Bilgi Toplumu ve Biz * Mehmet Hekim

“… eğitimin amacı, kim için ve ne için üretim yaptığını bilerek üretim yapan insanlar yetiştirmek olmalıdır.” Harun Karadeniz

Gençliğimin ilk yıllarında, 68 kuşağının öğrenci önderlerinden Harun Karadeniz'in “Eğitim Üretim içindir” kitabını okumuştum ama çok fazla da bir şey anlamamıştım doğrusu. O yıllarda çok fazla okumamıza ve tartışmamıza nazaran, emek, emekçi, bilgi, üretim, devrim kelimelerini ne anlama geldiğini de pek biliyoruz sayılmazdık. Daha Yaşar Kemal, Fakir Baykurt, Kemal Tahir, Orhan Kemal kitaplarıyla tanışmamış ve bıyığı yeni terlemiş biz gençler Leo Huberman'ın Sosyalizmin Alfabesi, hatta Kapital'i okur, anlatır ve siyasi tartışmalarda alıntı yapardık. Yılların mahalle bakkalı babamı kapitalizmi ” kartel ve tröstler” sözcükleriyle anlatmaya çalışırken, onu bıyık altından güldürmenin ötesine geçemezdim. Ama şimdi artık burnumuzun dibine kadar girdikleri için anlatmaya gerek kalmıyor. Onlar bize anlatıyor ne acımasız şey olduğunu. Şimdi bilgiye ulaşmış, doymuş kapitalizmin vahşiliklerini sadece seyrediyoruz. Son yılların bu moda deyimi, mevcut bilgilerin sabit aralıklarla katlandığını, son 20 yılda üretilen bilginin insanlık tarihi boyunca üretilene eşit olduğunu söylüyor. Artık insanoğlu fizik birleştirilebilir mi? Yaşlanma geciktirilebilir mi? Genler neleri gizliyor? Evren nasıl oluştu? Akıl nasıl çalışıyor? Robotların zekâsı olabilir mi? Evrende başka canlılar var mı? İklimi ne kadar değiştirebiliyoruz? Yapay zekâ insanlık için tehlike oluşturur mu? konularını tartışıyor. İnsanoğlunun sonunu getirebilecek ve korkulacak yan da bu işte.
Bilgi toplumunun yapısı henüz oluşum aşamasında olup birçok ülke bilgi toplumuna dönüşmek için çaba göstermektedir. Bu değişim, toplumların yapı ve kurumlarında birçok değişiklikler meydana getirmeyi zorunlu kılmaktadır. Henüz bilgi toplumunun gerektirdiği eğitim sistemini de tam olarak kurmuş hiçbir ülke yoktur. Bilgi toplumunda yaratıcılık ve zekâ önemli olup “öğrenmeyi öğrenme” yaşamanın gereği olacaktır. Acaba gündemi siyasi krizlerle dolu olduğundan çağı kaçıran bir Türkiye, çöplükten ekmek toplayarak geçinmeyi, yiyecek bulamadığı için ölmeyi, masraflarını ödeyemediği için hastanelerde rehin kalmayı vatandaşına reva gören ve geçen her süre “öteki” leri artan bir Türkiye, iş bulamadığı, geçimini sağlayamadığı, evlenemediği, iflas ettiği, okula gidemediği için en popüleri ve medyatiği Boğaz Köprüsü'nden atlamak olan intihar olaylarının; kapkaççılık, soygunculuk, dolandırıcılık faaliyetlerinin arttığı bir Türkiye, bilgi toplumu olmanın neresinde olabilir. Birkaç cep telefonu taşımakla, eve bilgisayar almakla, internette chat yapmakla bilgi toplumu olamayız. Olsak olsak bilgi çöplüğü oluruz ve ömrümüz vahşi kapitalimin bilgi dayağını yemekle geçer. Artık çağımızda teknolojiyi satın almak değil, bilgiyi sahip olmak önemlidir. Bilgi toplumu olmanın yolu öncelikli olarak öğrenmeyi öğrenmekten ve bunu üretime dökmekten geçer. Yaratıcılığımızı ve zekâmızı kullanmakla geçer. Millî Eğitim programlarını ve anlayışını yaratıcılığı ve zekayı kullanma esaslarına göre düzenlemekten geçer.