Seçemeyen- Seçilemeyen? * Tülin Turbil

Renkli basına bakacak olursanız kadınlarımız her şeye kendileri karar veriyorlar. Küçük bir çocukken okuduğum gazetelerde magazin kısmında kadınların özgür yaşamları aklımı karıştırırdı. Bunlar bu ülkede yaşıyorsa ben nerede yaşıyorum acaba diye merak ederdim. Bunların bir avuç azınlık olduğunu ve gerçek anlamda bir özgürlüğün çok daha fazlasını gerektirdiğini sonradan anladım tabi. Düşünün bir kere etrafınızdaki büyükler uzun mu kısa mı giyeceğinize, oje sürüp sürmeyece- ğinize, nerede ne kadar konuşacağınıza ve yolda nasıl yürüyeceğinize karar veriyorlar. Size sürekli baskı uygulayıp öğütler sıralıyorlar. Ah kız çocuğu olmak ne kadar zor ve kadın olmak ne zor, insan büyüdükçe ağırlaşıyor yükü. Doğrusunu isterseniz ülkemizde hala özgür yaşayan, düşünen ve karar verebilen bir kadın görememenin üzüntüsü içindeyim. Böyle biri varsa da rahatlıkla ve damgalanmadan fikirlerini açıkça beyan etmekten çekinir. Kadın hakları konusunda derin bir ilerleme ve aydınlanmaya ihtiyacımız olduğu acı bir gerçek. Bunu söylediğimizde kadınlara serbestinin kötü sonuçlar doğuracağı düşüncelerini duyar gibi oluyorum ama bu neye benziyor biliyor musunuz? Suudi Arabistan?da kadınlara ehliyet vermenin fuhuşu arttıracağı yönündeki sapkın düşüncelerine. Kadının özgürlüğünden korkmanın bir anlamı yoktur. Adaletin gereğidir bu. Şunu iyice anlamak gerekiyor ki; içinde yaşadığımız toplumun istediği erkeğin ve güçlünün egemen olmasıdır.Futbolda bir ilke vardır.?Kazanan haklıdır.? diye.Bizim toplumumuz da kazananın erkek olduğunu çok iyi bilmektedir.Bu yüzden kadın haklarının kabul ettirilmeye çalışılması zaman alacaktır.Kadınların siyasal alandaki seçme seçilme hakkı her ne kadar anlayışlı bir lider olan Atatürk tarafından büyük bir mücadeleye gerek kalmaksızın verildi ise de kadınlar anlamalı ki kadın hakları sorunu ?MÜCADELE ?ile elde edilmesi gereken haklar-dır ve Türkiye?mizde mücadele anlayışı dahi henüz anlaşılmış değildir. * * * Kadın hakları konusunda çalışan milletvekili sayısı azdır. Kadınlar önemli mevkilerde yoktur-lar. Kadınlar sürekli ayrımcılığa uğramaktadır. Kadınlar ayrımcılığa uğradıkları için seçme ve seçilme hakkının önemini de kavramaktan uzaktırlar. Birçok kadın oyunu erkeğinin oyu yönünde kullanır. Seçilmeye gelince bu işe kalkışabilmek kadına fazlaca yük doğurmaktadır bir erkeğe kıyasla.Bu yüzden adaylığa kalkışan azdır.Yarışma bilinci de azdır kadınlarda, rekabet duyguları da köreltilmiştir. Seçme seçilme hakkı en önemli siyasal haktır. Bu hakkı layıkı ile kullanmak ve kadınları en az erkekler kadar egemen kılmak kadınların cesaretine ve bilincine bağlıdır. Ve elbette bu bilgi ve aydınlanma ile olacak bir gelişmedir. Atatürk 30 Mart 1923? de Vakit Gazetesi? nde yayınlanan bir beyanatında;?İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?? Ne denilebilir ki, gerçekten çok yönlü ve büyük bir lidere yakışır söz bu. Teşekkürler Atatürk. Bıraktığın yerde yerimizde sayıyor olsak da, sana çok büyük teşekkürler. Bir suçlu arayacaksak o suçlu biz kendimiziz?