Hukuk Fıkraları

Sevgili okurlarımız, hepinize yeniden merhaba? İş Hukuku ile ilgili yazı dizimize bu haftalık bir kısa bir mola vererek Cumhuriyet Savcısı Ertem Türker?in 1975 Fon Matbaası basımlı ?Fıkralarda Hukuk? adlı kitabından kısa alıntıları sizlere aktaracağım. Bu gerçek olduğu ifade edilen fıkraları okurken hepimizin insanlık ve adalet adına dersler çıkaracağına da eminim.
1.Kılıbık Kocalar : Almanya?da eski Fulda prensliğinde kılıbıklara aman verilmezdi. Bir erkeğin karısından dayak yediği ihbar edilirse saray nazırlığı tahkikat açar, ihbar sabit olduğu takdirde kılıbık kocanın oturduğu evin çatısı, resmi üniformalar giymiş görevliler tarafından sökülürdü. 1768 ? 1769?da bile böyle bir yıkma kararı infaz edildi. (sayfa 15)
2.Model Hırsızları : Paris meşhur terzisi Dior, bir sabah yazıhanesine girince tanımadığı birini elbise koleksiyonunun krokilerine bakarken yakaladı. Terzi, polis çağırmaya hazırlandığı sırada adam ellerine sarıldı:
– Ne diye polis çağırmaya kalkıyorsunuz Bay Dior?

– Benden model çalmıyor muydunuz?
Hayır. Model çalıp ne yapacağım. Ben zavallı bir yankesiciyim. Sadece gelecek mevsim modellerinin ceplerinin nerede olduğunu öğrenmek istiyordum. (sayfa 19)
3. Picasso?nun Hırsızı : Picasso bir gece geç vakit eve dönerken kapıda bir hırsızla karşılaşır. Yakalamaya fırsat kalmadan hırsız kaçar. Ressam derhal içeri girerek hırsızın resmini yapar ve polise gönderir. Üç gün sonra polis ressama bilgi verir : ?Sayın üstat, gönderdiğiniz resim üzerine hırsız olarak yirmi kişi, iki at, bir kedi ve bir konserve kutusu yakalanmıştır.? (sayfa 19)
4. Kadı Beşir ile Halife : Endülüs Emevi Hükümdarlarından Hakem II, şan ve şerefe düşkün olmayan ve adalet kaidelerine çok değer veren, halkın refah ve saadetini son derece düşünen bir hükümdardı. Onun hakkında şöyle bir hikaye rivayet ederler:
Fakir bir kadının, halifenin bahçesine bitişik, bir tarlası vardı. Hakem buraya bir köşk yaptırmak istediği için tarlanın satın alınmasını emretti. Fakat kadın tarlasını satmıyordu. Bu durum karşısında efendilerinin emrini yerine getirmek lazım geldiğini zanneden memurlar, Halifeye bir şey söylemeden kadının tarlasını zorla istimlak etmişler, hatta üzerine istenilen köşkü de kurmuşlardı. Fakat öte yandan haksızlığa uğrayan kadın doğruca Kurtuba Kadısına giderek şikayette bulunmuş, Kadı da adaletin muhakkak yerine geleceğini kadına vaat etmiştir.
Bir gün Halifenin bu yeni köşkte istirahat ettiği sıralarda Kurtuba Kadısı Beşir, bir eşeğe yüklettiği boş bir torba ile köşkün önünden geçiyordu. Halifenin yanına yaklaşınca selam verdi ve Halifeden boş torbayı toprakla doldurmasını ve sonra da eşeğe yüklemesini rica etti. Halife, bunun bir anlamı olacağını düşündüğü için torbayı doldurdu, fakat ağır olduğu için eşeğe yüklemek üzere yerinden bile kımıldatamadı. Bunun üzerine Kadı Beşir: ?Ya Emir, bak bu torbadaki toprak tebaandan birinin elinden zorla alınan tarlanın ancak bir parçasıdır. Sen bugün bu kadarcık toprağı kaldıramasan yarın ahrette o koca tarlayı nasıl kaldıracaksın?? dedi. Bunun üzerine halife işin esasını öğrendi ve hemen hatasını tamir ederek tarlayı köşkle birlikte kadına bağışladı. (sayfa 20)
Sevgili okurlarımız bu haftalık da köşemizin sonuna geldik. Önümüzdeki hafta yine aynı köşeden buluşmak ümidiyle esen kalın?