güneşi tuzla eğiten
devenin ayak tozunda
kumun saçları tutulmuş saat
susuyor tüttükçe çay
akşamı açan sini
iyilik tutan maşrapa
konuk güzellemesi bir bağ çiçek ölüsü
çölevinde misafirdir bu.
çadırın ağzında sarışın bi anlam
ölü denizin çocuklarını
karıştırıyor
yalnızlık eşyanın dili
o giyiyor uzatılmış bir iklimi
çadırın bezini, elimin izini, rengimi
göl buluta basıyor
suyu oyalıyor, göğü eğiriyor
terk edilmiş, küskün
kanı durmuş içirmez
diyor gezgin, kendine zehir eti
develer yolu biliyor
biz güneşin boynunda su
su
yor
uz
çıngırak, rüzgar, ay
siliniyor çölde
karşılaşma:saçlarının avlusunda
doğu rüzgârı ve kurumuş keder uzatıyoruz
eğilip selamlıyor
yüzünün ayasından anlıyorum
yetmiş üçünde ve yalnız
bu renksiz ormanda
gölgenin saatine dalıp
yalnız değilim, suyun çekik kanı
ve beni bekleyen şahin sesinden başka
develer yolu biliyor
güneşin boynunda
çıngırak, rüzgar, ayla siliniyoruz