İçimizi Kavuran * Bedriye Aksakal

24.10.2012 / 00:00
Analar şu son bir yıl içersinde içleri kavrularak bekleyiş içersinde oldular. İçimizi kavuran şehit haberleri peş peşe gelirken, annelerin dilinin ucunda tutuşan: ? evladım geri dön? yakarışları, tümümüzü tüketti.
Her gün bir şehit haberi, yeryüzü ve gök yüzü arası mavinin sonsuzluğu ve beyazın sonsuzluğunda al bayrağımıza sarılı tabutlar ebediyete uğurlanırken, gözyaşları toprağı ıslattı.
Onlar kınalı kuzulardı. Gülerek oynayarak ana ocağından ayrılırken, nice anılarını arkalarında bıraktılar, bir de dostlarını bırakıp giderken, analarının yüreği paramparçaydı.
Yine bir şehit haberi of! Yürek mi dayanır bu haberlere. Acılı anneler evlatlarının ardından Türkçe, Küretçe ağıt yakarışları. Yakarışlar ırmaklarla uzayıp gidiyor.
Ne zaman bitecek bu terör. Bitsin diyoruz da ; ama o büyük dediğimiz süper güçler silah satabilmek için terörün bitmesini istemiyor. Talkımı veriyorlar da yaptıkları hiçbir şey yok. On binlerce şehidin kanının hesabını kim verecek? Sadece yüreğimiz yanıyor demekle bu acı dinmez. Terörün kökünü kazımak gerekir. Teröristlerle kucaklaşanlar maşallah ellerini kollarını sallaya salayla geziyorlar. Bir de laf söylüyorlar.
Söyleyecek o değin laf var ki. Biz de sesimizi dilimizi yuttuk.
Oğuz Atay?ın dizeleri üşüşüverdi belleğime bu yazımı yazarken ne diyor Atay:
Cam kırıkları gibidir
Bazı kelimeler.
Ağzına dolar insanın
Sussan acıtır
Konuşsan kanatır.
Kelimeler etrafımdaki olumsuz hareketleri ve acıları gördükçe kelimeler zaman zaman canımı acıtıyor. Zaman zamanda canımı kanatıyor.
Yine karşıma İrlandalı şair çıkıyor Adı Cadoc. Dizeleri katar katar önümden geçiyor. Şiiri okuyorum ünleyerek:
Parayı seven yargıçtan nefret ediyorum.
Savaşı seven yazardan, çalışanı sevmeyen şeften,
Enerjisini yitirmiş ulustan?
İçinde insan olmayan evden nefret ediyorum.
Hasatı olmayan tarladan da?
Dostlar arasında bitmeyen kavgalardan,
Öğrenmeyi bırakmış, karma içindeki ülkeden,
Güvenliksiz seyahatten sebepsiz davalardan
Tuzaklardan, ihanetten yetersiz savunmadan,
Onursuz yargıdan, yalancı tanıklardan,
Üretmeyen insanlardan,
Özgürlük yoksunu işçiden,
Öğretmensiz toplumdan
Hak edilmemiş mevkilerden.?