Çevre Haftası ve Gezi Parkı Direnişi * Tuğçe İnç Zavlak

06 Haziran 2013, 16:43
İçerisinde bulunduğumuz hafta Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi'nin ölüm yıl dönümü ile Çevre Günü'nün yakın tarihler olması sebebiyle ilimizde Çevre Haftası olarak yıllardır coşkuyla kutlanmaktadır.

Tam da çevre sevdalısı Ahmet Bedevi'nin ölüm yıl dönümü olan 31 Mayıs 2013 gününde Taksim Gezi Parkı Direnişi tüm yurda sıçradı ve halk sokaklara döküldü.

Evet, biz Ahmet Bedevi hikayeleri ile büyüyen kuşaklarız. Bu nedenle de AVM'ler yapıldığında kesilecek yeşil alanı ve ekonomisi daha da güçleşecek olan küçük esnafı korumayı vazife biliriz. Bizlerden önceki nesiller aile ve mahalle baskısı altında büyümüş olabilir. Ancak aile ve mahalle baskısı altında büyüyen nesiller çocuklarını bu baskıdan korudu ve daha hür olarak yetiştirdiler. Bu nedenle de 1980 ve sonrası nesiller baskıya gelemez, kendisine kılık kıyafet konusunda dahi karışılmasına tahammül edemez. Yetkili mahkemenin yürütmenin durdurulması kararında rağmen; Bir AVM için başlatılan eylemin baskıyla çözülmeye çalışılmasıyla tüm yurda sıçramasının nedeni de budur bana kalırsa.

Eylemciler arasında maalesef durumdan fayda sağlayan, devlet malına zarar veren, insanları kin ve düşmanlığa yönelten, Türk bayrağını yakan provokatörlerin de sayısı azımsanamayacak kadar az. Ancak eşimin de sıradan bir yolcu olarak bulunduğu Ankara Metro Durağına biber gazını atan, Kordon'da elinde Türk Bayrağı bulunan liseli kızları saçlarından tutup sürükleyen, yine Kordon'da üç eylemciyi denize döken polislerimiz de maalesef bu provokatörler kadar hatalıdır.

Bakalım Anayasamızın 34. Maddesi ne diyor:

“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.”

Bir de bakalım Anayasamızın 137. Maddesi ne diyor:

“Kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse, üstünden aldığı emri, yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmez ve bu aykırılığı o emri verene bildirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse, emir yerine getirilir; bu halde, emri yerine getiren sorumlu olmaz.

Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.

Askeri hizmetlerin görülmesi ve acele hallerde kamu düzeni ve kamu güvenliğinin korunması için kanunla gösterilen istisnalar saklıdır.”

Bilinçli vatandaş ve kolluk görevlilerinin bu hükümlere aykırı hareket ettiği düşünülemez. Ancak gözünü kin bürümüş gruplar ile kolluk görevlilerinin bu tutum ve davranışları olayları daha da büyütmekten öteye gitmeyecektir.

Anti demokratik olayların çıkmadığı, sağduyunun sadece demokratik hak ve özgürlükleri her geçen gün kısıtlanmaya çalışılanlardan değil, en az onlar kadar bizleri yöneten tüm yöneticilerimizce de gösterilmesi dileklerimle; insan onuruna yakışır iyi bir hafta bizlerle olsun.