Mustafa Mutlu * Ahmet Necdet Sezer Suskunluğunu Bozdu !

Dünkü “Günün Sorusu”nu Onuncu Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer’e yöneltmiştim.
“Sorumluluğu ömür boyu devam edecek bir devlet adamı ve eski Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak, Anayasa değişikliği konusundaki görüşlerinizi neden kamuoyuyla paylaşmıyorsunuz” diye sormuştum.
Görevden ayrıldığı günden bu yana hiçbir etkinlikte görülmeyen ve ülke meseleleri hakkında görüş bildirmeyen Sayın Sezer’den dün bir mektup aldım.
Mektup aynen şöyle:
***
“Sayın Mutlu…
Benim görevimin ömür boyu devam edeceğini, bu yüzden konuşmam ve ülke sorunları hakkında görüş bildirmem gerektiğini yazmışsınız…
Evet, görevim ömür boyu devam ediyor.
Tıpkı görevdeyken olduğu gibi şimdi de market alışverişlerini Semra Hanım’la birlikte yapıyorum.
Çiçekleri suluyorum.
Ülke sorunlarına gelince:
En büyük sorunumuz, trafik sorunu!
Ve ben bu sorunun çözümlenmesi için elimden geleni yapmayı sürdürüyorum.
Ama bu konuda artık farklı düşünüyorum.
Biliyorsunuz; eskiden kırmızı ışıklarda arabamı durdururdum.
Şimdi ise bütün kırmızı ışıklarda, sayıları artan korumalarımın araçlarıyla birlikte hızlı bir şekilde geçiyorum. Böylece; benim konvoyum yüzünden trafik ışıklarının olduğu bölgelerde trafik sorunu yaşanmıyor.
Ayrıca; ‘konuşmadığım’ iddianız kesinlikle doğru değildir.
Bir insan konuşmadan yaşar mı?
Sabah kalkıyorum; Semra Hanım’a ‘Günaydın’ diyorum.
Hatta bazen, ‘Bana menemen yapar mısın, canım çekti’ diye ekliyorum.
Sonra korumaların hepsiyle merhabalaşıyorum.
Çocuklara telefon edip, iki dakika boyunca, yani uzun uzun konuşuyorum.
Bu yüzden şahsıma yönelttiğiniz eleştirileri kabul etmiyor, bir anayasa kitapçığı şeklinde şahsınıza iade ediyorum.
Böylece Anayasa değişikliği konusundaki sorularınıza da yanıt vermiş oluyorum.
Bilginize.
Ahmet Necdet Sezer
10. Cumhurbaşkanı”
***
Bu bir gazetecilik başarısıdır.
Konuşmayan Cumhurbaşkanı, ancak böyle konuşturulur.
Tabii; bu mesleki başarının en önemli “sırrı”, bugünün tarihi…
Eğer bugün Nisan’ın 1’i olmasaydı…
Ben bile Sayın Sezer’i bu kadar konuşturamazdım.
***
Dipnot:
Bir: Gazeteciler, Sayın Sezer’in ağzından ancak 1 Nisan şakası yaparak bir yazı yazabilir.
İki: Hâlâ anlamayanlar için özellikle belirtmek isterim ki; bu mektup tamamen benim el ürünüm olup, bir “şaka”dan ibarettir.
Üç: Bu mektubun ıslak imzasını bulabilen savcılara büyük ödül verilecektir!
*****
GÜNÜN SORUSU
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre, Türkiye ekonomisi 2009 yılının son üç ayında yüzde 6 büyümüş…
Hissettiniz mi?
*****
Yedi eski DSP’liden dördü: ‘Oyumuz hayır!’
Dünkü yazımda DSP’den istifa edip Meclis çatısı altındaki görevlerine bağımsız olarak devam eden 7 milletvekilinin, Anayasa paketi oylamasında alacakları tavırdan söz etmiştim.
Çünkü; grubu bulunan üç partinin pakete “Hayır” oyu vereceklerini açıklamalarından sonra bu 7 vekil, “anahtar” durumuna gelmişti.
Oylamada “Evet” oyu vermeye yakın olduklarını yazdığım, Ecevit’in doktoru Mücahit Pehlivan’dan, Ecevit’in koruması Recai Birgün’den ve Rahşan Ecevit’in manevi oğlu Emrehan Halıcı’dan herhangi bir itiraz gelmedi…
Geriye kalan dört isimden Tayfun İçli ve Ahmet Tan, AKP’nin temsilcileriyle yaptıkları görüşmeden sonra paketi desteklemeyeceklerini açıkladılar.
İzmir Milletvekili Harun Öztürk ve Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcı ise dün beni telefonla arayarak, Anayasa paketine kesinlikle “Hayır” diyeceklerini söylediler.
Hüseyin Pazarcı ayrıca, “Eğer CHP, paketi Anayasa Mahkemesi’ne götürmek isterse, o dilekçeye de imza atacağım” dedi.
Acaba; Bülent Ecevit yaşasaydı, en yakınındaki üç ismin Anayasa paketiyle ilgili tavırları konusunda ne düşünürdü?
***
Dün DSP Genel Başkanı Masum Türker de aradı. Türker, DSP’li vekillerin partileriyle ilişki içinde olmadıkları yönündeki tespitimin gerçeği yansıtmadığını söyledi ve bir de iddiada bulundu:
“Eğer AKP Anayasa paketi konusunda uzlaşma sağlayamazsa, Meclis’teki oylamada 315 oyu bile geçemez. Yani, paketi referanduma bile götüremez…”
Devamı: http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?tarih=11.11.2007&Newsid=297383&Categoryid=4&wid=102#ixzz0jpqcd3eD