlyas Öğretmen ve kızı Hatice Öğretmen'in teşekkür konuşması sonrası söz alan öğrencileri ve dostları İlyas Kalay Öğretmen'i anlatarak onun üçüncü otuz yaşını kutladılar. İlyas Öğretmen katılımcılara “Eğitimin Gücü” kitabını imzaladı. Akşam da Kurşunlu Kaplıcaları'nda İlyas Öğretmen'imin 90. yaşı kadehlerle kutlanıyordu. Akşam minibüsle İzmir'e dönerken tüm arkadaşlarımızın yüz ifadelerinde törene katılmakla ilgili, 90 yıllık özgün-demokrat bir yaşamı selamlamaktan duyulan coşku ve sevgi vardı.

11 Ocak Pazar günü sabah erkenden kalktık. Bu kez yolculuk Muğla-Dalyan ve İztuzu idi. Yaklaşık on gündür Dalyan'da hemşerilerim, arkadaşlarım bir doğa harikası olan İztuzu'nun yandaşlara peşkeş çekilmesine karşı direniyorlardı. Dalyan ve İztuzu coğrafi özellikleri, güzellikleri ve tarihsel kimliği ile bir kültürel mirastı… Bu güzellikler, bu kültürel miras, halkındı. Türkiye sağı, her daim kadına ve doğaya bakışı hep sorunlu olmuştu. Bu çizgi devam ediyordu. 1950 yılında enstitülerde karma eğitime son vermişlerdi ve bugün 2015 yılında da aynı çizgideler. Muğla Gökova'da, o harika coğrafyadaki, Yatağan'daki kente çok yakın noktada Termik Santral onların eserleriydi. Kadını eve hapsederek sadece anne olma özelliğini öne çıkarıyorlar, doğayı da sadece para kazanma hırsı, bir kasaba esnafı, bir yüklenici penceresinden bakıyorlar. Bakış felsefesinde insan, insan-doğa ilişkilerinin diyalektik bütünlüğü yok. Soma' da, Yırca'da, Ermenek'te olduğu gibi…

11 Ocak günü İztuzu'nda protesto gösterilerinin son günüydü ve son gün etkinliğinin adını “Keşke Dememek için Keşkek” demişlerdi. Saat 12.30'ta Dalyan'daydık ve hava çok güzeldi. Doğanın verdiği tüm güzellikler içinde enfes bir karayolu yolculuğuyla İztuzu'ndaydık. Mavi ve yeşilin olağanüstü armonisi içinde pırıl pırıl, yüzleri gülen, umutlu, direngen dostlarımızla beraberdik. Keşkek, lokma yedik hep beraber. Uzun süredir görüşmediğimiz arkadaşlarımızla kucaklaştık. Buradaki direniş, yandaş bir iş adamına verilen ihaleyi iptal ettirmişti. Yasal bir ihale yapılması sözü verilmişti.

İztuzu'nda dolaşırken tesadüfen karşımıza çıkan DHA muhabiri arkadaşın sorularını yanıtladık. Onlara çevre, yaşama hakkının evrenselliğini, Dalyan ve İztuzu'nun, doğanın Dalyanlılara, Muğlalılara, ülkemize ve dünyanın evrensel zenginliğine bir armağanı olduğunu, Dalyan'ın insanlığın kültürel bir mirası olduğu gerçeğini dillendirdik. Dalyan-İztuzu halkımızındır, Dalyan, “yaşama hakkıdır”, “çevre hakkıdır” ve halkın malı, yandaş iş adamlarına peşkeş çekilemez, dedik. Dalyanlılar, Muğlalılar, ülkenin dinamik demokratik, güçleri bu peşkeşe izin vermemişlerdi.
Dalyan'dan dönerken Can Yücel'in “El Tutuşa Tutuşa” adlı şiirini anımsadım. Can Baba “Ne kadar çok elimiz varmış meğer!/İlkin, senin elinle tutuşan benimki/Sonra çocuklarınki/Gençlerinki/Tekel İşçilerininki/ Sonra, ellerin elleri…/Ne kadar çok elimiz oldu, baksana,/Tutuşa tutuşa/Bir orman yangını gibi” dizeleriyle sanki İztuzu direnişini, dayanışmayı selamlıyordu.