Manisa ve Tarzan * Mehmet Hekim

Hafta sonundan başlayarak hem “Çevre Günlerini hem de “Manisa Tarzan'ını” anıyoruz. Manisa Tarzan'ı hakkında yazılmış en kapsamlı ve hemen hemen ilk düzenli kaynak olan Hakkı Avan'ın “Manisa Tarzan'ı” kitabını çevre günlerinde tüm okullara dağıtmak öğrencilere çevre bilinci kazandırmak ve milli kahraman Manisa Tarzan'ını benimsetmek anlamında çok yararlı olacağı kanısındayım. Bence Tarzan ve Hakkı Avan'a vefa borcu ancak bu şekilde ödenebilir. Daha önceki yıllarda resimli Tarzan kitabı Şükran Farımaz imzasıyla çıkmıştı ve dağıtılmıştı çok da etkili olmuştu. Manisa için Hakkı Avan ve Aksakal Kardeşler önemli isimlerdir. Hakkı Avan'ın kitabından birkaç bölümü sizlerle paylaşmak istedim.
* * * **** *** *****
Manisa denilince akla ilk gelen isim hiç kuşkusuz Manisa Tarzanı'dır. 1875'te Amerika Birleşik Devletleri'nde, Chicago'da doğan Edgar Rice Buroughs'un 1912'de yayınlanan kitabının kahramanına verdiği isim, “Tarzan”, 1930'larda Türkiye'de, Manisa'da, 1899'da Irak'ta, Bağdat'ta dünyaya gelen Ahmeddin Carlak'a nam olur. Ve “Manisa Tarzanı” olarak anılmaya başlayan Carlak, önce bir popüler kültür figürü; sonra da Manisa'nın lale, üzüm ve Mesir gibi sembollerinden biri haline gelir.
31 Mayıs 1963'te hayata gözlerini yumduğunda ardında rivayetler ve bu rivayetlere dayanan, adı-soyadı, doğum yeri-tarihi gibi temel bilgiler de dâhil olmak üzere ciddi tutarsızlıklar taşıyan gazete, dergi yazıları, haberleri bırakan Manisa Tarzanı'nı belge, bilgi ve birinci elden tanıklara/tanıklıklara dayanarak anlatmaya yönelik ilk biyografik çalışma, ölümünden yaklaşık 24 yıl sonra 1986 yılı biterken yayımlanır.
Tarzan'ın Yaşamındn bir anı;
Tarzan'ın dağcılarla gezide olduğu bir sırada, dönemin Valisi Niyazi Araz, Manisa'da İbrahim Gökçen Bulvarı'ndaki birçok ağacı kestirmişti.
Tarzan geziden döndüğünde, bu durumdan dolayı hasta gibiydi. Kıvranıyordu, “Gitti delikanlı evlâtlarım!” diyerek. Şehrin merkezinden geçen bulvarın açılışında yine ağaçların kesilmesi gerekmişti. İşçiler baltalarıyla işe girişmişlerdi ki, Tarzan hışımla işçilerin üzerine yürümüş ve hepsini korkutup kaçırmıştı. Sonra da bu işe son verilmesi için şehirde kendisine yardımcı aramaya başlamıştı. O dönemde Bakanlık görevinde bulunan Muammer Erten Manisa'da bulunuyordu. Bakana: “Evlatlarım gidiyor, bana yardım edin. Manisa'yı çöle çevirecekler. Ağaç kıymeti bilmiyorlar.” Tarzan'ın bu feryadını, kıvranışını gören Muammer Bey, Vali'ye telefon etmişti. Vali Bey ve yanındaki Tuğgeneral Rahmi Özpınar Tarzan'a söz vermişler, O'nu işin zorunluluğuna inandırmışlardı.
İşin bundan sonrası adeta bir komediye dönüştü: İşçiler tarafından köküne zarar verilmeden köklenen ağaçlar, Kamu Kuruluşlarının yükleyici makinalarıyla kaldırılıp, kışlada askerlerin açtığı çukurlara götürülüp dikiliyordu.
Bu iş günlerce sürdü. Halk; Tarzan'ı tebrik ederek, bu olayı deyimlendirdi:
“Tarzan, Vali'ye kök söktürüyor!”
Buna karşın Tarzan üzgündü: “Dayı, bu yaşta ve mevsimde, bu ağaçların tutmayacağını ben de biliyorum. Lâkin bu kişilere ağacın kıymetini öğretmiş oluyorum, bu da beni teselli ediyor.”
“Manisa Tarzanı” kitabı ile yeniden, yeni bir perspektifle Manisa Tarzanı'nı gündeme getiren Avan, o gün bugündür Tarzan ve O'nun kimliğinde cisimleşen, “Manisa Tarzanı Kültürü” olarak tanımladığı çevrecilik anlayışı kapsamındaki çalışmalara, girişimlere, etkinliklere, örgütlenmelere öncülük ediyor; ilham veriyor… İlimizde nice Hakkı Avan'lar olması ve sahip çıkılması dileğiyle…
Tarzan çevre eylemcisiydi. Tarzan çevre devrimcisiydi. Tarzan; üzerine yazılan kitap kapağında yazıldığı gibi Yörük kızlarına gök boncuk hediye etmeyi, çocukları akide şekeri dağıtmayı, Manisa'ya gelen misafirlere ilk çiçek sunmayı görev bildi. Özgür bir yurttaş olarak yaşamayı temel ilke saydı. Ulusal bayramlara göğsüne bağladığı palmiye yaprağı üzerine İstiklal Madalyasını takarak katılır, bundan büyük gurur ve mutluluk duyardı. Manisa Tarzan'ı yalnızca çevre gönüllüsü olarak tanımak yanlış gibime geliyor. Onda her türlü sevgi vardı. Öncelikle insan sevgisi, vatan sevgisi, doğa sevgisi en başta gelenleriydi. Günümüzün Türkiye'sinin en büyük gereksinimi da bu değil mi? İnsanları Tarzan aşkıyla sevelim, çevre konusunda duyarlı olalım, palmiye yaprakları içinde bayraklarla vatanı kem gözlerle bakanlara dur diyelim. Gelin o zaman hepimiz birer TARZAN olalım.