Hıdırellez * Bedriye Aksakal

06.05.2014 / 00:00

Yıllardır her hıdırellez günü annemden dinlediğim bir öykü vardır, o da benim doğuş öykümdür. Ben bir hıdırellez günü dünyaya gelmişim. Annem bu kadar hareketli olmamı hıdırellez günü doğuşuma bağlar.
Hıdırellezi folklorik olarak ele almak gerekir. 6 Mayıs günü halk Hızır ile İlyas'ın buluştuğu gün olduğunu inanır.
Peki Hızır ile İlyas kimdir?
İslami kaynaklara göre,Hızır, Tanrı dostluğuna erişen bilgin bir kuldur. İlyas ise peygamberdir. Altı Mayıs'ta bu ikisinin bir araya geldiği inancı, o güne HIDIRELLEZ denilmesine neden olmuştur.
Babacığım ,Yeni Asır Gazetesinin 7.5. 1982 tarihinde çıkan sayısını kesip saklamış. Kesip sakladığı yazı Celal Yıldırım'a ait.Yıldırım'ın , hıdırellez ile ilgili yazısı şöyle:

“HIZIR'IN DENİZLER,göller ve ırmaklar kenarında dolaştığı, İlyas'ın karada ağaçlık, çimenlik ve yeşillik yerlerde gezdiği inancı da sağlam rivayetlere dayanmaz. Bununla beraber ağızdan ağıza abartılarak aktarılması, yeterli ilmihal bilgisi olmayan saf Müslümanları altı Mayıs sabahı erken saatlarde deniz ve su kenarına, yeşillik ve ağaçlık yerlere koşturmaktadır. Kimi fal açar, kimi fal açtırır, kimi dileğini yazıp denize ya da ırmağa atar. Kimi hazırlattığı muskayı akan suya terk eder; kimi niyetini,muradını düğme veya yüzüğe üfledikten sonra suya bırakır. Kimi de baht düğümleri yapar. Bazısı da gece sokaklarda ateş yakıp üzerinden atlamaya çalışır ve bununla muradına ereceğine inanır. Dinimizde bunların hiç birinin yeri yoktur. Kutsallık Allah'adır. .. Allah, fanilerden medet umanları sevmez, onların bu tür dileklerini kabul etmez. ..

Peygamberimizde:

“Falcıya, büyücüye gitmek üzere kalkıp adım atan kimsenin kırk gün namazı kabul olunmaz.” “Fal açan, büyü yapan ve yaptıran bizden değildir” demiştir. Bu yazıyı okuduktan sonra 5 Mayıs günü Hacet Dede denilen yere koşanları düşündüm. Aslında orada Hacet Dede adında bir yatır yok. Manisa'nın Keşfi Amcası(rahmetli) bir gün bana şöyle söylemişti:

“Kızım Hacet Dede dedikleri yerde yatır yok. Orası kale kalıntısı. Sen de sağ olduğun sürede bu gerçeği halkımıza söyle.” Ben de her yıl bu gerçeği yazar ve söylerim.
Yukarıda dile getirdiğim gibi bu konuyu folklorik olarak bakmak gerekir. O gün insanlar yakınlarıyla birlikte olarak hoşca vakit geçirirler. Şarkılar- türküler ve mani söylerler.
Anımsadığım kadar söylenilen manilerin bazıları şöyle:
Elimde hanımeli
Hayatımın temeli
Gece- gündüz mecnunum
Seni sevdim seveli.
*
Gökte yıldız sayılmaz
Çiğ yumurta soyulmaz
Benim bir yarim vardır.
Gözlerine doyulmaz.
*
Karanfilim süt beyaz
Ayrı düştük biz bu yaz
Hediyeni istemem
Mektubunu sıkça yaz.
Manilerin başlıca teması sevgidir. Sevgiyi dile getirmeyen mani düşünülemez. Hıdırellezde de insanlar bir sevgi altında dostluklarını pekiştirirler.Onun için hurafeli düşüncelere hiçbir zaman halkımın inanmaması gerekir.

Hıdırellez * Bedriye Aksakal

Yıllardır her Hıdırlez günü annemden dinlediğim bir öykü vardır, o da benim doğuş öykümdür. Ben bir hıdırellez günü dünyaya gelmişim. Annem bu kadar hareketli olmamı hıdırellez günü doğuşuma bağlar. Ve bende her hıdırellez gelişte bu olguyu yazarım.
Hıdırellezi folklorik olarak ele almak gerekir. 6 Mayıs günü halk Hızır ile İlyas'ın buluştuğu gün olduğunu inanır.
Peki Hızır ile İlyas kimdir?
İslami kaynaklara göre Hızır, Tanrı dostluğuna erişen bilgin bir kuldur. İlyas ise peygamberdir. Altı Mayıs'ta bu ikisinin bir araya geldiği inancı, o güne HIDIRELLEZ denilmesine neden olmuştur.
Babacığım ,Yeni Asır Gazetesinin 7.5. 1982 tarihinde çıkan sayısını kesip saklamış. Kesip sakladığı yazı Celal Yıldırım'a ait.Yıldırım'ın , hıdırellez ile ilgili yazısı şöyle:
“HIZIR'IN DENİZLER,göller ve ırmaklar kenarında dolaştığı, İlyas'ın karada ağaçlık, çimenlik ve yeşillik yerlerde gezdiği inancı da sağlam rivayetlere dayanmaz.
Bununla beraber ağızdan ağıza abartılarak aktarılması, yeterli ilmihal bilgisi olmayan saf Müslümanları altı Mayıs sabahı erken saatlarde deniz ve su kenarına, yeşillik ve ağaçlık yerlere koşturmaktadır.
Kimi fal açar, kimi fal açtırır, kimi dileğini yazıp denize ya da ırmağa atar. Kimi hazırlattığı muskayı akan suya terk eder; kimi niyetini,muradını düğme veya yüzüğe üfledikten sonra suya bırakır. Kimi de baht düğümleri yapar. Bazısı da gece sokaklarda ateş yakıp üzerinden atlamaya çalışır ve bununla muradına ereceğine inanır.
Dinimizde bunların hiç birinin yeri yoktur. Kutsallık Allah'adır. .. Allah, fanilerden medet umanları sevmez, onların bu tür dileklerini kabul etmez. ..
Peygamberimiz de:
“Falcıya, büyücüye gitmek üzere kalkıp adım atan kimsenin kırk gün namazı kabul olunmaz.” “Fal açan, büyü yapan ve yaptıran bizden değildir” demiştir.
bu yazıyı okuduktan sonra 5 Mayıs günü Hacet Dede denilen yere koşanları düşündüm. Aslında orada Hacet Dede adında bir yatır yok.
Manisa'nın Keşfi Amcası(rahmetli) bir gün bana şöyle söylemişti:
“Kızım Hacet Dede dedikleri yerde yatır yok. Orası kale kalıntısı. Sen de sağ olduğun sürede bu gerçeği halkımıza söyle.” Ben de her yıl bu gerçeği 6 Mayıs günü yazar ve söylerim.

Yukarıda dile getirdiğim gibi bu konuyu folklorik olarak bakmak gerekir. O gün insanlar yakınlarıyla birlikte olarak hoşca vakit geçirirler. Şarkılar- türküler ve mani söylerler.

Anımsadığım kadar söylenilen manilerin bazıları şöyle:
Elimde hanımeli
Hayatımın temeli
Gece- gündüz mecnunum
Seni sevdim seveli.
* * *
Gökte yıldız sayılmaz
Çiğ yumurta soyulmaz
Benim bir yarim vardır.
Gözlerine doyulmaz.
* * *
Karanfilim süt beyaz
Ayrı düştük biz bu yaz
Hediyeni istemem
Mektubunu sıkça yaz.
Manilerin başlıca teması sevgidir. Sevgiyi dile getirmeyen mani düşünülemez. Hıdırellezde de insanlar bir sevgi altında dostluklarını pekiştirirler.Onun için hurafeli düşüncelere hiçbir zaman halkımın inanmaması gerekir.