Sizin Hiç Babanız Öldü mü? * Mehmet Hekim

Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?
Her insanın elbette bir babası oluyor o da bir kez ölüyor. Şair Cemal Süreya'nın yukarıdaki şiirinde dediği gibi oldu. Babamı 15 gün önce kaybettim, hayata bakışım kör oldu. Çok zormuş baba kaybetmek ancak insan yaşadığı zaman hissedebiliyormuş acısını.
Babacığım, Muğla Milas'ta aralıksız 83 yıllık ömrünün 51 yılını aynı mahalle aynı sokakta bakkallık yaparak yaşadı. Mahallenin resmi olmasa da muhtarı gibiydi. Yediden yetmişe tanımayan yok gibiydi. Bakkalının karşısındaki okulda yıllarca okul aile birliği yönetimine yer aldı. Eğitim ve çocuk onun için çok önemliydi. Ölümden herkes gibi çok korkardı. Kendisinden 15 gün önce ölen birkaç yaş büyüğü Milas'ın sesi Devlet Sanatçısı Nazmi Yükselen'in ölümü onu çok etkiledi.
Yıllarca okullarda eğitim ve sevgi üzerine söyleşiler yapmıştım ve katılımcılara mutlaka babalarınıza hayatta iken bir kez sevdiğinizi söyleyin dileklerimde bulunmuştum. Kendim anneme sevdiğimi söylememe rağmen babama söylemekte çok zorlandım, söyleyemedim. Zor geliyordu. Kendisi bana ve kardeşime sevgi sözcüklerini çok kullanmasına rağmen bir türlü söyleyemiyordum nedense. Bir bayram arefesinde akşam sohbetinde kendisine sevdiğimi söyledim nasıl tepki göstereceğini merakla bekliyordum. Hiç tepki vermedi. Ertesi günü akşam aynı saatlerde kollarını omuuzma atarak gözleri ışıltıyarak sevdiğini söyledi çok mutlu olmuştum. Birkaç gün ikimiz sevgi sarhoşu gibiydik.
Babamın bu kadar seveni ve dostu olduğunu ancak o öldükten sonra anladım. Milas'taki evi onu sevenleriyle doldu taştı. Hele öldüğünü birkaç gün sonra duyan oğlu yaşındaki sohbet arkadaşının gecenin bir vaktinde ağlayarak eve gelmesi ve şaşkınlığı bizi çok şaşırttı. Yıılarca ayrı kaldığımız Milas'tan onu tanıyanların anlattıkları ben ve kardeşim için onur ve gurur kaynağı oldu. Babamızın kör olasıca namert hastalıkla ilgili bakım ve tedavi konusunda her zorluğu göze almış ve hazırlığa başlamıştık. Korkumuz babamızın bu hastalığa karşı nasıl dayanacağıydı ki daha acılarının ilk akşamında aniden bizden ayrılıp gitti. Sanki ne ben bu acıları çekeyim ne siz de tanık olun der gibiydi.
Nur içinde yat Sevgili Babacığım…
Babamı son yolculuğuna uğurlamak için Manisa'dan gelen can dostlarım Gülabi Özcan, Rüştü Kaplan Kadir Karabıyık, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Manisa Şube Başkanı İsmail Önel'e, Başta Hedef Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kader kurucular Semih Balaban Ramazan İmal, Seydali Özmen, arayarak yalnız olmadığımı hissettiren YARIN gazetesi sahibi Halis Teker'e ayrıca teşekkür ederim.
Beni bu zor günlerimde bizzat gelerek ve telefonla arayarak yanımda olan meslektaşlarıma ve tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkür eder şükranlarımı sunarım. Eğer babalarınız yaşıyorsa lütfen bir kez benim için öpün ellerinden…