Ezbersiz Eğitim ama Nasıl?

Ezbersiz Eğitim (EE), bir dizi ilkeden ibarettir. Bunlardan ilki, bir “altın llke”dir.Eğitim sürecinin tüm adımlarına bu ilke egemen olmalıdır!
“Merak Uyandırma” ilkesi
Kişinin var olan bilgileriyle ilişkilendirilmeyen ve böylece de nedenleri bilinemeyen bilgileri öğretmemek ya da geçici olarak buna zorunluluk varsa, ilk fırsatta nedenlerini öğrenme konusunda kişide “kalıcı” bir merak uyandırmak!
Bir ders niçin işlenir?
Kişinin “Bilgi konisi” içinde yer alması arzu edilen yeni bir temel bilginin kazanılması ve bunun kişide var olan bilgi örgüsüne eklenmesi, bir dersi işlemenin amacı olmalıdır.
Bu amacın ışığı altında, “öğrenme” denilen süreci düzenleyen ilkeler şunlardır:
İlke1- Her Öğrenci, kendi “öğrenme profili”ne göre öğrenir.
Her öğrencinin fiziki ve akli yetenekleri, belirli biçimlerde öğrenmeye uygundur. Öğrenci bunu bilmeksizin öğrenme süreci başarıya ulaşamaz. Bu profilin öğrencinin kendisince keşfedilmesi, zaman içinde dersler işlendikçe olabilir. İşte, “öğrenmeyi öğrenme”denilen süreç budur ve öğretmenin başlıca görevi, bu keşfi kolaylaştırmaktır.
İlke2 – Ortalama tempoda “toplu öğretme” yerine, herkesin kendi hızında bireysel öğrenmesi!
Bu ilkenin pratik sınıf ortamında uygulanması, ön-bilgileri ve öğrenme profilleri birbirine yakın öğrencilerin gruplandırılması anlamına gelecektir. Bilgisayar Destekli Eğitim uygulamasının temelini oluşturacak olan “Bilgisayar sınıfları” ve”üçer kişilik proje grupları” kavramlarının sebebi budur!
İlke3 – Pro|e” yani “oyun” yoluyla öğrenme!
“Oyun”, tüm canlıların en etkin öğrenme yöntemidir. Kişiye kazandırılması arzulanan tüm bilgi-beceri-tutum ve davranışlar, tüm canlıların kısa süre içinde yaşam becerilerini kazanmasında en önemli genetik araç olan “oyun” aracılığıyla verilmelidir. Fen bilimleri alanında yaptırılmak istenilen tüm deneyler, fiilen oynanacak olan ya da bilgisayar benzetimi (computer simulation) oyunları haline getirilmelidir. Öğretmen, öğretilecek olanları uygun “projeler” içine yerleştirip, onları “öğrenme isteği uyandıracak” “oyun”lar içine yerleştiren kişidir. Buradaki “oyun” deyimi, yönetim oyunu, harp oyunu benzeri anlamındadır.
“Gözlem”, öğrenmenin bir başka etkin yoludur
Kişilere kazandırılması arzulanan tüm bilgi – beceri – tutum – davranışlar (BBTD), çevredeki doğal ve toplumsal ortamlarda mevcuttur. Bunları gözlemeye yönlendirilen bir kişi, buralardan kaynaklanacak BBTD'ı, kendinde var olan BBTD örgüsüne eklemekte güçlük çekmeyecektir. Öğretmen, projelerini tasarlarken gözlemlere yer vermelidir. Bu ilkelerin ışığı altında, kazanılması arzulanan bir BBTD'a ilişkin dersin işlenmesi, aşağıdaki özellikleri taşıyan bir “proje” biçiminde tasarımlanmalıdır:
(A) Proje, konu hakkında merak uyandırmalıdır!
Öğrenme sürecinin bu en önemli evresine öğretmenlik mesleğinin sırrı olarak bakılabilir. Meraksız öğrenme ancak ezberle mümkündür. Dolayısıyla, EE'in 'olmazsa olmaz' koşulu merak uyandırmaktır.
Merak uyandırma, öğrenci grubunun ilgi alanlarına göre değişir. Öğretmen buna göre özgün tasarımlı projelerle konu hakkında merak uyandırmalıdır. Bunun için:
(a) Günlük yaşam içinde dikkat çekmeyen bir gerçeği sergilemek!
örn. hava basıncının büyük bir yüzey -mesela insan bedeni- üzerine büyük bir Kuvvet uyguladığını göstermek için, yarısı bir gazete kağıdı altına sokulmuş bir uzun tahta cetvel üzerine vurulduğunda cetvelin kırılması hayret uyandıracak bir gerçektir. Böyle basit bir deney, hava basıncı konusunu sıkıcı olmaktan çıkarabilir.
(b) Basılı – görsel – işitsel araçlardan yararlanmak
Merak uyandırmak için, video film veya CD, çizgi roman, çevrede yapılacak bir gözlem ya da bir bilgisayar yazılımı yoluyla dikkat edilmemiş bir gerçeği göstermek gibi yollar kullanılabilir.
Merak uyandırma, öğretmen yaratıcılığının sonuna kadar zorlanmasını gerektiren bir adımdır. Bundan sonraki adımda, öğrencilerden şunlar istenilebilir:
Konu ile ilgili “gerçekler” hakkında bilgi edinmek..
Öğretmen, konu hakkında bilgi edinilebilecek tüm kaynakları öğrencilere tavsiye eder. Bunlar okul kitaplığı ya da Öğrencilerin evlerindeki kitaplar, bilgisayar yazılımları, belirli kişiler ve nihayet öğretmenin kendisi olabilir.
Üçer kişilik her proje grubu, bu kaynakları kullanarak öğrenilmesi istenilen konuyu içinde barındıran proje üzerinde sınıfta -ve gerekirse sınıf dışında- hazırlanır.
Bilgisayar Destekli Eğitim (BDE), bu süreç içinde tam olarak yerine oturmakta, bilgi edinme araçlarından birisi haline gelmektedir. Dikkat edilirse, elde mevcut yazılımların işlenecek müfredatı tam olarak kapsamasına gerek bulunmamaktadır.
(c) Nihayet, proje grupları arasında çapraz tartışma yoluyla, edinilen bilgilerin pekiştirilmesi!
Her proje grubu konu üzerinde tamamen kendi öğrenme hızlarına göre hazırlandıktan sonra, bir çapraz iletişim ortamı yaratılır ve her grup zayıf yanlarını pekiştirirken güçlü yanlarını diğer grupların yararına açar.
II. Sınavlar açısından ilkeler!
(A) EE sınavlarında soru hazırlama ilkeleri
(a) Nasıl soru sorulmamalı ?
Soru, kişinin sınava hazırlanma sürecine yansıyıp, sınanacak bilginin, ilişkili diğer bilgilerle ilişkilerini kuramayarak, kalıp halinde belletmeye ve bunları sınavda geri vererek başarılı sayılmasına yol açacak biçimde olamaz.
(b) Nasıl soru sorulmalı ?
Buna yanıt verebilmek için, “sınav ne için yapılamalıdır?” in yanıtım vermek gerekir. Sınav, şunları anlamak için yapılmalıdır:
(1) Bir bilgi, beceri, tutum ya da davranışın (BBTD), kişinin var olan BBTD'ları ile ilişkisinin ne ölçüde kurulduğunu (klasik yönteme göre sınav),
(2) “Ezber Tabanı”nda bulunması gereken bir temel BBTD'ın ne ölçüde kazanıldığını (kapalı kitap-defter yöntemiyle),
(3) Öğrencinin, belirli bir konudaki bilgilere erişme becerisini ne ölçüde kazandığını (açık defter-açık kitap yöntemiyle),
Ve nihayet bu becerileri ne kadar hızla uygulayabildiğini (test sınavı yoluyla),anlamak ve buna göre öğretmen ve öğrencinin, gerekli önlemleri alıp eğitim ve Öğrenim hedeflerine yaklaşmasını temin için sınav yapılmalıdır.
Bunlara göre, soru sorma ilkesi şöyle özetlenebilir:
Soru, dersin işlenmesi sırasında verilmiş ya da ders kitaplarında bulunan bir bilginin hatırlanmasını istemek biçiminde olmamalıdır.
Soru'nun, üzerine yapılandırılacağı “ön-bilgiler” ya soru metni içinde verilmeli ya da belirli bir kaynak (ders kitabı, notlar, bilgisayar yazılımı vb.) belirtilerek oradan edinilmesi önerilmelidir.
Soru ise, bu” ön-bilgiler” in ışığı altında, şu formlardan birisi ya da benzeri içinde “tasarım”lanmalıdır:
– Siz olsanız ne yapardınız?
-Bu olay karşısında başka neler olabilirdi?
– Bu olayın ardışık sonuçları ne oldu, niçin?
– Bu olay olmasaydı ne(ler) olurdu?
– Bu, niçin oluyor?
– Bu, nasıl oluyor?
-Bu olay, açıklayamayıp öylece kabul ettiğimiz (ezber) hangi varsayımlara dayalıdır?
-Bu varsayımlar değişirse, bu olay nasıl olur?
(B) EE'de sınav yönetiminde ilkeler:
(a) “Onur sistemi” ne göre öz-denetim!
Sınav sırasında, kopya çekmeye engel olmak için, öğretmen ya da herhangi bir gözetmen bulunmaz. Öğrencilerin, kopya çekmeyecek kadar onurlu oldukları kabul edilir. Buna rağmen kopya çekenlerin, grubun sosyal baskısı altında bir süre sonra kopyadan vazgeçecekleri varsayılır.
(b) Yeterli süre ilkesi!
Sorulan soruların yanıtlanması için verilen süreler, ancak ezberlenerek yanıtlanabilmeye yol açmayacak bir uzunlukta olmalıdır.
(C) EE'de sınav sonuçları değerlendirme ilkeleri:
(a) Sınavın, ceza amacıyla kullanılamayacağı ilkesi;
Sınavlar, elemek ve cezalandırmak için değil, öğrenciyi öğrenmeye özendirmek amacıyla kullanılmalıdır.
(b)”Her yanıtta bir doğruluk payı vardır”ilkesi;
Sorulara verilen yanıtların değerlendirilmesinde, yalnız sonucu dikkate alan, ara adımlardaki olumlu yanıtları gözardı eden yaklaşım yerine, yanıtın bütününü değerlendiren bir yaklaşım kullanılmalıdır.
(*)NOT: Bu metnin hazırlanmasında Beyaz Nokta Vakfının yayınlarından yararlanılmıştır