Gençlik, Angara Havaları ve Türkülerimiz * Mehmet Hekim

Birkaç gün önce gazete haberi gençlik adına beni çok ürkütmüştü. Haber şöyleydi. ?Maslak?ta TÜ Stadında 36.000 kişiye konser veren 19 yaşındaki Kanadalı şarkıcı Justin Bieber ile fotoğraf çektirmek için çoğu genç kız 160 kişi 2750?şer lira ödeyim 7 saat ayakta kuyrukta bekledi. Justin hayranlarıyla suratı bir kaşık asık olarak birer kare fotoğraf çektirdi ve tek kelime etmedi.? Daha sonra sosyal paylaşım sitelerinde gençlikle yapılan röportajlar sinirimi tavan yaptırmıştı. Geç kızlarımız Justin için adeta ölmeye hazırdılar. Ağlayan mı bayılan mı arasınız her şey vardı. Kimdir bu Kanada?lı yabancı müzik yapan biri, on binler kim bizim gençlerimiz. Suçlu kim? Sakın bana kimse zamane gençleri, sen de genç olmadın mı, gençlik bu kanı kaynama zamanı gibi zırva bahaneler söylemesin. Müzik öğretmenleri arkadaşlardan bir ricam lütfen Âşık Veysel, Ruhi Su, Dadaloğlu, Karacaoğlan, Neşet Ertaş gibi bizim olan gerçek müzik değerlerimizi öğretsinler, sevdirsinler, dinletsinler. Müzik derslerinde notalarla solfejlerle uğraşmasınlar. İnanın hiçbir faydası yok. Yine geçtiğimiz ay Halk Müziği Sanatçısı Sümer Ezgü, düğünler başta olmak üzere çeşitli festival ve şenliklerde yozlaşmış kadroların sahneye çıkarıldığını belirtip, “Belden aşağı sözlerin olduğu bir 'Ankaralı tayfası' çıktı Şaşkınlıkla karşılıyorum. Kızı ile annesi, babasının önünde bu belden aşağı sözlerle karşılıklı oynuyor. Böyle bir bozulmayı bu halk hiç hak etmiyor ” diyerek bu tür müzik yapanları geçen günlerde eleştirmişti. Yine Türk halk müziği sanatçısı Sabahat Akkiraz, müziğin sadece bir eğlence unsuru olmadığını söyledi. Müziğin hem halkı birleştiren hem de kültürümüzü artıran en önemli kaynaklardan biri olduğunu belirten Akkiraz, “Son dönemde özellikle anonim eserlerin üzerine uygunsuz, kültürel olarak anlamsız ve seks içerikli sözlerin konularak icra edilmesi hem kültürümüz hem de kültürümüzü taşıyan müziğimiz açısından utanç vericidir. Anadolu insanı hiçbir zaman sevgisini, aşkını ya da arzularını bu tip söz ve müziklerle anlatmaz” dedi. Bu müziklerin geleneklerimizde olmadığını belirten ünlü sanatçı Musa Eroğlu da toplum bir taraftan yozlaşmaya başladığı zaman onun nerede duracağının kestirilemeyeceğini kaydetti. Önemli olanın bunlara çanak tutulmaması olduğunu söyleyen Eroğlu, “Sümer'in söyledikleri doğru. Ancak beriye doğru geldiğimizde bunalan bir toplum var. Nerede eğlenecek? İşte o tür yerde eğlenecek ve bu bir sektör artık ve kültürel boyutunun çok ötesinde. Sözlerin müstehcenliğinin yanı sıra Moldova'dan getirilen kızların 50 lira karşılığı barda oynatılmasını, bozulan toplumu düşünelim. Demografik yapı bozulmuş ve onları konuşmak gerekiyor” diye konuştu. Ünlü sanatçılarımız Tolga Çandar ve Belkıs Akkale de Sümer Ezgü ?ye sonsuz desteklerini belirttiler. Kullanılagelen ezgilerin üzerine erotik resim sergilemiş kişilerden bunun hesabını milletin sorması gerektiğini dile getiren İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı?ndan Prof. Dr. Can Etili, “Bu refleksi milletin göstermesi lazım. Sümer Bey de önemli bir refleks göstermiş. Kültürünüzü ticari veya popülist yaklaşımlara alet ederseniz, asimile olursunuz, yok edilirsiniz, sizi o zaman Anayasa bile kurtarmaz” diye konuştu. Bir yanda Justin?ler bir tarafta Angara tayfası ne olacak bu gençliğin ve müziğin hali? Yorum sizler kalmış? Benim ülkemin folkloru kadar, müzik çeşidi kadar zengin bir başka ülke olabileceğini düşünemiyorum. Hangi ülkenin sanat müziği, halk müziği var. Türkülerimiz araştırdım merakımı gidermek için, ama şaştım kaldım. Niye derseniz benim müzik bilgim şarkı ve türkülerin ilk birkaç mısrasını söylemekten ibarettir. Yani müzik bilgim çok alt düzeydedir. Türkülerimizdeki duygular o kadar has ve derindir ki insanlar kendisini içinde buluverir. Hep merak etmişimdir türkülerimizi yıllarca bu günlere getiren güç nedir diye? Türkülerimizde geçen her unsuru, her güzel sözü, deyimi, sembolü ? Anadolu ? dediğimiz türkü deposunda bulmak kolaydır. Ahu gözler, selvi boylu al yazmalılar, burçak tarlaları, dumanlı dağlar, mor salkımlı üzümler, alageyikler, telli turnalar, sürmeli gözler, deli rüzgârlar, çeşm-i siyahlar, Gesi bağları, kara trenler, Kızılırmaklar, Fırat?lar, Munzurlar Anadolu değil de nedir? Bizim türkülerimiz nefreti, sevgiyi, korkuyu, kıskançlığı, meydan okumayı, acıma hissini, ayrılığı, özlemi, gelenek ve göreneklerini, hasreti ve özellikle aşkı dile getirmiştir. Türkülerimizin farklılığı bu duygularda gizlidir. Halkımız hangi dönemde hangi duyguyu yaşadıysa onu türkülere, ağıtlara dökmüştür. Kente hatta yabancı ülkelere göç edenler hasretimi özlemini türkülere dökerek bugünlere getirmişlerdir. Örnek mi ? Yoksulu sırtından doyan doyana, Bunu gören yürek nasıl dayana ? Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana, Bilmem söylesem mi söylemesem mi ? Diyerek Aşık Mahzuni Şerif usta gibi öfkesini, Havadaki turnalardan Su içtiğin kurnalardan Giyindiğin urbalardan Sakınırım kıskanırım Diyerek Neşet Ertaş usta gibi kıskançlığını, Benden selam olsun Bolu Beyi?ne, Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır. Ok gıcırtısından kalkan sesinden Dağlar seda verip seslenmelidir. Diyerek Köroğlu gibi meydan okumasını , Siyah perçemlerin , gonca yüzlerin, Garip bülbül gibi zar eğler beni. Hilal ebrulerin , ahu gözlerin, Tıg-i sevda ile yareler beni. Diyerek korkusunu , Sarı saçlarını deli gönlüme Bağlamışım çözülmüyor mihriban Ayrılıktan zor belleme ölümü Görmeyince sezilmiyor mihriban Diyerek ayrılığı Al Fadime?m bal Fadime?m Yanakların gül Fadime?m Uyan uyan sabah oldu Namazını kıl Fadime?m Diyerek gelenek ve görenekleri , Yeşil başlı gövel ördek Uçar gider göle karşı Eğircesin tel tel olmuş Uçar gider yare karşı Diyerek ayrılığı , Telli turnam selam götür Sevdiğimin diyarına Üzülmesin ağlamasın Belki gelirim yanına Cananıma Diyerek hasretini dile getirmişlerdir.