Düşlediğim Manisa * Bedriye Aksakal

Her kentin kendine özgü özellikleri vardır. Bu özellikleri şairler dizeleriyle, ressamlar çizimleriyle dile getirmişlerdir. Kimileri de anılarına sığınarak köylerini, kasabalarını, kentlerini yazıya dökmüşlerdir. Öğretmenlik yaşamımda çevremi araştırırken, öğrencilerimi de araştırmaya yönlendiriyordum. Durmadan da yazıyordum. Çocuklarım da yazıyordu kendilerince bir şeyler. Çünkü çok küçük yaşlarda bulundukları yerleri çocuklar tanırsa ve tarihini, kültürünü bilirse yaşadıkları topraklar hiçbir zaman tarumar olmaz.

Manisa'ya ne değin “uykusu derin şehir” denilse de, ben Manisa'yı çok seviyorum. Öğrencilerime de bu sevgiyi aşıladığımı bugün görebiliyorum. Çünkü her biri Manisa'da yaşamlarını sürdürürken, en güzel mevkilerde Manisa'ya hizmet veriyorlar.

Ben yine öğretmenlik yıllarıma döneceğim. Bir gün çocuklarıma Türkçe dersinde: “Nasıl bir Manisa istiyorsunuz?” dediğimde her biri büyük bir ciddiyetle dağıttığım kağıtların üzerine filozof edasıyla eğilerek yazmağa başladılar. Ders sonunda yazdıklarını bana verirlerken, bir işi başarmanın mutluluğu, gözlerinden okunuyordu tümünün.

Eve geldiğimde, çayı demledikten sonra bir taraftan çay keyfini sürdürürken, diğer taraftan çocuklarımın yazdıklarını da okuyordum. O küçüçük dediğimiz çocuklarımızın yazılarını okudukça yüreklerinin dev yürekli olduğunu görmek beni umut yolculuğuna çıkarmıştı. O günlerde yazılanlar bugün elime geçince dünün çocuklarının neler yazdıklarını sizlerle paylaşmak istedim. İşte yazılanlar:

“Sabahtan erkenden bir ses kaplar kenti. Ekmek parası kazanmak isteyen çocukların sesidir bu. “Simitçi!” “Simitçi!” diye bağırırlar. Bir tane simit satabilmek için her yeri dolaşırlar. Onlar da uyusalar. Bizim gibi çocukluklarını doyasıya yaşayabilseler. Ya da bir gül tomurcuğu gibi gönüllerince sevinseler.”

“Pisliklerle dolu bir Manisa değil. Sevgi çiçekleriyle dolu bir Manisa istiyorum. Fabrika dumanlarıyla dolu bir Manisa istemiyorum. Gediz'de balıklar oynaşsın istiyorum. İnsanları altın yürekli olsa, yerlere tükürülmese. Göklerde yıldızlar her zaman parlasa. Yer yüzünde mutluluk ağaçları canlansa. Manisa sokaklarında sevgi ile mutluluk dans etse. Manisa'nın her köşesinde kahkahalar çoğalsa. Manisa sokakları hep sevgi koksa…”

Elimdeki yazılanlardan odama sevgi çiçekleri yağıyor Özgür Mutlu'nun yazdığı yazıdaki gibi:

“İşte güzel bir gün başladı. Manisa tertemiz, yerlerde çöp yok. İnsanlar Manisa'nın aşkıyla yanıyorlar. Her taraf yemyeşil. Çocuklar cıvıl cıvıl öten kuşlarla oynaşıyor. Kimse Manisa'yı kirletmek istemiyor. Güneş pırıl pırıl. Kelebekler bir oradan, bir buraya pır pır uçuyor. Çiçekten çiçeğe konarak sevgilerini dile getiriyorlar.

Manisa anlattığım gibi güzel olmasa bile benim düşüm olsa da, yakında bundan daha güzel olacak. Büyükler yapmasa dahi biz yapacağız. Biz çocuklar yapacağız. Çünkü bizler Manisa'yı seviyoruz