Güneşi Aratmasın * Arif Madanoğlu

ateş küre taş küre uslanmaz balçık
aşk yoksulu çiğ bir çağa rastlantı olarak
geldim bir kere, gülyaşam hatırına
kanımı tutuşturan huylar edindim
üneşin sütünü sağıp halklar sofrasına
bağdaş kurup halklar sofrasında
sevişken lehçeler gördüm, fakat
kendi evrimini yenilen semender yüzünden
dünyaya alışmak kolay olmadı

sarsıntılarla kendini yenileyen gezegen
birbirimizin dilini ne kadar anlıyoruz, sorma
sorma çocukluğumdur o bilinçaltı sıkışması
gençliğimde dışavurum, taşıran damladır
yatağını koruyan suyun diriliğinde
toprağın gücü, tohumun çalışkanlığına paralel
rüzgârla atbaşı yarışan ilkelerim
bastırılmış arzu olarak kalmıştır, sorma

eytişim! kalbimi tutuşturan büyülü kelime
aklın fiziği var ya, vardır elbet
tekerleğin keşfinden beri aklın fiziği;
gizemin şifresini çözmeye çalışıyor, çözdü bile
dünün aşaması bugün, erte zaman nereye
yaşama tutunmanın karşılığı olarak
ben bu ömrü
denizin derinliklerinde inci devşirir
gibi dirhem dirhem kotardım, fakat
terimi tiran, menevişimi zifir gece içti
terimi tiran…

dünyaya alışmışken tam
gün ikindiye evrilmiştir
imamın kayığı limanıma yanaşır bir gün
yetinmezliğimle kalırım
ben bu serancamın resmini çerçeveletip assam, nereye
şiir ey
anlamına yenilmemiş bir imge getir bana
güneşi aratmasın

Pencere Dergisi Sayı: 28-29