zaman burgacı zulüm silgisi olaraksildi deniz sözlüğündeki seçkin maviyikurak çekti dil yazı tutsak hecelerden aklın keşfi, yasak eylem, ey seçkin suçilk aşkım ilk isyanım sürgün gerçeğimazade tut beni korkarak sevmelerden tabuları üstüne tapulamış devlettabutlarla taşıyor canlı cenazeleri yeryüzü cehennemineata yetimi çocukluğum fırtınalı gençliğimazade tut bacılarımı…

ünlemimsin!…kor sevişmeler yavrum, kor sevişmelerzamanın örsünde kıvılcım sektirir ömrekızıl mavi mayalanır çelik çiçeklenmesihançer düşüdür yavrum, hançer düşüdür bu samanyolunu menzil seçer karıncanın katarıgeceler ayaz, geceler sarıkamış dağları şimdiyse, ihanet hançeri; sol yanımdan batarıheceler naza çeker kendini söz yorulur grev vaktigözlerinin şavkı yavrum, gözlerinin şavkı tan…

gamzedeler!…hicran hançeridir; gamze delereylem güzeli bilge sevişmeler sılamın sinesindesılamın sinesinde dil taşkın çavlan çalımı gençliğimrenkkuşağı balkımalarla bir bir, mavi menzile düştü bir özge düştü aşk, gün yüzü hasretine düştühayal yoksulu, haydut vurgunu şu dünyadakâh akça yel, kâh kara yel, fırtına boran üstünebıçkın yürek yasak sevişmelerimizi,…

çekirdeğin sevdası, çiy damlası içre derin kökler derin mavi işlek kırmızıanadolu bahçesinde can içre serpilip gelişmelere teşne çelik öznesi ey, ömrümün ikizigelincik çıkmazı, menekşe hüzünlerden sen mi geldin aşkın akışlı şelaleler, meneviş gelgitleri aşka yürüdü derin mavide yıldız bakışımlıay onbeşledi mi çözülür ancak onca dil…

badem gözlü çağla bakışlı yârim ey, kor şafağımham meyvenin sabrını gördüm senin direncindenar içi örgütlenmenin bıçkın öznesini bir de?hançerim kınından firar, fermanıma düştü. sılamsın; özge biriktim dil yazıya, sınırsız sevişmelereyetinmezliğimsin ey asi yâr, kirazlar oldu mu ham demir gümüş mü olur çelik yazıyauçmaklığa kanat vurdu…

labirent çıkmazı şehirler, şer vaktidaralan çemberden eğilip geçmedim diyedolu vurgunu gecelerden geçtimgüzdür! erken bindiren güzdürörgütledim imgeleri vuruşkan güzel vurşkan güzel duyarlıklar gördümanlam dağları silme gelincikrenk taşkını düşlere yoruldumdüşleri iş bilen kelebeklerin dansıtansık yerine geçer kuram bahçesinde kuram bahçesinde yasak meyvedişlemesem ittatten gelir, dişlesem isyançocukluktan gidilen…

işlenmemiş ekenek, nadasa bırakılmış bellektefilizin gen değişimini, kökün direnişini gördümcelali dağları sarmal duman, ufkumuz moryokuş ten eskir tin yorulur; gençliğin imkansız sevda imkansız sevda,delta taşkını gençliğin, epik bir tarihi vardır kor ateş yanmaların, kül kömür hiçlenmelerin çentik tarihi? bir de iki büklüm, bakar kör geri…

devlet sırrı dediğin zedeliyorsa halkıeksik olsun böyle, sırtlan sırıtışlı sır!buradan bakınca korku kirlenmesi yurdumyurdum ey, harcama bizi pul yerine! sevgilim asya, çelgin yürekbadirelerden geçilecekse geç, insanlığından geçme. kırılgan yürekle kırık ayna gibituz-buz dağılanlar gördümkör memeden inleyerek sağılanlar gördümgöz ferim kıvılcım sekişlim ey,eşeledim koru, savurma beni…

mermere dil veren hünerli ellerinleışığı da yontar mısın mehmet aksoygün yüzü görsün atlas?akça günler aşkına, aşkın söylencelerletutar mısın şafakların nabzını gaza yolunda kalem teçhizat ilhan selçukbir özge teşnedir gündüz düşlerinekaçtır kaza kurbanı pencerekaçtır alkış delisi kanlı sürekler gördümbir de ihanet yarasında kuzgun şöleni lâldır çizgilerin…

ateş küre taş küre uslanmaz balçık aşk yoksulu çiğ bir çağa rastlantı olarak geldim bir kere, gülyaşam hatırına kanımı tutuşturan huylar edindim üneşin sütünü sağıp halklar sofrasına bağdaş kurup halklar sofrasında sevişken lehçeler gördüm, fakat kendi evrimini yenilen semender yüzünden dünyaya alışmak kolay olmadı sarsıntılarla…

güneşin örsüne ömür yatıranlar çeliğin beslendiği kaynağa yürüdü ana renkler, ara renkler derken aklı suya erdi dünyanın erdi ama geç… türedi akımlara karşı gülü dikeniyle anlamak yerine ara sözlerle urgana un serenler ütopya kaçağıdır beşinci mevsimin tansığı betonu delen çiçek akla yürümenin bedeli olarak çelik…

dilim seğridi dar bir vakitteyasak oynadım, körün taşı rejim taşıevren gülü, gülümcük! tatlı sertbiber sürüldü dilime, sürüldüm uzaksınırsız bir coşku, dizginsiz yetinmezlikledilim seğriyor her dar vakitte sesim seğridi zor bir vakittepaylaşılmamış içtenlikler diken harmanıyalnızlıklar da öyledir, bilinçaltına sıkışmışdisiplin altına alınmamış rüzgar çıkışlarımlaburuşturup attım mistik takvim…

dünyanın dünyalığı zan altındadeve hayvandır; lama gibi tükürmezhurma meyvedir; niteliğini çürütmezçöller mecnun, sahralar salpapetrol şımartır, dolar konuşur savaşlar korsan, şafaklar forsamasum ve mazlum olanlar mültecio karede; sorguladın mı durduğun yeriher kim kendinden bile kaçıyorsageri getirebilir mi genç ölümleri? bulutlar öpüştükçe kıvılcım sektiriyordilleniyor alev kamçıyolcular sevdalı,…

sert iklimleri çocukluğumunkardelen günleridir! çeliğin çeliklenişihayat civelek bir dilberdirtam öpeceğim sanırsın ağzındanbir gösterip bir çekmiştir aşkımla yenildim öncesonra aşkın sınırsız açılımındakarşı duruşlarda aldım yerimi kaş isterken gözden oldumimge siperimdir gönül bu! sevdikçe tetiklemiştirkardelen yazını özgün beyazsiz sevda konusunda üşüdünüz mü hiçsusmakla konuşmak arasında; emeği bildimekmeğin…

al gözüm seyreylesarmal sis, virüslerin dansıevren pulu siyah fanusnefes alabilirsen aldünya kan kaybediyor geleceği üfleyerek soğuranlar gördümgeçmiş ne ola ki; kül ve gül, olgunlaşmamış hatıraterk edilmiş mevzide tek başımatemerküz kampında gibi yaşadım tutkularımı derin ve sessiz nehirlerin uğultusuna yaz beniyaz eylem güzelimkamçıla sesimi delta buluşmalarına…

gece saat onikiden sonrapusatlanıp hasretlere karşıus vurup hayatın çıkmazınaimbikten süzüp duyarlığıimgelem yağmuruyla ıpıslakgirince şiirin gerdeğineistemlerim, isteplere yansıyıncadüşüncenin altın memesindensağarak ışığıdiken gülesitem dile dönüşürşiirin gerdeğine girince takvimler onikiyi gösterincebahar, güz aylarında hanikarabasanlar basartalan olur, heyelan olurumdarağaçları girer düşlerimegençölümler, acı çığlıklar girerdemirökçeler sinemizdedoyuma ulaşırken saltanatlaarzum, arzı kuşatır…

aklın ufkunda alkım kilimi tamamlanır sevişmelerin menzilinde kırmızı, renk değil, çavlan sesidir bende halkların şarkısındaki mavi de öyle uydum uyak düşürdüm dağların çağrısına lehçesinde ışık salkımı bir heves örgütlenmiş ağaçların uğultusuna benzesin diye rüzgara yazıldım iki göz arasındaki bakış dili dalga dalga yayılır kıyısızlık hasretine…

erinç kısa, ezinç uzun sürmüştürcentilmenlik beklerken ilginç çıktı şu yeryüzüköy köy, belde belde, kent kenterinç kısa bir tek zeytinin tadınaerişebiliyorsa iki kişiböyle bir birliktelikuğultulu şarkılaraönsöz olarakduyumsatır kendinidayatır tan sökümübakıra çalan yüzüyleama erinç kısa hangi çelişkiyi hangi çiçeğihangi kadını koklasam aşk mayıslanırbir tek karanfil gölgesi yeteriki…

keskin nişancıdır dirimi dizinden vurankör topal koşma, yaralı uyak, aksak menzilömrümüzün kalan kısmı; kaç mil çeker acaba Agora Dergisi Mayıs 2001

devre dışı aşk! mülküm tenha faili meçhuller sürgit sürek avı uçurum divane ey büyük tahammül de ki, damarı kurutulmuş maden ocağı oraya mevzilenmiş yarasa, örümcek nesli sefer göründü, mürşit pervane zaman gelir zaman geçer zaman içinde ozon delik cep delik, kuruş dolara kur yapayım derken…