Çok Güzel Bayram

23 Nisan?ı çocuklarımız coşkuyla kutladı.
Cıvıl cıvıl giysileri içinde hepsi muhteşemdi.
Her biri büyüklerden daha çok sorumluluk duygusu içinde gösterilerini sundular.
Yetişkinlerden tek farkları kıpır kıpır olmalarıydı.
Çocuklar minik bedenleri ve ruhlarının büyükler tarafından güvenceye alınmasını beklerler.
Saatinde başlamayan törenler, soğuk havaya karşı alınabilecek tedbirler vs. Onlara karşı biz ne kadar saygılı davranırsak, onlar da ileride bize o kadar saygılı olacaklardır.Çünkü çocuklar kendilerine karşı yaklaşımın tarzını asla ve asla unutmuyorlar.Unutmayalım ki ne ekersek onu
biçeriz. Onlara bu bayramı armağan eden Milli Egemenliğimizin mimarı Büyük Atatürk?e ne kadar şükran duysak azdır. En güzel bayram, gerçekten de bu bayram.)))

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE

DEVLET MAALESEF ZAYIF?
Kadına yönelik şiddetin hız kesmesi mümkün olmuyor.
Biz kendimizi yere göğe sığdıramazken, medeniyetimizin göstergesi açık olarak ortada.
O gösterge de maalesef kadına yönelik şiddet dolayısıyla sıfır noktasına yakın.
Kadına karşı şiddetin artarak devam ettiğini söylemek mümkün. Buna yaşanan son bir ilginç
olayı örnek vererek mücadelenin ne durumda olduğunu yorumlayabiliriz.
Diyarbakır?a bağlı bir ilçede görev yapan kadın doktor kaymakam tarafından fiziki şiddete uğradığını bildirerek şikayetçi oldu. İddiaya göre kadın doktor acilde görevli olduğundan, Kaymakamın isteği üzerine yatalak hastaya bakmaya gitmediği gerekçesiyle Kaymakam tarafından darp edilmiş ve hakarete uğramış.
Kaymakam da kendini ?Doktor hanım merdivenlerde oturuyordu, ambulans da oradaydı, şoförü de.Üzerine yürüdüm ama o beni görünce ayağı kalkıp yere düştü.Yerdeyken bana tekmeyle vurdu.Asıl darp edilen benim.Savcılık evrakları henüz tamamlanmadı. Alınacak ifadeler var. Personele fiziki temasta bulunmadım.” şeklinde savunmuş ve suçlamayı kabul etmemiş.
4. Dünya Kadın Konferansı Eylem Platformu ve Pekin Deklarasyonu'nda kadına yönelik şiddet, genel bir bakış açısıyla sıralanırken her türlü şiddet sayılmış bunlara ilave olarak;
?Nerede olursa olsun, devletin yürüttüğü ve göz yumduğu fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet.? ayrı bir başlık altında sıralanmıştır.(ICPD 1994; T.C. Başkanlık 1996).
Bilindiği üzere Başbakanımızın da kadına yönelik şiddetin önlenmesi için tüm kamu kurum ve kuruluşlarına hitaben yazılmış bir GENELGESİ vardır.
Ülkemizde kadına yönelik şiddetin çeşitli göstergeleri vardır. Kadın hekim de görevi başında
şiddete maruz kalabiliyor. Hatta okuduğum bir yazıda kadın hekimlerin bu konuda oldukça
sıkıntıda oldukları belirtiliyordu. Görevi nedeniyle şiddete uğrayan kadının yaşadığı bu durum
yine ?kadına yönelik bakış açısı ve erkek egemen zihniyetle? ilgilidir.
Türkiye?de kadına yönelik fiziksel şiddetin birçok nedeni bulunmaktadır. Özellikle toplum tarafından ataerkil zihniyetin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmemesi -iyi yemek yapmamak, ev işlerini aksatmak, çocuklara ya da evin yaşlılarına bakmamak, erkeğin sözün-den çıkmak, izinsiz bir yerlere gitmek- şiddet uygulama nedeni olabilmektedir. Ancak asıl so-run, kadına yönelik fiziksel şiddetin toplumun kadın ve erkek kesimi açısından meşru görül-mesidir. Erkek egemen zihniyetin hüküm sürdüğü yerlerde iş ile ilgili sorunlar da kadına şiddet unsuru olarak dönebilmektedir.
Fakat devletin bizzat kendi temsilcilerinden gelen şiddet vakaları ve saldırılar ?kadına yöne-
lik şiddetle mücadeleyi? umut kırıcı bir hale düşürüyor. Kadın haklarını koruması ve kadın odaklı bakış açısı geliştirmesi beklenen devlet temsilcisi şiddet uygularsa konu çözümsüz kalır. Ve bu durum Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gidebilir.