Kadın Hakları ve Gülşen Öğretmenin Dramı * Kemal Kocabaş

Hiçbirine bağlanmadım /Ona bağlandığım kadar./ Sade kadın değil, insan./ Ne kibarlık budalası,/ Ne malda mülkte gözü var./ Hür olsak der,/ Eşit olsak der./ İnsanları sevmesini bilir/Yaşamayı sevdiği kadar? Orhan Veli (Aşk Resmi Geçidi)

5 Aralık 2012 günü Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi Türk kadınlarına Seçme ve Seçilme hakkının verilmesinin 78. yılına dair bir panel düzenledi. 5 Aralık 1934 Türk kadınının “eşit yurttaşlık hakkını” aldığı tarih olup anayasadaki bazı düzenlemelerle birlikte, bu yasa meclisteki 317 milletvekilinden 258 inin oylarıyla kabul edilerek yürürlüğe girer. 8 Şubat 1935 yılında yapılan ilk seçimde de 18 kadın milletvekili meclistedir. Fransa, İtalya, Japonya, Çin, İsviçre gibi ülkeler kadının seçme ve seçilme hakkını daha sonraki yıllarda verirler. Konuşmacı olduğum bu panelde kadın hakları, kadına yönelik şiddet ve günümüzdeki kadına bakış ile ilgili algıları dillendirerek karma eğitimi, ve 4+4+4 ?ün kızların eğitim hakkını nasıl yok edeceğini anlatmaya çalıştım.

Mustafa Kemal?in ?Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!? sözleri Cumhuriyeti kuranların kadına bakışı ile çağdaş anlayışı ifade ediyordu . Karma eğitim, 1927?de Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati zamanında geçildi. Necati?nin arkasında ortaöğretim genel müdürü Cevat Dursunoğlu, Selim Sim Tarcan ve Haşan Ali Yücel gibi bakanlık müfettişlerinin düşünsel desteği önemli katkılar sağlamıştı. Bazı bakanlık üst yöneticilerin muhalefetine karşın karma eğitim için ön denemeler yapılır.

1928 yılında da 70 ortaokulda karma eğitime geçildi; birkaç yıl içinde de bazı meslek okulları dışında karma eğitim ağırlık kazandı. 4+4+ 4 kesintili eğitim yasası ile ilgili hiçbir ön çalışmanın, denemenin yapılmaması Cumhuriyet eğitim devrimcilerinin akıl ve bilime ne kadar yakın olduklarının somut kanıtıdır.

Karma eğitim karşıtlığı ilk parasız, yatılı, karma eğitimin özgün örneği olan Köy Enstitülerinde karşımıza tekrar çıktı.

Muhafazakarlar orada da karma eğitime itiraz ettiler ve kapatılma itirazlarını karma eğitim üzerinden geliştirdiler. 1950 yılında tüm enstitü kızları önce Kızılçullu?da, sonra Beşikdüzü ve Bolu?da toplandı. Yıl 2012 muhafazakar dünya tüm okullarda karma eğitimin kaldırılması gibi akıl dışı, pedagoji dışı, bilim dışı taleplerde bulunabiliyor.

Karma eğitim çocuklarımız için hayatın ta kendisidir. Birlikte büyümektir, olgunlaşmaktır. Kadın ve erkek eşitliğidir. Yıl 2012,okuma yazma bilmeyen erkek oranı; yüzde 2.1 iken kadın oranı 9.5. Üretim süreci dışında kalan kadın sayısı; 19 milyon üzerinde. Bunların %60?ı ev işlerinde, tarımda çalışan kadınların %95?inin sosyal güvencesi yok.

TBMM kadın oranı yüzde 14 ve kadına yönelik şiddet hızla artıyor. Öğretmenlerin %52?si kadın olduğu halde okullarımızda, bakanlıkta, il-ilçe milli eğitimde yönetim kadrolarında çalışan kadın öğretmen sayısı %10?u aşmıyor. Türkiye fotoğrafları böyle. 4 Aralık 2012 tarihli gazetelerin ?Kadına Şiddet Doludizgin? başlığı altındaki haberler vardı. Bu haberlere göre .

2012?nin ilk 6 ayında 93 kadın cinayete kurban gitmişti. Kadın cinayetlerinin başında %29 boşanma, reddetme ve ayrılık öne çıkarken kadınların en çok kocaları ya da eski kocaları tarafından öldürüldüğü bilgileri öne çıkıyordu. Son on yılda işsizlik, siyasal iktidarın yarattığı olumsuz kadın algısı, kadına şiddet olgusunu öne çıkarmıştı.

6 Aralık 2012 tarihinde Konya?da 27 yaşındaki, 6 yıllık kadın öğretmenin ayrıldığı sevgilisi tarafından sokak ortasında kafasından tabanca ile vurularak öldürülmesi haberi hepimizi derinden sarstı. Van?da sınıf öğretmeni olarak görev yapan Gülşen Aktürk, Van?da yaşadığı travmadan kaçmak için izin alarak geldiği Konya?da katledilmişti. Genç bir insanı öldürmek bu kadar kolay mı? Türkiye cinnet mi geçiriyor? Akıl tutulması mı yaşıyor? Gülşen Öğretmenin öldürülmesi öncesi Van Valiliğinden can güvenliği ve koruma talebi için verdiği dilekçede ?”Ölümle tehdit ve hırsızlık gibi olaylara muhatap kaldığımdan ve bunların bir güvenlik sorunu olmasından ötürü, annem, babam ve ben bu durumu ildeki güvenliği sağlamakla mükellef en büyük mülki amir olan Van Valisi ile görüşmek istedik. Kendisinden görüşme talep ettik, Vali bizimle bizzat görüşmeyip bizi milli eğitimden sorumlu valiye yönlendirdi. Milli eğitimden sorumlu vali Zafer Coşkun, bizi görüşmeye aldı.

Durumu anlattık hayatımın tehlikede olduğunu söyledik o da bana, en kötü ihtimal öleceğimi, ölümün hak olduğunu kaçış olmadığını, hiç olmadı istifa edebileceğimi yanımda biber gazı ile gezmem gerektiği gibi hiç de duyarlı olmayan, bizi daha da demoralize eden tavsiyelerde bulundu.

Hatta 'böyle abuk sabuk insanlarla arkadaş olan kızlarımızda hata' diyerek kısmen beni suçladı ve bizi gönderdi?” ifadeleri bir çığlığın anlatımıdır. İlgili vali yardımcısının da büyük bir aymazlıkla ?En fazla ölürsün? sözleri insanın kanını donduracak sözler olarak tarihte yerini alacaktır.

CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan yaptığı basın açıklamasıyla olayı kınayarak Van Vali yardımcısının derhal görevden alınmasını talep etti. Gülsün Bilgehan, ?Dizideki kadınların namusuyla uğraşılacağına yaşayanlar kurtarılsın? diyerek muhafazakar iklimin yarattığı travmayı işaret etti. Bilgehan açıklamasında ?? Demokratik bir ülkede, tehdit altındaki insanların canını korumakla görevli üst düzey bir kamu görevlisinin böyle bir şey yapması düşünülemez, yaparsa da bu kişileri bu görevlere atayan hükümet bunun hesabını verir.

Hükümetin dizilere müdahale etmeye çalışırken, gerçek hayatta her geçen gün tırmanan kadına karşı şiddeti dizi izler gibi izlemesinin acıklı bir çelişki olduğunu? ifade etti. Hürriyet Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil 11 Aralık 2012 tarihindeki ?Kadınsan? En fazla Ölürsün? şeklinde ironik bir başlık atarak Gülşen Öğretmenin dramını köşesine taşıdı. Özdil yazısında ?Neden ?imdaaat adam öldürüyorlar? diye çığlık atılır? Veya neden ?yetişiiin adam öldürüyorlar? diye bağırılır?

Çünkü…Kadın?sa kimseyi ırgalamaz. Adam?sa yardıma koşulur! O nedenle, filmlerimizde asla ?imdaaat kadın öldürüyorlar? diye bi replik duyamazsınız. Bakın, Gülşah öğretmen mesela… Peşine takılan manyaktan kurtulmak için çırpınmış, savcı?ya gitmiş, polis?e gitmiş, son çare valilik?ten medet ummuş, takma kafana en fazla ölürsün demişler. E öldü tabii. Halbuki, önlem almazsanız, ben bu ?adam?ı öldüreceğim deseydi, seferberlik ilan ederler, manyağa yakın koruma verirler, Gülşah da o manyağa verilen yakın koruma sayesinde şu anda yaşıyor olurdu.? şeklinde yazarak bu konudaki duyarsızlıklara dikkat çekiyordu .

Daralan hayatlar, teksesli Türkiye fotoğrafları, Suriye krizi, 4+4+4 ve yarattığı tahribat, kadınlara yönelik şiddet, ülkenin diğer okullarını ötekileştirerek İmam Hatip Okullarına yönelik içi boş abartmalar, türbana özgürlük bahanesiyle okullardaki serbest giysi özgürlüğü(!) ve yurttaşlara yansıyan hayat pahalılığı ile 2012 yılının son günlerine doğru yol alıyoruz. Bir ülkede kadın hakları o ülkedeki gelişmişliğin, çağdaşlığın ölçüsüdür. Son söz Mustafa Kemal?in: ?Şuna inanmak gerekir ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir…?