Milyonlarca Hayat * Işıl Soğukpınar

Kitapların olmadığı bir dünya düşünemiyorum. Eğitimin, bilimin, anlaşmanın, anlatmanın, sanatın temeli kitaba dayanıyor.
Günümüzde teknoloji, iletişim ağı, uygarlık çok gelişmiştir. Radyo, televizyon, bilgisayar, internet gibi iletişim ve bilgilenme araçları çok çeşitlidir. Ne kadar gelişse, yaygınlaşsa da bunların hiçbirisi kitabın yerini tutamaz. Zaten dünyanın en gelişmiş ülkelerinde kitaba, kütüphaneye olan ilginin azalmaması ve hatta artması bunun en büyük kanıtıdır.
Bu yıl kırk sekizincisi düzenlenen Kütüphaneler Haftası etkinliklerle kutlanıyor.
Yarışmalar düzenlendi kütüphanenin önemini belirten kompozisyon yarışmaları.Yazılar değerlendirildi. Dereceye giren bir kompozisyonu paylaşıyorum sizlerle.

Milyonlarca Hayat
Bugüne kadar en az üç yüz kütüphanenin tüm kitaplarını okudum. Bir Doğu?ya gittim bir Batı?ya ve nihayet tüm dünyayı dolaştım.
Bir Ayşe oldum, bir Nazlı, bir Mehmet oldum, bir Ali. Hatta inanmayacaksınız John bile Lucy bile oldum. Ben en az üç yüz kütüphanen tüm hayatlarında yaşadım. Çok zengin de oldum çok fakir de.
Bazen Turgut hiçbir şey bilmezken ben Selim?in Ahu?yu öldürdüğünü, Necla?nın ta en başından beri Murat?ı sevdiğini bildim. İnanır mısınız, kimi zaman, sayfalardan birine dalıp Meryem?in saçlarını yolmamak için kendimi zor tutum.
Ben en az üç yüz kitap okudum. Cin Ali oldum, Atik Ali oldum. Kır gezisine gittim ve renk renk çiçekler topladım. Işıl oldum okula başladım. Bazen Mr Gabriel, bazen Komiser Hüseyin bazen bir bankacı oldum. Bir köle de oldum bir efendi de.
Bazı hayallerden çok etkilendim. Çok sıkıntılar çektim, tıpkı yaşarmış gibi. Tıpkı o kişiler gibi onlarla beraber ben de olgunlaştım., ben de büyüdüm.
Diyorum ya üç yüz hayat dolaştım. Neden sonra fark ettim ki aslında her kitap br kütüphane. Hatta bir kitap bin kütüphane. Matruşka bebekler gibi gittikçe ufala, fakat ufacığının içinde bile bir bebek olan kütüphaneler gezdim.
Kim istemez oturduğu yerden dünyayı gezmeyi? Km istemez çevresinde olup biteni bilmeyi?
Ben bunları söyleyince aklınıza televizyon gelmiştir belki. Hayır gelmesin. Ben mürekkep kokulu kitaplardan bahsediyorum. Siz hiçbir kitabı elinize alıp incelediniz mi? Bazılarımız ilkokldan beri kitap bile okumamıştır. Hatta bırakın kitap okumayı kütüphaneye gitmeyi zaman kaybı olarak görenleri biliyorum ben. Ve onlara acıyorum.
Carpe Diem adlı yayınevinin kitaplarının sonunda her zaman bir not bulunur:
?Beni oku!
İçimdeki gölgeler aydınlansın.
Beni oku!
Ben okudukça kitap
Sen okudukça insansın?
Bir kütüphane bir hapishane kapatır derler, duymuşsunuzdur. Kitap demek kültür demektir. Kitap demek dilsiz öğretmen demektir.
Kitaplar sizden ekmek istemez, su istemez. Üstelik onlar sizden para da istemez. İsterseniz bir kütüphaneye gidip ücretsiz üye olabilir, maliyetsizce dünya turuna çıkabilirsiniz. Son sözü tekrar bizim kütüphanemize, kitaplarımıza bırakıyorum:
?Beni oku!
İçimdeki gölgeler aydınlansın.
Beni oku!
Ben okudukça kitap
Sen okudukça insansın?

Büşra Seray Düzyol Fatih Anadolu Lisesi 9-D öğrencisi