Şehir Elbiselerini Bıraktım * Bedriye Aksakal

AKSAKAL'CA
20.02.2013 / 00:00
Sizler yüreğinizin sesini dinleyerek çocukluğunuza, gençliğinize yol alır mısınız? Yoksa yüreğinizin sesini dinlemeyip, yaşadığımız dünyada duyduğumuz seslere mi kulak verirsiniz?
Ben her zaman yüreğimin sesini dinleyerek yolculuğumu kimi zaman okyanusun derinliklerinde, kimi zaman dağların doruklarında sürdürürüm. Andre Gide?nin şu sözü hep yolculuğumda bir tını olarak kulağımda bir küpedir.
?Beni fazla ağırbaşlı kalmak zorunda bırakan şehir elbiselerimi bıraktım.? Bazen o ağırbaşlı elbiseleri bırakarak, her şeye dokunmak isterim. Ruhumu arındırmak için, ah o şehir elbiselerini bir bırakabilsek. ?Bir ben var benden ötürü? diyebilsek.
Bu gün yüreğim serseri. Uçsuz bucaksız sonsuzluğa uçup düşlerimi bırakmak istiyorum. Sonra yer yüzüne inerek, toprağın yağmurdan sonraki kokusunu duyumsamak istiyorum. Yüreğimin ve aklımın sevincini de yaşamak istiyorum. Dalların uzattığı tüm meyveleri şapırta da şapırta da ısırmak, araştırmak, güze insana, hayvana, çiçeğe bakmak, toprağa sevdalanmak, sonbaharın tüm renklerini, kışın beyazını, baharın çılgınlığını, yazın sıcağının tenimi yakışını yaşamak. Serseri serseri dolaşmak ne güzel olur. Ağaçlı yollarda, yorgun kaldırımlarda yalın ayak yürümek, sonra ağaç gövdelerine dayanarak sevdiğini beklerken, bir türkü tutturmak?
Büyük bekleyişler vardır. Çocukluğunun düşlerini, gençliğinin sevdasını, daha sonra insanlık uğruna yapacağın eylemlerini ve dostlarını beklersin. Ama hep beklersin. Göğün maviliğinin benliğine dolmasını beklersin. Beklerken yılların çok çabuk geçtiğini fark ettiğin an saçlarına karlar yağdığını görürsün. Yeter ki, akıp giden yıllar içinde mutluluğu yakalayabilmeli insan doya doya yaşayabilmeyi güzellikleri. İnsan düşünebilmeli. Düşünen insan güçlü kişidir. Düşünürün dediği gibi: ?Düşünüyorum öyleyse varım.? Varsak, dolaşırken, dokunurken, severken, bir şeye bakmalıyım. Her anın, yeni bir anmış gibi tadına varmalıyım. Andre Gide?nin dediği eylemi yapabilmeliyim:
?Gittiğim yolun kendi yolum olduğuna, nasıl gitmem gerekiyorsa öyle gittiğime inanıyorum. Uçsuz bucaksız güvenç alışkanlığım devam ediyor, içine yemin karışsaydı iman da denilebilirdi bu güvence? yaşamımız boyunca beş duyumuzu işletebiliyor muyuz? En büyük sevinç bence o.
Bugün Andre Gide?nin ?Dünya Nimetleri?ni okurken ?Yüreğin ve aklın sevinçleri? dizesini ve ardından gelen dizeleri ünleyerek okumaya başladım:
Görme duyularım en üzücüsü.
Neye dokunamıyorsak o üzer bizi;
Akıl pek kolay kavrar düşünceyi
Ama eller öyle kavrayamaz ki
Gözümüzün dikildiği şeyleri.

Sis hoştur, çok hoştur elbette
Güneş bir doğdu mu ovalara,
Güneş çok hoştur;
Çok hoştur çıplak ayaklarda
Islak toprak
Ve denizin ıslattığı kumlar;
Hoş oldu yunmak suyunda kaynakların.

Yeter ki, güneşin doğuşunu görebilelim, Gerçek kaynağı bulup içinde yunabilelim.