Doksanlar Noksanlar * Mehmet Özceylan

annemin pembe terlikleri, babamın bıyıklarıyla
dantelli televizyon örtüsünde demirelin sesi,
özalın kurşunları, ecevitin kasketiyle doğanlar içindir:
sonra kursağımda kalan bıçakçılar, biley taşları, susturalar,
gözümde biriken zeki müren hıçkırıkları, beyin aldırışlarım.
ilk tıraş olduğum, köse kaldığım, dayak yediğim, içtiğim?
denize sıyırdığım bir yaz akşamıdır demeliyim belki de.

hacının takkesini, bir de çillerini unutmamak gerekir ki
yarım kalmış yorgun kolların kucağına doğanlar bilir!
seke seke gelinen yıllarda söke söke gidemeyen annem,
annem dedim! benim annem osmanlı kadını yemekler bilir,
babam anadolu yiğidi bıçak biler, duvarlar keser.
ah kardeşim terk etmesen iyiydi beni ama olsun!
ablam değil mi yıllar önce benden çocukluğuma sıvışan?
doksanlarda noksan bir yanım hep oldu, onur bilir.
ulan onur, sen de terk etmedin mi bir yeşime üstelik?

keman da çalmaya başlamıştım herkes bilmez, hatta udum bile,
sonra sokakları da çalmışlığım vardır zamanında.
herkes bilir bak bunu sen bilmezsin, sizin sokak senin olsun!
ne ağlamıştım canımı yaktıklarında! oysa ağaçlar ağlamaz,
varoşlarımda yalnayak dal taşak küçük çocuklar da ağlamaz.
seksenleri doksanlara karıştırınca elimde sadece kırık bir dal.
çelik çomak çocukluğumdan elma dersem çık armut dersem öl!
kargaları hiç sorma yorgunum, kargalar intihardır koru onları.
ekmeği şaraba doğra, tanrıları da! onları sittir et sonra?

o seksenlere doğmak var ya işte o seksenler de doksan işte,
ne bileyim işte doksanlarda noksanlaşmaya başlamak.
düşünmeye başladığımda kovuldum, kendimden bil bunu:
kendi denizimin kolombuydum sokrata sokuşturup duran.
bıyığını da tuttuydum devrimin ama deviremedim bil bunu:
bıçaklarını damarlarıma doğra seksenlere doğurma anam,
doksanlara bırakma sakın, demirellere, özallara, kasketlere!

annemin pembe terlikleri, babamın bıyıklarıyla
tanrım şair için erken, ölmek için geç mi kaldım?
bildiklerimi bilmediklerime ıslık yaparak yürüyebilir miyim?
söz verdiğim yerlere geri dönebilir miyim, şiire sövebilir miyim?
sonra kuduranlar, kuyumcular, antika yüzlü artıkları kazıyanlar,
rakı, söğüt, çınar gölgelerinden içime kadar sinen ayvalar?
doksanları seksenlere noksan saysak, evrensiz kalsak, üstelik
intihalleri hep ona saysak, sonra onu da assak annemin
temizlerinin yanında boş bir kirliye her zaman yer var!

evet, her şey annemin terlikleri ve babam yüzündense eğer:
tanrıma küssem kim konuşur?