Çocuk Yetiştirme Sanatı * Çiğdem Sumar

Çocuk yetiştirmek en büyük ve en zor sanatlardan biridir. Çocukların genel davranış özelliklerini anlamak, onların ruh dünyalarına inmek gerçekten her anne babanın yapabildiği bir şey değildir. Bazı anne babalar çocukların sadece fiziksel bakımlarına yönelik beslenme, barınma, sağlık problemlerini gözetip, onların olaylar karşısında ki düşündükleri şeyler, tepkileri, yorumları, üzüntüleri, sevinçleri hesaba katmaz. Çocuk eğitiminde çocuğun gerektiği şekilde yetiştirilmesi ve onun topluma hazırlanması büyük oranda anne babanın hayatın ilk gününden itibaren çocuk ile etkileşimi, konuşmaları, eğitim açısından vermeye çalıştıkları, ev içerisinde ki tutumları etkili olmaktadır.
Anne babaların çocuklarının normal bir şekilde sosyal, kişilik ve mental motor gelişimin olması ve sağlıklı bir psikolojik yapıya sahip olmaları için yapmaları gerekenler:

? Dengeli eğitim ve yönlendirme
? Anne babanın kendi aralarında söz ve davranış birliği
? Çocuğa karşı aşırı hoş görülü veya aşırı disiplin uygulamalarından kaçınmaları
? Olaylar ve ilerleyen süreç içerisinde davranış olarak tutarlı olmaları ve farklı farklı tepki vermemeleri
? Güzel ve faydalı şeylerde çocuğun davranışlarının onaylanması
? Çocuğa tepkilerin yersiz ve abartılı olmaması
? Hatalı durumlarda uygun bir şekilde cezalandırma
? Yapılan yanlışların sadece kızarak değil mantık çerçevesinde açıklanması
? Onlara değer vermeleri
? Kişilik yapılarına saygılı olmaları ve onlara söz hakkı tanımaları
? Sosyal ve psikolojik gelişimlerini yakından takip etmeleri

Anne baba öncelikle çocuğunu bağımsız bir birey olarak kabul eden, ona sevgi ile yaklaşan ve olumlu ilişki kurmaya çalışan kişiler olmalıdırlar. Bilinmelidir ki, sevgi temeline dayanan eğitim sağlam ve başarılıdır.
Tabiî ki çocuklarımızı yetiştirirken yukarıda saydığımız birçok maddeyi gerçekleştirirken, öncelikli olarak evdeki kuralları belirlemek gerekir. Her aile gerek açık gerekse kapalı olarak kurallarını belirlemişlerdir. Sağlıklı ailelerde kurallar gizli değil açık olarak belirlenmiştir. Aile içerisindeki bireyler birbirlerini iyi tanırlar, duygular karşılıklı olarak hissedilir. Evde eşitlik söz konusudur.
Çatışma uzun süreli ilişki içerisinde olan bireyler arasında doğal olarak ortaya çıkar. Önemli olan çatışmanın çıkmasını önlemek değil, çatışma çıktığı zaman kişilerin birbiriyle nasıl etkileşim kuracağını bilmektir. Aralarında çıkan çatışmaları birbirlerini kırmadan çözebilme becerisi gösteren aileler sağlıklıdır.

Sağlıklı Bir Ailede Sorunları Çözmek İçin Kullanılan Yöntemler:

? Duygu ve düşünceler olduğu gibi, abartılmadan ortaya konulmalıdır.
? Sorunlar şimdiki zaman bağlamı içinde ele alınmalıdır, geçmişte yaşananlar işin içine sokulmamalıdır.
? Öğüt vermek yerine, davranışlar somut bir şekilde ayrıntılı olarak ele alınmalıdır.
? Yargılamaya gidilmemeli, kişiler duygu ve düşüncelerini ifade edebilmelidir.
? Konunun özü ile konuya ilişkin olmayan ayrıntılar birbirinden ayırt edilmelidir.
? Sorun çözmede etkin dinleme kullanılmalıdır.
? Belirli bir zaman konusu içinde ancak bir çatışma üzerinde durulmalı, başka çatışma konuları çatışmaya katılmamalıdır.
? Birinin haklı çıkması yerine her iki tarafında anlaşabileceği bir çözüme yönelmek gerekir.

Sağlıksız Ailede Kurallar:
Sağlıksız ailede kurallar bilinçaltındadır. Gizli ve açığa çıkmamıştır. Bu kuralları kimse tartışmaz. Gelin bu kurallara beraber göz atalım;
? Denetleme: Çocuk duygu ve düşüncelerini ifade ederken hep korku içindedir. Ya da duygularını ifade etmez bastırır. Söyleyeceklerini hep önceden kestirmek zorundadır. Kendiliğinden ortaya çıkan davranış kötüdür., affedilmez. Bu tür ailelerden sağlıklı bir güven ortamı mevcut değildir.
? Mükemmeliyetçilik: Yapılan her işte girilen her sınavda kişinin mükemmel olması beklenir. Her şey göstermeliktir. Başkasının beğenmesi için yapılır. Mükemmeliyetçilik kişinin kendi değerlerinin ve düşüncelerinin önemsiz olduğunu ifade eder. Bu ortamda yetişen çocuğun temel duygusu umutsuzluktur. Kendilerini değersiz ve yetersiz bulurlar.
? Suçlama: Suçlama olayları olduğu gibi kabul etmemenin bir sonucudur. Yapılan suçlamalar her şeyin denetim altında tutulması gerektiği ve yapılan her şeyin mükemmel olmasının gerekliliğini ortaya çıkarır. Bu durum ise çocukta kaygı ve utanç duyguları yaratır.
? Beş temel özgürlüğün inkârı: Sağlıksız ailelerde kişinin doğal olarak geliştirdikleri algılama, duygu, davranış, arzu ve amaçları inkâr edilir. Çocuk içinden geldiği gibi değil mükemmeliyetçi, kurallara uyarak, başkalarının ondan beklediği biçimde algılamaları, duygulanmaları, davranmaları, arzu etmeleri ve amaç edinmeleri beklenir. Bu durumda çocuk tamamen dışa bağımlı, kendi iç dünyasıyla ilişkisi kopuk, robot gibi yaşayan ve böylece mutlu olmayan bir çocuk haline gelir.
? Konuşmanın yasak olması: Sağlıksız bir ailede özellikle çocukların duygularını ve düşüncelerini ifade etmesine izin verilmez. Bu durum çocuklarda değersizlik duygularına neden olur.
? Küskünlük ve kırgınlıkların sürdürülmesi: Aile içerisinde küskünlüklerin ve kırgınlıkların sürdürülmesi, kişilerin birbirini anlamasını ve sorunların çözülmesini engeller.
? Kimseye güvenmeme: Sağlıksız aile içerisinde kimse kimseye güvenmez. Aslında güven var gibi gözükse de temelde güvensizlik vardır. Sağlıksız ailede yetişen kişi kimseden saygı ve gerçek sevgi görmediği için kimsenin kendisine yardım edemeyeceğine inanır. Yardım etmek isteyenlerin mutlaka çıkarları vardır. Sağlıksız ailede yetişen bireylerin kendilerine de güveni yoktur. Dıştan denetimli kişilerdir.
?Temelinde sevgi olan hiçbir eğitim başarısızlığa uğramaz.?
Merhabalar; geçen sayımızda sağlıklı bir ailede sorun çözmek için kullanılan yöntemlerle ve sağlıksız ailenin kurallarını beraber incelemiştik. Bu sayımızda sağlıklı aile iletişimlerinin nasıl olacağına bakalım:
Eğitim hepimizin bildiği gibi ailede başlar
Sağlıklı ailelerde aile içi iletişimler olumludur. Gelin beraber aile içi iletiminde ailelerin kullandıklar yöntemlere bakalım.
Sağlıksız bir iletişim (çocuğa emir vermek, gözdağı vermek, ahlak dersi vermek, öğüt vermek, yargılamak ad takmak alay etmek gibi) çocuğu savunmaya geçirir. Kavgacı yapar. Yetersiz olduğunu hissettirir. Kızdırır, küstürtür. Anlaşılmadığını hissettirir.
Yukarıda ki sağlıksız yöntemlerin dışında dinleme becerilerini kullanabiliriz.
Edilgin Dinleme: Edilgin dinleme karşımızdakinin konuşmalarına olanak sağlamaktır. Duygularını dinlemek istiyorum. Yaşadığın duyguları kabul ediyorum. Bu senin sorunun, sorumlu sensin. Tabii bu tarz bir iletişimde ki sessizlik çocuğa kabul edilmediği mesajının da verebilir bu nedenle dikkatimizi ona verdiğimizi sözlü ve sözsüz mesajlarla ona göstermeliyiz. ?Hı. Hı. Seni anlıyorum. Evet gibi?. Yada başınızı sallama, jest ve mimiklerle, beden duruşunuzla onu dinliyor hissini vermeniz gerekmektedir. Ayrıca çocuklar duygularını dile getirmekte güçlükler yaşarlar. Konuşmalarını yüreklendirmek ve açmak için bazı sorular yönlendirebilirsiniz. ? Bu konuda konuşmak ister misin? Bu olay karşısında neler hissettin? Bu konu da neler düşünüyorsun?? gibi.
Etkin Dinleme: Etkin dinlemede karşımızdakinin söylediklerinin gerçek anlamlarının kavranması gerekir. Etkin dinleme çocukların duygu boşalımlarına ve çocuklarının duygularını keşfetmelerine yardım eder. Anne baba ve çocuk arasında sıcak bir iletişim ve ilişki oluşur. Çocuk anlaşıldığını ve kabul edildiğini hisseder.
Etkin Dinleme İçin;
? Çocuğun söylediklerini duymak istemelisiniz. Bu onun için zaman ayırmak anlamına gelir.
? O anki soruna yardımcı olmayı istemelisiniz. Bu konuda enerjiniz olması gerekir. Duyguları ne olusa olsun, sizin duygularınızdan ne kadar farklı olursa olsun onun duygularını gerçekten kabul etmelisiniz.
? Çocuklarınızın duygularını tanıdığına, sorunlarını çözebileceğine gerçekten güvenmelisiniz. Bu güven sizde zamanla oluşacaktır. Lütfen sabırlı olun.
? Duyguların sürekli değil geçici olduğuna inanmalısınız. Duygular geçicidir.
Etkin dinleme için en uygun zamanı çocuğun sorunu olduğunu gösterdiği andır. Etkin dinlemenin aşırı kullanılması ya da uygun zamanda ve durumda kullanılmaması işlerlik sağlamaz. Bu nedenle zamanlamanın ve koşulların sağlanması gerekir.
Ben Dili
Dilin insan üzerindeki sihirli etkisini takdir edersiniz. Özellikle çocuk eğitiminde bu etki daha önemlidir. Genellikle anne babalar iletişimde ?sen dilini? kullanırlar. Sen iletileri duygu ifade etmez. Genellikle, emir verme, yargılama, öğüt verme gibi iletişim engellerini içerir. Örneğin konuşma artık. Yapmamalısın. Dersine çalışmazsan. Yaramazlık yapıyorsun. Anne baba çocuğun davranışını kabul etmediği zaman o davranış nedeniyle ne hissettiğini söylerse ileti sen iletisinden ben dili iletisine dönüşür. Yani ben dilinde duygular konuşur. Ben dili çocuğun anne babasının kabul edemediği davranışını değiştirmesinde daha etkili olduğu gibi anne baba çocuk ilişkisi içinde daha sağlıklıdır. Bizlerinde amacı çocuklarımızla olan ilişkilerimizin daha sağlıklı ve daha iyi olması değimlidir.
Unutmamalıyızdır ki; çocuğunuzla kurduğunuz iletişimin iyi olması; şu anda ki yaş dönemi için önemli olduğu kadar ilerideki ilişkileriniz için bir yatırımdır.
Çocuğunuzla çıkan sorunları çözerken yukarıdaki yöntemleri de kullanarak aşağıdaki aşamalarla çocuğa yaklaşabilirsiniz;

1. Çatışmayı tanıyın: Sizce sorun nedir? Bu konuda kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Ben dilini kullanmayı ve iki tarafı da memnun edecek bir çözüm bulmaya istekli olduğumuzu ifade etmeliyiz.
2. Birçok çözüm yolu ortaya koyun: Belirlenen süre içerisinde aklınıza gelen tüm çözüm yollarını mantık yolundan geçirmeden ortaya koyun.
3. Çözüm yollarını değerlendirin: Bu aşamada her çözüm yolunu iki taraf açısından değerlendirmek gerekmektedir. Bu aşamada iki tarafında dürüst olması, duygularını açıklıkla ifade edebilmesi çok önemlidir.
4. En iyi çözüm de anlaşma: Her iki tarafı da en çok tatmin edecek kararı vermek ve verilen bu kararın neden verildiğini açıklamak gerekmektedir.
5. Çözümün uygulamaya konması: Bu aşamada çözümün ayrıntıları konuşulmaya başlanması gerekir. Bu aşamada önemli olan kararın uygulamaya geçebilmesi için gerekli işlemlerin her iki kişi tarafından tam olarak anlaşılmış olmasıdır.
6. Çözümü gözden geçirme: Alınan bir kararın gerçekten uygulanabilir ya da uygulanamaz olduğuna denemeden anlamak mümkün değildir. Çözümü bir süre uyguladıktan sonra gözden geçirmekte büyük fayda vardır. Alınan kararda bazı değişikler yapılabileceği gibi, uygulanamayacağına karar verilip yeniden başka bir çözüm yolu bulunabilir.