Huzur ve Kahvaltı * Bedriye Aksakal

31.12.2014 / 00:00

Sabahleyin hem kahvaltımı, hem de çayımı keyifle yeyip içmeye başladım. Huzuru çok seviyorum. Çocukluğumdan bu zamana dek huzur bulduğum tek yer evimiz. Huzur ve kahvaltı, çay… bu sözcükleri bana yazdırdı.

Bu gün günlerden Çarşamba. Tüm günleri seviyorum. Pazartesi, Salı'yı seviyorum. Çarşamba ben, diyor. Seviliyorsun, diyorum. Perşembe'yi seviyorum, Manisa'da bir hareketlilik yaşattığı için. Cuma ve Cumartesi, onlar da gerekli günler. Nereden çıktı bu günleri yazma? Oysa keyfime keyif katıyordum çayımı yudumlarken.

İşte usuma bir şey takıldı mı, bilgisayarın başına geçip tuşlara basıp yazmaya başlıyorum. Oysa eskiden kalemi kağıdı alıp yazardım. Hey gidi günler hey, nereden nereye geldik. Sahi, günleri sayıyordum. Ozanımız Pazar'ı sevmem demiş. Yalnızlığı yudumladığı için. O gün kimse aramadığı için.

Oysa Pazar bir başlangıç, başlangıçları seviyorum.

Aslında dile getirdiğim gibi ikileme yapıyorum, günleri seviyorum. Günler anıları doldurur evimize. Ve anılarda huzur var. Anılarda sevdiklerim var. Anılarda can babacığım var.

Bu gün aslında yeni bir yıla girmenin bende ne gibi etki yaptığını yazacaktım.

Şöyle bir arkamıza baktığımızda, ekonomik sıkıntılar tümümüzün belini büktü. Nice fabrikalar kapanırken, insanlar işsiz kaldı. Dünyayı durmadan savaş çığlıkları sarıyor. Komşularımızda masum insanlar öldürülüyor. Hem de bir hiç uğruna. Kardeş kardeşi vuruyor. Bu olumsuzluklara karşı, her zaman söylediğim gibi umudumu yitirmiyorum. Gelecek günleri aydınlatacak müthiş gençlerimiz var.

Geçenlerde bir okurum yeni yılımı kutlarken “Jagues Prevert'in ” İyi Düşün” dizelerini yollamış. Bu dizeleri sizlerle yılbaşı armağanı olarak paylaşmak istiyorum:

İYİ DÜŞÜN

Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz.
Bir neden yok iken kaç kişiye hediye aldınız?
Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?
Ve siz onu hiç kokladınız mı?
Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?
Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
Kaç kez gözlerinden yaş gelinceye kadar güldünüz.
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
Çimenlere uzandığınız oldu mu?
Çocukluğumuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi?
Hiç taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl.?
Eski bir dostunuzu andınız mı hiç?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?
İyi bir yılın, bunlar gibi birçok “küçükşey”e bağlı olduğunuzu
hiç düşündünüz mü bu yıl?
Yeni yılda düşünün…
Yayılın çimlerin üzerine…
Acele edin…
Er veya geç…
Çimenler yayılacak üzerinize.

Huzur ve Kahvaltı * Bedriye Aksakal

AKSAKAL'CA
04.01.2013 / 00:00
Sabahleyin hem kahvaltımı, hem de çayımı keyifle içmeye başladım. Huzuru çok seviyorum. Çocukluğumdan bu zamana dek huzur bulduğum tek yer evimiz. Huzur ve kahvaltı , çay? bu sözcükleri bana yazdırdı.
Bu gün günlerden Çarşamba. Tüm günleri seviyorum. Pazartesi, salıyı seviyorum. Çarşamba ben, diyor. Seviliyorsun, diyorum. Perşembeyi seviyorum, Manisa?da bir hareketlilik yaşattığı için. Cuma ve cumartesi onlarda gerekli günler. Nereden çıktı bu günleri yazma. Oysa keyfime keyif katıyordum çayımı yudumlarken.
İşte usuma bir şey takıldı mı bilgi sayarın başına geçip tuşlara basıp yazmaya başlıyorum. Oysa eskiden kalemi kağıdı alıp yazardım. Hey gidi günler hey nereden nereye geldik. Sahi günleri sayıyordum. Ozanımız pazarı sevmem demiş. Yalnızlığı yudumladığı için. O gün kimse aramadığı için.
Oysa Pazar bir başlangıç başlangıçları seviyorum.
Aslında dile getirdiğim gibi ikileme yapıyorum günleri seviyorum. Günler anıları doldurur evimize. Ve anılarda huzur var. Anılarda sevdiklerim var. Anılarda can babacığım var.
Oysa bu gün kü yazımda, yeni bir yıla girmenin bende ne gibi etki yaptığını yazacaktım.
Şöyle bir arkamıza baktığımızda, ekonomik sıkıntılar tümümüzün belini büktü. Nice fabrikalar kapanırken, insanlar işsiz kaldı. Dünyaya durmadan savaş çığlıkları sarıyor. Komşularımızda masum insanlar öldürülüyor. Hem de bir hiç uğruna. Kardeş kardeşi vuruyor. Bu olumsuzluklara karşı her zaman söylediğim gibi umudumu yitirmiyorum. Gelecek günleri aydınlatacak müthiş gençlerimiz var.
Geçenlerde bir okurum yeni yılımı kutlarken ?Jagues Prevert?in ? İyi Düşün? dizelerini yollamış. Bu dizeleri sizlere yılbaşı armağanı olarak paylaşmak istiyorum:

İYİ DÜŞÜN
Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz.
Bir neden yok iken kaç kişiye hediye aldınız?
Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç? Ve siz onu hiç kokladınız mı?

Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?
Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
Kaç kez gözlerinden yaş gelinceye kadar güldünüz.
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
Çimenlere uzandığınız oldu mu?
Çocukluğumuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi?
Hiç taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl.?
Eski bir dostunuzu andınız mı hiç?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?
İyi bir yılın, bunlar gibi birçok ?küçükşey?e bağlı olduğunuzu hiç düşündünüz mü bu yıl?
Yeni yılda düşünün?
Yayılın çimlerin üzerine?
Acele edin?
Er veya geç?
Çimenler yayılacak üzerinize.