Öğrenme ve Öğretme Üzerine

Akıllılar istedikleri şeyi, akılsızlar başkalarının istediğini öğrenir. Şirazlı Sâdi

Okullarımız bu hafta başında açıldı. Milyonlarca öğrencimizi ve binlerce eğiticimizi okul yollarına düştüler. Kalabalık bir grup öğrenme, diğer bir grup ta öğretmen işi için zamanlarını harcamaktadırlar. Peki, öğrenme ve öğretmen üzerine yeterli bir bilgiye sahip miyiz? Okullarımızdaki rehberlik servisleri olsun öğretmen yetiştiren kurumlar olsun bu konuda yeterli bilgi düzeyine sahipler mi?

Beynimizi nasıl kullanıyoruz? Sağ-Sol Beyin ve Öğrenme özellikleri nelerdir? Beynimin hangi kısmını kullanıyorum. En iyi nasıl öğrenirim. Hangi tür düşünen öğrencilere “öğrenmeyi öğrenme”lerinde nasıl yardımcı olabilirim? Çoklu zekâ ve özellikleri nelerdir? Ben hangi tür zekâya sahibim? Hangi zekâ sahibi nasıl öğrenir? Problemlere nasıl yaklaşıyorum? Daha farklı düşünebilir miyim? Öğrenmeyi öğrenmenin reçetesi var mıdır? Konuları günümüz öğrenme ve öğretme anlayışında esas alınmalıdır. Bu konuda başta veliler olmak üzere tüm öğreticiler sıkı eğitimden geçirilmelidir.

Kendini tanımak, zihinsel kapasitesini bilmek, işe yarayan yöntemleri fark etmek, ideallerini ortaya koymak öğrenmeyi öğrenmenin reçetesi olduğu unutulmamalıdır. Günümüzün eğitbilimcileri, öğrenmenin parmak izi kadar kişiye özgü bir olgu olduğunu, herkesin öğrenme tür, hız ve kapasitesinin farklı olduğunu, uygun öğrenme olanağı sağlandığında öğrenemeyecek birey olmadığını ortaya koymaktadır. Bunları bilen ve uygulayan öğretici çağın gereksinimlerine uyan öğretici konumundadır. Artık öğretmenin yeni konumu bilgi aktaran kadar, öğretirken öğrenen kişidir.

En önemli güçlerden birinin de bilgi olduğu günümüzde eğitime olan gereksinim her zamankinden çok daha fazla gereksinim arz etmektedir. Öğrenciler ve dünya eski öğrenci eski dünya değil. Öğrenciler artık çok nazlı ve bilgili. Bu yüzden öğrenme ve öğretme konusunda dayatmacı yöntemler yerine cazip modeller bulmak zorundayız

MATEMATİK FİNALİ

4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin patladığını söylerler… Hoca ilk basta inanmaz ama öğrencilerinin yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler.

Sınav günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini bos bir salonun ayrı ayrı köşelerine oturtur.

Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes sınavı geçebilir… Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır… Bunları kolayca çözerler.

Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik patladı?"