Hayvan Gözü

Biz neyiz? Dünya üzerinde yaşayan sekiz milyon yedi yüz bin canlı türü içinde bir tür: ?İNSAN?. Ve ?insan? olmakla gururlanan, duygu, düşünce yetisinin sadece kendisinde olduğu varsayan, bir egosu yüksek canlılar topluluğu.
Peki diğer canlı varlıklar? Onlar akılsız, fikirsiz, duygu noksanı mıdırlar? Biz öyle olduğunu düşünüyoruz, en azından çoğu insan öyle düşünüyor.
Aksi olsaydı eğer, bugün insan dışı canlı türlerine yaşattığımız onca mezalim, işkence, haksızlık olur muydu hiç?
Ben yine de bir teklifte bulunmak istiyorum türdeşlerime, yani insanlara. Dünyaya bir kere de hayvan gözüyle bakmalarını istiyorum. Mesela hani şu benim evimin bahçesinde beslemeye çalıştığım kediciklere, ?sana gelirlerken bizim bahçeden geçip çimenlerimizi kirletiyor? diyen komşuya sesleniyorum. O bana yemek saatlerinde koşup gelen anne kedi yerine koyun kendinizi. Onun gözünden bakın dünyaya. Yemek zorundasınız, çünkü yemezseniz beş küçük karnı doyuracak sütünüz gelmez memelerinize. Ama siz annesiniz. Mutlaka o dünyaya getirdiğiniz canları doyurup beslemek ve büyütmek zorundasınız. Hadi kendinizi anımsayın, yıllar öncesinde aynen bebeklerinizi kolladığınızı, yemeyip yedirdiğinizi.
Sonra şu Vişnelik?te, boş bir arsadaki ağaçlara, oradaki kedi köpekleri beslemeye, su vermeye çabalayan türdeşlerine ikide bir uyarı yazıları yazan, ?bu size son ihtarımdır, hayvanları git kendi bahçende besle!? diyen insan kardeşime sesleniyorum. Hani oraya sık sık uğrayan, tüyleri dökük, kulağındaki belediyenin işaret küpesinin olduğu yer mikrop kapmış, kanayıp duran sokak köpeğinin gözüyle bakmanı istiyorum bir kere dünyaya. Sana verilmiş o canı taşıyabilmek için, sıcaklarda bir yudum serin su için, arsadaki su kabına korka korka geldiğini bir düşün.
Sen bir kurbanlık koyunsun; ağılından, arkadaşlarından, süt kokulu cinslerinden, yeşil çayırlardan koparıldın, kilometrelerce üstü açık kasalı bir kamyonette yolculuk yaptın ve bir gece sabaha karşı, kan kokulu bir çadırda boynuna kasabın kör bıçağı dayandı, sırtına vurulmuş kırmızı boyayla son nefesini boğazından fışkıran oluk gibi sıcak kanınla verdin. İşte o sensin, o koyunun gözleriyle bak bu dünyaya.
Ve kızıl bir geyiksin; ormanlarda güle oynaya zıplaya süzüle süzüle koşup, mutlu mesut yaşayıp belli bir yaşa geldin. Kendini güvencede gibi hissettin hep, yaşadığın yer tellerle çevriliydi çünkü. Kış aylarında bir yerlere birileri saman balyaları bırakıyordu, sevildiğini düşünüyordun. Ama bir gün geldi, o güvenli sandığın yerde elleri silahlı avcılara av oldun, kırmızı kanın toprağı suladı, daha canın çıkmamışken içinden, kaba bir çift ayakkabı narin gövdene basıp objektiflere poz verdi. İşte sen o kızıl geyiksin, onun sürmeli gözleriyle bak bir kere de bu aleme.
Ve kocaman gövdeli bir boz ayısın; yeşil dağlarda özgür gezmektesin, duymuşsun bir yerlerden, devlet seni güvence altına almış, soyun tükenmesin diye avlanmanı yasaklamış. Onun için mutlusun, çocuklarını büyütmekte, soyunu devam ettirme telaşındasın. Ama gün geliyor, oturduğun evin dinamitleniyor, mağaranda bebelerin ölüyor. Şaşırıp kalıyorsun, sana bunu yapanlara kin güdüyorsun, birilerine saldırıyorsun, güçlüsün, doğa o gücü vermiş sana. Bunda suçun yok. İnsanlar da sana kin gütmeye başlıyor, adını katile çıkarıyor ve hakkında yakalama emri veriliyor. Dağ taş, eli silahlı insanlar peşine düşüyor, kaçıyor, kaçıyorsun. İşte o, korkunun gözbebeklerine yerleştiği ayısın sen ve o korku dolu gözlerle bakıyorsun dünyaya. Ensende sıcak, silahlı avcıların soluğu.
Mahalleni koruyorsun; ?havlıyorsun? diye seni şikayet ediyor birileri. Barınak diye kötü, demir parmaklıklı kafese kapatılıyorsun. Günlerce, aylarca kendi pisliğin içinde yaşamaya mecbur tutuluyorsun. Önünde sıkıştırılmış hububat, bir tuhaf yiyecek. Hani o koşup gezdiğin, birilerinin başını okşadığı mahalleni özlüyorsun, neden burada olduğunu hiç bilemiyorsun. İşte sen o mahpus köpeğin gözleriyle bak bir kere de olsa bu dünyaya.
Ya da bir kuş gözüyle bakın etrafınıza; titiz bayanların ?balkonumu kirletiyorlar? diye yuvasını, içindeki yavrularıyla birlikte balkondan attığı bir güvercinin kırmızı gözleriyle bakın dünyamıza.
Ey insanlar! Bırakın bir kez olsun insan gözlerinizi. Dünyayı paylaşmak zorunda olduğunuz diğer canlıların gözleriyle bakın aleme. Ece Bilgin
Sevgi ve saygılarımızla,