İhtiyaç ve Doyumsuzluk * Işıl Soğukpınar

İhtiyaç, karşılandığında haz ve mutluluk veren karşılanmadığında üzüntü veren insan benliğinde hissettiği yokluk duygusu. Çevremize baktığımızda herkesin bir ihtiyacını doyurmak üzere çaba gösterdiğini görüyoruz. Ekonomik ihtiyaçlar, sosyal varlığını sürdürme gereksinimi, sanatsal ve kültürel doyuma ulaşma ihtiyacı, kendini sevme, sevilme ihtiyacı?
Sınırsız görünen bu ihtiyaçların doyurulmadığı anlarda mı çıkıyor doyumsuzluk yoksa doğasında mı var insanoğlunun?
Gereksinimleri karşılandığında doyuma ulaşıyor mu insan?
Gereksinimler doğru zaman, doğru yer, doğru miktarlarda sağlanamadığında kişilik, kimlik sorunları çıkıyor.
Mevki, unvan, mide, cep ihtiyaçları karıştığında doyumsuzluk durdurulamaz oluyor.
Balıklar ve bebekler doyumsuzmuş. Balığa ne kadar verirseniz yiyor, doyduğunu anlamıyor(tecrübeyle sabittir),bebekler de süte hiç doymuyor.
Uzmanlar, aşırı şımartılan, her türlü gereksinimi sınırsız sağlanan çocukların bir zaman sonra kendilerini dünyanın merkezi olarak gördüklerini, bu davranışın da zaman içerisinde olumsuz davranışlar sergilemesine neden olduğunu; makul sınırlar içerisindeki gereksinimlerin karşılanmasının çocuğu mutsuz etmeyeceğini aksine mutlu edeceğini belirtmekte.
Büyük çocuklarda da bu tür davranışları gözlemlemekteyiz. İsteği karşılanmadığında, oyuncağı elinden alınan çocuk gibi hırçınlaşan, küsen, saldırganlaşan, direnen, direten, bencilleşen büyük çocuklar
Gazete haberlerine bakıyorum:?Dolmuş Bekleyen Kadını Kaçırdılar?,Liseli Kıza Şantajla Tecavüz?,?Öz Babasını Bıçakladı?,Sünni Gence Âşık Olan Kızını Öldürdü??Oğlunun Doğum Gününde Telle Boğuldu??İkinci Şarjörü Elinden Aldım?.Bunlar bir gazetenin ilk sayfa haberleri.
Mutlaka bu tür haberlerin nedenlerini ülkenin sosyologları, psikologları, toplum bilimcileri inceliyor, hangi açlığın giderilememesi, hangi doyumsuzluğun denetlenememesinden kaynaklandığını tespit edip çözüm yolları üzerine düşünce üretiyorlardır.
Kişilik gelişimi sağlam insanlar, sınırlarını da bilenlerdir. Mutlu ve huzurlu insanlar,?ötekini? nin de mutluluğu ve huzuru için çaba gösterebilenlerdir.
?ŞİİRİN ÖZGÜRLÜĞE İHTİYACI YOK, ÖZGÜRLÜĞÜN ŞİİRE İHTİYACI VAR.?
diyen İsmet Özel?den:

FACİAYI YAZMASAYDIM YAZA YAZIK OLURDU
Beri bak ben o zamanlar genç idim tek başıma çılgınca
Neler yaptım bilir misin etrafımda başka gençler bulamayınca
İt resmini kartonun bir yüzüne özene bezene yaptım
Öte yüzüne çiziverdim geniş bir kafes
Don lastiği takıp noktasız suratla
Dondurtduğum zaman kartonu
Noktalarını koyup sür?atle
Döndürtdüğüm zaman kart-önü
Kafese girmiş görünüyordu it
Etmiyordu ihtiva karbondioksit
Benim dışa verdiğim nefes
Nasıl Abdullah Yüce idiyse
Ve idiyse Hamiyet Yüceses
Vitrinde güllü lokum
Yeminler olsun tokum.

İnsanoğlunun temel gereksinimlerinden bir başkası ?anlama? ve ?anlaşılma? ihtiyacını nasıl görmezden gelebiliriz. Anlaşılamama yalnızlığı da doğurmakta.
Her insan kuşkusuz anlaşılmak ister. Bu anlaşılma isteği duygularını ifade, düşüncelerini aktarma ve davranışlarını sergileyebilme ihtiyaçlarının üçünü de içine alır. Peki, insanın bu anlaşılma ihtiyacı her zaman karşılanabilmekte midir? Bu da bir başka yazının konusu olsun sevgili dostlar.