Kardeş Olmak Varken

Günlerdir gündemde “SELENDİ” var. Güzel Manisa’nın Yörükler ve yiğitler diyarının Selendi’nin bu olayların yaşanması herkes gibi beni de üzmüştür. Manisa’nın adının önceki yıllarda “Manisalı Gençler” olayları ile anılması şimdi de Selendi ve Roman vatandaşlarımız arasında yaşanan acı olaylar hiç hoş olmadı. Elbette son olaylarda suçlu varsa hesabını vermelidir. Önce yangın söndürülmelidir. Kardeşçe hoşgörü ile yaşam her zaman her yerde ve her kesim tarafından vurgulanmalıdır.
Memleketim Milas’ta en sadık dostlarımdan birisi Roman vatandaşlarımızdan Dibekdere Köyü eski Muhtarı Dursun Girgin’dir. Şimdiye dek bir olay yaşandığını duymadım. Manisa merkezinde de Roman vatandaşlarımız çok sayıdadır. Salihli Akhisar Salihli yoğun yaşanan ilçelerimizdir. Sanırım Selendi’de yaşananlar biraz fazla büyütüldü. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes kardeştir ve kardeş olmalıdır.
Acaba Selendili dostlar bu konuda ne düşünür derken, Selendili eğitimci arkadaşımızın gönderdiği iletiyi sizlerle paylaşmak istedim. Şimdi söz eğitimci arkadaşımız Nazif Uzun öğretmenimde
“ Bir Selendili olarak, Selendi'mizin ülke gündeminde bu şekilde, bu imajla yer almasından, daha doğrusu yer aldırılmasından üzüntü duyuyorum. Medya yine iş başında. Selendi halkı bu güne kadar Türk, Kürt, Roman, Laz… Hangi ulustan, ırktan olursa olsun, bütün insanlarla hiç bir sorun yaşamadan, kardeşçe bir arada yaşamıştır. Bundan sonra da yaşamaya devam edecektir.
Halkımız belki fakirdir, işsizdir belki ilçemiz bazı olanaklardan yoksun bırakılmıştır ama kesinlikle ırkçılık suçlamasını hak etmemektedir. Buna neden olanlar belli. Olaya neden olan durum, biraz tarafsız olarak irdelendiğinde bütün çıplaklığıyla gün yüzüne çıkmaktadır. Krizin bütün yıkıcı etkilerini en çok yaşayan coğrafyalardan birisi olsa da, halkı yoksulluğun ve işsizliğin pençesinde kıvransa da, kapitalizmin ve küresel sömürünün neden olduğu yıkımlardan en çok nasibini alsa da Selendili kesinlikle bardağı taşıran son damla bardağa ulaşmamış olsaydı bu çözüme gitmezdi. Ama sorunun çözüm yöntemi kesinlikle bu olmamalıydı. Bu kadar rahatsızlık ortadayken, insanlar birbirlerine bu türlü saldıracak ve yakıp yıkacak kadar kin ve nefret dolana kadar, ortam def gibi bu kadar gerilene kadar yetkililer neredeydi? Diyelim ki bir yönlendirme, kışkırtma var, neden provokatörlerin kucağına iterek, çözümü Selendi halkına bıraktılar? Türkiye üzerinde oynanan oyunlara, bir kılıf daha bulduk diye olaya balıklama atlayanlar görmezden gelinemez, gelinmemeli.
Medyaya gelince; medya zaten bu! Ne bekleniyordu ki! Her zamanki gibi yine kendi çıkarları doğrultusunda haber yapmayı seçti. Bu olayda kesinlikle Selendi ve Selendi halkı yargısız infaz edilmiştir. Olay, ilk günden başlanarak tek taraflı, sadece olayın taraflarından birilerinin görüşleri ekranlara getirilerek, tarafsızlık ilkesi göz ardı edilerek verilmiştir. Selendi halkının geçim kaynakları bir bir daraltılırken, işsizliğin ve yoksulluğun kader olduğu kanıksatılıp göç zorunluluk hale getirilirken bu “duyarlı medya” neredeydi? Sermayenin çıkarları gözetilerek, halkın sağlığı hiçe sayılarak açılan ve içme suyuna bile karışması görmezlikten gelinerek yıllarca işletilen ve işletimine tekrar başlanılan Rahmanlar Madenleri neden “duyarlı medya”nın ilgisini çekmedi?
Beyler! Selendi halkı hesap soracak duruma geldi mi önce bunların hesabını sorar. Birilerini sürecek duruma geldi mi; önce bunları kendisine layık görenleri sürer. Hiç kuşkunuz olmasın.
Olayın çözümünde Selendili’nin sağduyulu ve barışçı çözümlerden yana olacağı inancındayım. Alnımıza sürülmeye çalışılan ırkçılık lekesini kesinlikle hak etmiyoruz.
Gerçek Selendili'yi, Yörüklerin ve Yörük kültürünün ne olduğunu; barıştan, kardeşlikten, dostluktan ödün vermeyen, misafirperver bir halk olduğumuzu dosta düşmana gösterelim. Sevgiyle kalın dostlar…”
Gazeteci dostlar Hakkı Özbayır ve İlker kardeşe haber dönüşü geçirmiş oldukları kazadan dolayı geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.