Öğretmenler Günü * Mehmet Hekim

Hafta sonu öğretmenler gününü kutlayacağız. Öğretmenlerimizi ne kadar çok sevdiğimizi, eğitime ne kadar önem verdiğimizi, en yetkili ağızlardan uzun uzun dinleyeceğiz. Oysa binlerce yıl önce Aristo, eğitim ve öğretmene verilen değeri yapmacık olarak değil hem de bir krala karşı en etkili bir şekilde ifade etmiştir.
Ne yazık ki bugünlerde ne eğitime ne de öğretmenlerimize değer verildi, ne de sahip çıkıldı. Sınıfın ortasında öldürüldü sıradan bir ?vaka? oldu. Asker ve polisimizden sonra en fazla şehit veren meslek grubu olmasına karşılık, sıra ücretlere gelince sadece sayılarının fazla olması bahane edilerek gıdım gıdım zam yapıldı. Sosyal hayatları televizyonla, tavla atışmaları ve okul geceleriyle sınırlı kaldı. Tiyatro ve sinemayı bırak yeme içme derdine düştüler. Büyük şehirler ise onlar için görev ve yaşama için uzak hedef oldu. Günlük gazete, kitap almak, okumak mı? Hayal oldu desek abartı olmaz.
Bütün zor şartlara rağmen başımızın tacı öğretmenlerimiz yine toplumun en güvenilir kesimleri ve mesleği olmuştur.
Cumhuriyetin ilk yıllarında protokolün en önlerinde öğretmenler ve onun temsilcileri yer alırdı. Atatürk onları çok güvenir ve sofrasına yer verirdi. Büyük önder Atatürk, İstanbul?dan kendisine ziyarete gelen öğretmenlere Bursa Şark Tiyatrosu salonunda tüm duygusallığıyla şöyle seslenmiştir. , ?İsterdim ki çocuk olayım ve sizin ışık saçan öğretim çemberimizde bulunayım. Sizden verimleneyim. ?Okul genç beyinlere, insanlığa saygıyı, ulusa ve ülkeye sevgiyi, bağımsızlığın onurunu öğretir? Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın zaferi için yalnız ortam hazırladı. Gerçek zaferi siz kazanacak ve sürdüreceksiniz ve kesinlikle başarı sağlayacaksınız. Ben ve sarsılmaz inanla bütün arkadaşlarım, sizleri izleyeceğiz ve sizin karşılaşacağınız engelleri kıracağız .?
Sevgili öğretmenlerim, sevgili meslektaşlarım, biliyorum mutlu değiliz ve işimiz çok zor. Yine de bize güvenenlerin beklentilerini boşa çıkarmayalım. Alnımız açık, göğsümüz dik, beyaz önlüklerimiz içinde sıcacık nefeslerimizi doldurduğu sınıflarımızda, ezberciliğe değil, anlamaya, uygulamaya, analiz ve sentez yapmaya, şekil ve kalıpçılığa değil, kişilik geliştirmeye, başarısızlığı değil başarıyı ölçen, itaat anlayışına değil, özgür ve bilimsel düşünmeye ve mantığa, zorlamayı değil, isteklendirmeye, korku ve otoriteye dayalı değil, sevgiye, değer vermeye demokrasiye inanmış bir eğitim anlayışımızı hiç aksatmadan devam ettirelim. ÖĞRETMENİM, GÜNÜN KUTLU OLSUN!