Hitit Ülkesi * Bedriye Aksakal

06.11.2012 / 00:00
Dünyada en yakın dostum her zaman kitaplar olmuştur. Bu aralar Muazzez İlmiye Çığ?ın ?Hititler ve Hattuşa İştar?ın kaleminden? kitabını bitirdim. Kitabı okurken Hitit Ülkesine doğru yolculuğa çıktım.
?Hititler, bundan 3500 yıl önce, kendi topraklarımızda yüzlerce yıl süren koca bir imparatorluk kurmuşlardı. Onlar, bıraktıkları sanat eserleri, arşiv ve kitaplarıyla kendilerine ve o zaman ki Anadolu halklarına ait bilgileri zamanımıza kadar ulaştırmış olan çok önemli bir ulustu??
Kitabın kahramanı küçük bir kız, adı İştar. Annesi arkeolog. Annesi ile birlikte Boğazköy?e doğru yolculuğa başladığında heyecanı sonsuzdu. Kızılırmak üzerinden geçerken, annesinden İştar , Hititlerin bu nehre verdikleri adın ?Maraşantiya? olduğunu öğrendiğinde, Çorum?un Sungurlu ilçesine yakın Boğazköy?e geldiğinde , gördüklerini hemen not defterine yazmağa başladı.
İştar?ın ilk öğrendiği olgu, hiyeroglif yazısının ne olduğuydu. Annesinin açıklamasını hemen defterine yazdı. ?İstenileni resimle yazmak.?
?Anadolu?yu gezenler, burada ve buraya yakın Alacahöyük?te kalın şehir duvarlarını, kapı yerlerindeki heykelleri, köylülerin Yazılıkaya dedikleri birçok duvar kabartmaları olan yeri, onların yanında da aynı hiyeroglif yazısını görüyorlar.? Arkeologların ilk kazdıkları bir tapınak kalıntısında ise birçok çiviyazılı tablet çıkmış. Bu tabletler okununca, Hititlerin başkentinin Boğazköy olduğu ortaya çıktı.
İlk kazı 1906 yılında başlayıp, 1912?ye dek devam etmiş. Bu kazılarda on bin adet tablet bulunmuş. Almanlar tabletleri okuyabilmek için devletten izin alarak, Almanya?ya götürmüşler. Uzun uğraşlar sonucu 1915?de çivi yazısıyla yazılanları Çek bilgini çözmüş. Bu tabletler sayesinde Hititlerin tarihi, kültürü, yaşamları hakkında inanılmaz bilgilere ulaşılıyor.
İştar bu bilgileri annesine sordukça ve gezdiği yerleri belleğine yerleştirdikçe inanılmaz bilgiler öğreniyor.O küçük kızın serüveni sayesinde ben de Hititlerle ilgili bilmediğim yönlerini öğrenmiş oluyorum.
Öğrenirken düş de kuruyorum. Kendimi Yazılıkaya?da buluyorum.
Hititler yeni yıl bayramlarında, ölü törenlerinde, rahipler ve rahibeler ellerindeki ses çıkaran gereçlerle yürürken, arkalarında kral ve kraliçe, en arkada halk yürüyor. Güzel sesli olan rahip ve rahibeler şarkı ve ilahiler okuyordu.
Düşlerim devam ediyor. Koca kayalara yapılmış insan kabartmalarını görünce şaşkınlığım artıyor. Atmış dört tane Tanrı ve Tanrıça kabartmasını sayıyorum.
Bin tane olan tanrıçalarından , Tanrıçalar bizi karşılıyor. İştar düş gezginliğim sırasında bekçi ile yanı başımdan hiç ayrılmıyor. Bir ara elimi tutuyor. Binlerce yılın sevgisi yüreğimize doluyor.
Kitabın devamını öğrenmek için sevgili okurlar sizde bu kitabı alıp okuyunuz okudukça, Hititler?de ki şiirleri, büyüleri, tanrıları, Üçüncü bölümde bulunan defter içinde yazılanları okursunuz. Okudukça, Anadolu topraklarının ne büyük hazine olduğunu bir kez daha görmüş olursunuz.