Atilla İlhan * Fakir Baykurt * Mehmet Hekim

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan?la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan?la ben ağlaşırız

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
Attila İlhan?ın en sevdiğim şiirlerindedir ama Ahmet Kaya?nın şiiri şarkıya dökmesiyle sevdik. Şiiri okurken ya da şarkı olarak dinlediğimde adı geçen Müjgan?ı çoğumuz gibi ben de güzel bir kadın ismi biliyordum. Meğerse değilmiş. Yakın zamana kadar bilmiyordum ve bir arkadaşımın anlatımıyla öğrendim.
İşte ?Müjgan?la Ben Ağlarız? ve hüzünlü öyküsü? Attila İlhan anlatıyor;
?12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz?lere kıymışlardı. Karşıyaka?dan İzmir?e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı? Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra? Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm?.
?Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı ? 6 Mayıs 1972
Bir kadın ismi sanılan ??Müjgan? ?eski dilde ?kirpik? anlamına geliyor ve Şair?in ?müjganla ağlaşmak ?tan ne söylemek istediği orada çözülüyor; Attila İlhan, 6 Mayıs 1972 yılında idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan?a ağlıyordu? Ardında birbirinden güzel şiirler, düşündüren yazılar ve güzellikler bırakarak yaşamdan ayrılan şair, yazar, gazeteci, eleştirmen Attila İlhan?ı anıyoruz.
***** *****
?Dikenlerin arasından çıkıp gelmiş bir yazarım ben. Yüzyıllarca karanlıkta bırakılmış köylerin birinden, Akçaköy?denim. Ailem yoksuldu. Anam babam okuma yazma bilmiyordu. Köyümüzde geçten geç açılan ilkokul yalnızca üç sınıflıydı. Evimizde bir tek kitap yoktu. Cumhuriyet beni götürdü, açtığı Köy Enstitüsünde eğitti, öğretmen yaptı; elime kalem verdi yurdun yazarları arasına kattı?.
?Biz, Enstitülerde okuma olanağı bulan köy çocukları Hakkı Tonguç?a baba dedik. Kan babamız değildi ama eğitim babamızdı.?
Fakir Baykurt hep halktan aldığını halka verdi. Otuz yıllık ?gurbet sürgününde? onlarla birlikte oldu. Fakir?in eserlerinde halkına ve köylüsüne olan sevgisini ve içtenliğini görürüz. Fakir Baykurt, yaşamadan kaynaklanan gözlemlere dayalı yüze varan öyküsüyle onu aşan romanının nasıl oluşturduğunu şöyle açıklıyor:?İşin sanırım en can alıcı yanı şurasıdır. Burada her yiğidin ayrı bir yoğurt yiyişi, her yosmanın ayrı bir sakız çatlatışı vardır. Ben günlük tutmam ama not tutarım. Bir sürü gereci, ayrıntıyı: çağrışım, gözlem, dinleme, duyma yoluyla ufak tefek kâğıtlara yazar biriktiririm.?
13 roman,17 öykü, 5 deneme, 8 özyaşam, 2 şiir, 4 çocuk,1 gezi kitabı, bütün bu eserlerine karşılık 11 ödül alan yazarımız için 2001 yılında memleketi Burdur ve Yeşilova?da anma etkinliğine katılmıştım. En büyük merakım ve hayalim olan Akçaköy?ü, Fakir Baykurt?un, Elifçe?nin yaşadığı evi ve anısına yaptırılan kütüphaneyi görmek, beni çok mutlu etti.
Öğretmenliğinin yanı sıra İlköğretim Müfettişliği de yapan ve meslektaşım olmasından dolayı da büyük gurur duyduğum büyük insanı 1999 yılının 11 Ekim?inde kaybettik. O gerçekten olması geren bir öğretmen, idealleri olan bir İlköğretim müfettişiydi. Mesleğine ilk adımı atarken sözleri benim her zaman tüylerimi diken diken etmiştir.
?Koru beni yüreğim
Hey aklım yanlış yaptırma.
Dişimle tırnağımla geliştirdiğim kişiliğim
Doğruluktan, mertlikten ayrılma.
Sabırlı, dayanıklı köylü görgüm
Zorluklar önünde, zorbalar önünde
Yılgınlığa düşürme beni.
Öğretmenler önünde yüzümü kara çıkarma.
Halk içinde alnımı ak eyle.
İlle de güzel yüreğim
Zorluklar gelince geri bastırma beni.?
Ölümünün 13.yılında bir kez daha düşünerek Anadolu aydınlatmacısını anıyoruz.
Son nefesine kadar ülkesini düşündü. Son nefesine kadar eğitimciliğini bırakmadı. Son nefesine kadar? ne bir haram yedi, ne bir cana kıydı-ekmek kadar temiz, su gibi aydın!?dı.
Burdur?un Akçaköy?ünden Karaveli?yle Elifçe?nin oğlu Tahir bilinen adıyla Fakir Baykurt 11 Ekim 1999 günü şafak sökerken, yeni bir günün doğuşunu göremeden yaşama gözlerinin yumdu! Türkiye?den bir yıldız daha kaydı! Tıpkı Atilla İlhan yıldızının kaydığı gibi. Her 11 Ekim?ler Fakir BAYKURT, Atilla İLHAN ayları olacak.