Kitap Hastaneleri * Işıl Soğukpınar

Osmanlı döneminde, kitap meraklısı bir adam arkadaşına yakınıyormuş:
“Kütüphanemdeki birçok kitabı, kitap kurtları sardı. Kitaplarımın kenarlarını kemiriyorlar, yazık oldu kitaplarıma. Ne yapsam fayda etmiyor.”
Gerçekten de günümüze ulaşabilen el yazmalarından birçoğu oldukça yıpranmış, eskimiş durumda. Kitap meraklılarının deyişi ile yorgunlar. Çoğunun cildi ve yaprakları, tozun ve nemin etkisiyle ortaya çıkan kitap kurtları tarafından kemirilmiş.
Değerli, eski kitapları iyileştirmek ve yok olmalarını önlemek için bir kitap hastanesi var. 1962 yılından bu yana Süleymaniye Kütüphanesinde yıpranmış, hasta kitaplar onarılıyor, hayata döndürülüyor. Kenarları yıpranmış sayfalar tek tek temizleniyor ve yüzde yüz selülozdan üretilmiş Japon kâğıdı ile yenileniyor, sağlamlaştırılıyor.
Kitaplar için hastane olduğunu öğrendiğimde bir yakınımı hastanede düşündüm üzüldüm önce. Sonra onların tedavisi için böyle bir yerin olduğunu bilmek rahatlattı beni. Onlar hastalanırsa, tedavi olamazsa başkaları da tanıyamazsa benim kadar onları, olur mu hiç?
Kitaplarım en yakın dostlarım, can yoldaşım, sırdaşım, yol arkadaşım, fikir verenim, yüreğimi ısıtan duygu yüklü insanların yaşadığı dünyalı dostlarım.
Tanıştığım ilk günden beri hep benimle onlar. Onlar beni hiç terk etmediler, ben de onları hiç terk etmedim; yanımdan yöremden, elimin altından uzak tutmadım hiç. Çoğalarak, çeşitlenerek aydınlattılar dünyamı. Çocukluğumun renkli düşlerini bezediler.
Kütüphaneler sığınabileceğim en korunaklı yerlerden oldu eskiden beri. Kitapların içindeki iyi yürekli insanlar beni korur saklardı kötülüklerden, kötü düşüncelerden, kötü niyetli insanlardan.
Günümüzde kütüphaneler sıkıcı sessizliğin hâkim olduğu daraltan bunaltan mekânlar gibi mi algılanıyor?
Yaşadığımız yüzyıl bilgi, ilerleme dönemidir oysa. Kitaplar da biliyoruz ki bilime giden yoldur. Çağımızın buluşlarını kitap, dergi gazete gibi yayın organlarından izleriz en doğru şekilde.
Okuduğumuz kitaplar, dergiler, gazeteler bilgilerimizi artırır, en kolay en güvenilir yoldan. Bizi dünyadaki gelişmelerden, değişmelerden haberdar eder. Kitaplar sevgili dostlarımızdır. Kitaplıklar, kütüphaneler kitapların bir arada bulunduğu tez elden ulaşabileceğimiz yerlerdir.
Mart ayının son pazartesi günü ile başlayan hafta “Kütüphaneler Haftası” olarak kutlanır. Ne anlamlı, değerli bir hafta.
Kitaplar, tarihin en eski dönemlerinden beri toplumların düşünsel güneşidir. İnsanın zekasını ve bilgisini geliştirir, deneylerini artırır, hatalarını düzeltme yollarını gösterir. Bilinçli insanı, bilimsel araştırmaya, incelemeye, üretmeye, olayları sağlıklı sonuca bağlamaya yöneltir. Bilinçli insanların oluşturduğu toplumlarda, demokrasi, hukuk, ahlak ve sosyal adalet ilkeleri gerçek kurallarıyla işler. Karşılıklı saygı ve güven pekişerek artar.
Bu nedenle kitap, uygarlığın simgesi, demokrasinin somut kanıtı, karanlığın amansız düşmanıdır.
Kitaplar bu amaçla değerlendirildiğinde, kütüphanelerin önemi artar. Aksi halde kütüphaneler, kitapların mezarlığına ve düşüncenin tutsak evine dönüşür. Ancak kitapları severek, okuyarak, okutarak Atatürk'ün de düşlediği, çağdaş insan olabiliriz.